Seher vaktinde uykuma engel olan sevgili

Sabah namazına kalkmıştım. Uykuya olan ihtiyacımdan gözlerim neredeyse açılmak istemiyordu. Düşündüm:

Bu tatlı uykuma rağmen beni şu an sabah namazına kaldıran nedir? Cevap verdim:

-Muhabbet. Yani benim Allah’a olan sevgim. Şu saatte kalkacaksın, bana geleceksin, dedi. Ben de Sevgili’nin davetine icabet ettim. Bu sefer nefisten bir soru geldi:

-İyi de bu nasıl sevgi ve dostluktur ki, sevgiliniz size acımıyor, uykunuzu bölüyor ve istirahatinizi bozuyor? Allah sizi affediverse, kalkmanızı istemese idi olmaz mıydı?

 

Cevap verdim:

-O’nun beni o saatte istemesi de O’nun beni sevmesinden, dostluğuna kabul etmiş olmasındandır. Beni o saatte huzuruna ve sohbetine kabul ettiği için de Ona şükran borçluyum. İsterseniz bunu bir misalle anlatayım:

Cenab-ı Hakk Azrail’i, dostu İbrahim (a.s) a göndermiş:

-Git dostum İbrahim’e selam söyle, de ki dostun Allah canını istiyor. İbrahim (a.s) gelen Azrail’e (a.s) :

-Sen de benden ezelî ve ebedî dostum olan Rabbime selam söyle. De ki: O nasıl dost ki, dostunun canını alıyor. Bu sefer Allah Azrail’e:

-Git o dostum İbrahim’e de ki: O nasıl dost ki, dostundan canını esirgiyor, vermiyor. İbrahim (a.s) düşünüyor, doğru diyor, dost dosttan canını bile esirgemez. Nitekim İbrahim (a.s) öyle yapıyor. Allah rızasına canını da, malını da, evladını da gözünü kırpmadan veriyor. Çünkü canın da, malın da, evladın da hakiki sahibi Allah’dı.

 

Bu misalle şunu demek istedim:

Dostumuz Allah sabah namazına kalkmamızı istiyor. Nefis diyor:

-O nasıl dost ki, benim uykumu bölüyor, affediverse olmaz mı? Allah’dan cevap geliyor:

-O nasıl dost ki dostunun uğruna birkaç dakikalık uykusunu feda edemiyor?

Bunu duyan Allah dostu büyük bir sevda ile yorganı fırlatıyor. Değil yarım saatlik uykum, her şeyim ona feda olsun, çünkü her şeyimi bana veren Odur. Onun yoluna ve Onun uğruna harcadığım dakikalar bana ebedi hayat, ebedi istirahat, ebedî saadet ve ebedî gençlik ve ebedî cennet olarak geri dönecektir. Onun için dedim ki: Sabah namazına kalkmak, ve beş vakit namazı kılmak aşkın, muhabbetin sonucudur; sevdalı ve akıllı adamların işidir.     

 

SABAH NAMAZI İÇİN VERDİĞİM MÜCADELE

 

Çocukları sabah namazına kaldırmak kolay değil. Türlü türlü yollar deniyorum, türlü türlü düşüncelerle onların başucuna dikiliyorum. Taktiğime bu gün bir yenisini ekledim ve sabah namazına kaldırmak için oğlumun odasına gittim. Ve: Cennete gitmek üzere kapımıza gelen trenin kalkmasına on dakika var. Çabuk ol benim oğlum. Sabah namazına kalk. Aks-i halde, cennete giden treni kaçırmış olacağız.

 

Oğlumun biraz ağırdan aldığını görünce, geçen kandil akşamı camiye benimle beraber gelen oğlumun bir sözünü kendisine hatırlattım:

-Baba, Nuh Peygamberin oğlunu gemiye davetini ve o davete icabet etmeyen oğlunun nasıl helak olup gittiğini ne kadar güzel anlattın! demiştin, dedim.

İşte o Nuh’un gemisi, sabah namazı, babansa Nuh Peygamberin çağrısıyla seni gemiye, sabah namazına çağırıyor. Kalk da Nuh Peygamberin oğlu gibi boğulup helak olanlardan olma, sellerde boğulma ve ateşlerde yanma!

Bu samimi ve candan çağrılarım işe yaradı, oğlumu Allah’ın izni ve yardımıyla sabah namazına kaldırmaya muvaffak oldum. Beni buna muvaffak kılan Allah Teala’ya sayısız hamd ve senalar olsun.

