Şanlıurfa paneli-2

ADAG Vakfının Şanlıurfa’da düzenlediği “Terörün Dinamikleri ve Çözüm Yolları” panelinde ikinci olarak Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Adem Ölmez söz alarak konunun tarihî yönünü aktarmaya çalıştı.

Adem Ölmez, bin yıldan fazla bir geçmişe sahip olduğumuz Kürtlerle problemlerin Yavuz Sultan Selim zamanında yoğunlaşmaya başladığını, İslam Birliği projesi çerçevesinde İdris-i Bitlisi aracılığıyla yapılan faaliyetlerin tam 350 yıl tesirli olduğunu, huzur ve kardeşlik ortamını Fransız İhtilalinden sonra ortaya çıkan ırkçılık rüzgarlarının bozduğunu vurgulamıştır.

2. Abdülhamid’in bu ırkçı faaliyetlerin önüne geçmek amacıyla; Arap şeyhlerinin çocuklarını İstanbul’da okutmak, Arnavut çocuklarını alıp yetiştirmek ve doğu için de Hamidiye Alaylarını kurdurmak gibi bazı tedbirler aldığını belirten Adem Ölmez, Hamidiye Alaylarının Kürt aşiretleri arasında kıskançlık ve çatışmaya neden olduğunun, aynı hataya Cumhuriyet döneminde de koruculuk sistemi kurularak düşüldüğünün, halkın kimisine silah ve maaş verilerek, kimisi de mahrum bırakılarak problemin artırıldığının altını çizmiştir.

Eğitimli siyasilerin kontrol edilemediği bir ortamda, eğitimsiz ve silahlı insanların nasıl kontrol edilebileceğini soran Ölmez, 1908’deki meşrutiyetin, yani hürriyet ve demokrasinin sosyal asabiyetlerle geliştirilemediğini,  İdris-i Bitlisi gibi doğudaki aşiretlere giderek hürriyet ve meşrutiyeti anlatan Bediüzzaman’ın çabaları desteklenip geliştirilmiş olsaydı şimdi durumun bu şekilde olmayacağını belirtmiştir.

Ölmez, ulus devleti inşasında Kürtlere haksızlık edildiğini, terörü önleme adına kanun dışı birçok uygulamalar yapıldığını ve halkın göçe zorlandığını ifade etmiş, çözüm olarak da; iki toplumu ancak İslamî ve demokratik değerlerin birleştirebileceğini, terörün de; ancak demokrasinin yerleşmesi halinde önlenebileceğini söyleyerek konuşmasını tamamlamıştır.

Yapılan hatalara bakıldığında geçmişini çabuk unutan bir millet olduğumuz anlaşılıyor. Günü kurtarma adına alınan pansuman tedbirlerin köklü bir geçmişe sahip olan devletimize yakışmayacağı elbette açıktır. Eğer böyle bir şey sadır olmuşsa, iş ehil olmayan kişilerin eline kalmış demektir.

Tarihin belirli bir döneminde alınan bir tedbir, şayet etkili olmamış ya da zarara sebep olmuşsa, benzer bir hataya düşmek anlamsızdır. Bu da işin ehli olanlara danışılmadığını göstermektedir.

Terörün bugün başımıza büyük bir bela olmasının en önemli nedenlerinden birisi, iman zafiyetinden kaynaklanmaktadır. Bediüzzaman’ın, son peygamber Muhammed-i Arabî (s.a.v.)’nin zincirinden kopan bir müminin başka dinlere giremeyeceği, ancak dinsiz ve anarşist olacağı ifadelerinin kıymeti şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. Binlerce dindarın idaresinin, on anarşistten daha kolay olacağını da unutmayalım.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.