 

Bir Perşembe sabahıydı. Sabah ezanları okunuyordu. Ezanın çağrısına bir de kendi çağrımı ekledim: “Sabah namazına kalkın, şu an Allah sizi rahmetiyle uyandırıyor, rahmetine ve cennetine davet ediyor, kalkın.” dedim.

Çağrılarımı tekrar tekrar yaptım, kimseyi kaldıramayacağımı anlayınca yüksek sesle şöyle bir dua ettim: “Allahım! Sen bizi azabınla değil, rahmetinle uyandır! Musibetle değil, nasihatla yola getir!”

 

Azap kelimesi herhalde vicdanlarını titretmiş ve Rabbim de duamı kabul buyurmuş olacak ki o zamana kadar kalkmamış olanlar insafa geldiler, namaza kalktılar. Ben imam oradakiler de cemaat olduk, hep birlikte namazımızı eda ettik. Kur’an’dan zamm-ı sure olarak dualı yerleri seçtim. Birinci rekâtta: “Allahım! Yerleri, gökleri ve içindekileri Sen boşuna yaratmadın. Bizi cehennemin azabından koru!” (1) ayetini ve takip eden ayetleri; ikinci rekâtta da: “Beni ve çocuklarımı devamlı ve dosdoğru namaz kılanlardan eyle! Ey bizim Rabbimiz! Dualarımızı kabul buyur!  “Ey bizim Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün, beni, anamı-babamı ve bütün mü’minleri bağışla!” (2) diyen ayetleri okudum.

 

Bu ayetlerle ve en büyük dua olan namazımla da hiç kimsenin, namazın saadet ve rahmetinden mahrum kalmaması için Allah Tealaya yalvardım. Rabbim dualarımı kabul buyurdu. Beni sabah namazında yalnız bırakmadı. Lütufları sayısınca Ona hamdolsun. Maksadım, kendimi, çocuklarımı ve alanıma düşen herkesi dünya ve ahiret ateşinden korumak ve kurtarmaktır. Çünkü Allah Resûlü Efendimiz buyurmuşlar ki: "Sabah namazını kılan kimse Allah'ın himayesindedir Dikkat et, ey Ademoğlu! Allah, bizzat himayesinde olan bir konuda seni sorguya çekmesin" (3)

 

"İnsanlar ezan okumanın ve namazda birinci safta bulunmanın ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, sonra bunları yapabilmek için kur'a çekmek zorunda kalsalardı kur'a çekerlerdi. Şayet camide cemaate erken yetişmenin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, birbirleriyle yarışa girerlerdi. Eğer yatsı namazı ile sabah namazındaki fazileti bilselerdi, emekleyerek ve sürünerek de olsa bu iki namaza gelirlerdi" (4)

 

Sabah namazının farzından önce kılınan iki rekatlık sünnet: Bu namaz en kuvvetli bir sünnettir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Sizi atlar kovalasa da sabah namazının iki rekat sünnetini terketmeyin" (5) "Sabah namazının iki rekatı sünneti dünyadan ve dünyada bulunan herşeyden daha hayırlıdır." (6) Hz. Âişe şöyle demiştir: "Hz. Peygamber, sabah namazının iki rekatı gibi başka hiç bir nâfile namaza devam etmemiştir." (7)

 

Sabah namazının sünnetinin mükâfatı böyle olursa, farzının mükâfatını ifade etmeye güç yeter mi?

Sabah namazına kalkma ve kaldırma mücadelesini hep yapıyorum ve yapacağım. Ne zamana kadar? Ben ve muhataplarım takatten düşünceye kadar. (8)

 

DİPNOTLAR:

1-Bkz. Al-i İmran, 3 / 191

2-Bkz. İbrahim, 14 / 40-41

3-Müslim, Mesâcid 261-262 Ayrıca bkTirmizî, Salât 51, Fiten 6; İbniMâce, Fiten 6

4-Buhârî, Ezân 9, 32, Şehâdât 30; Müslim, Salât 129 Ayrıca bkTirmizî, Mevâkît 52; Nesâî, Mevâkît 22, Ezân 31

5-Ahmed b. Hanbel, II, 405

6-Müslim, Misâfirîn, 96, 97; Tirmizî, Salât, 190

7-Buhâri, Teheccüd, 27; Müslim, Misâfirîn, 94; EbûDâvûd, Tatavvu', 2; Ahmed b. Hanbel, VI, 43, 54, 170

8-Geniş bilgi için bkz. Vehbi Karakaş, Namaza Nasıl Başlanır, Nun Yayınları, İstanbul

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum