Sana büyük sözler söylemeye geldim

Sana büyük sözler söylemeye geldim

Mustafa Celep'in şiiri...

KÖROĞLU ŞİİRİ

Sana büyük sözler söylemeye geldim
Bu şiirde haddimi aşacağım gür çıkacak şiirim
Mutlu aşk vardır bunu bağıra bağıra söyleyeceğim
Ben ikinci bir hayata inanıyorum dünya yaşanacak
   bir yer değildir
Beş ekmek beş domates iki biber ve
   dört kitapta yeri olan duru ve yalın gerçeğin yanı başında
Geçilen sokakların, Salacak’ın Doğancılar yokuşunun yanı başında
Tutulan bakışların uzun ve boğuk yanı başında
Durun burada bir dünya var ! Akan kanın yanı başında
Gel sarılalım saçlarının yanı başında
Sobanın, kalemin, içilen çayın yanı başında
Annem ağlıyorsa ağlayışının yanı başında
n’oluyor ya hu diyorsam şaşkınlığımın yanı başında
Bütün hesapların dışında , ayazda, Mola tesislerinin yanı başında
Sesim çarpar şehrin aynalarına, trajedyalarda ve monologlarda
Romanlarda, iletişim kitaplarının, metroların, kişisel gelişimlerin yanı başında
Ben gülüp geçerim dünya gerçeğine, dünya beni ırgalayamaz
Bir ilgi bulurum yine de Berki ile Pamukova arasında
Berki beni ırgalar Haliç ve Mostar ırgalar beni
Sayın Mustafa Celep der geçerim dünyayı bir adım ötemdir
Sana büyük sözler etmek için geldim bu dünyaya
Bu dünyanın yanı başında sözümü söyler geçer giderim
Ben bir büyük macera için geldim bu dünyaya serüven biter
   geçer giderim

Sizin yorgunluklarınız ne umrumda
Sizin yılgınlıklarınız, öfkeniz, kininiz ve kibriniz ne umrumda
Umrumdadır Karakoç mesela Diriliş
   bir büyük maceradır ruhta
Ferhat değilim değilim mecnun ama
   köroğluyum sevgilim

Ben bu dünyaya sana büyük sözler söylemek için geldim
Geldimse bu dünyaya
Dünya bir yer değildir sessizliğin kıyısında
Gözlerinde asılı kalan hayata çarpıp durur sözlerim
Korkma sönmez gözlerindeki dünya
Gittiğin şehirlerin kıyısında
İhmal edilmiş çocukların ihmal edilmiş kıyısında
Kuramların, teorilerin, ilaçların kıyısında
Somyanın, sofanın, masaların kıyısında dünya
   bir yer değildir
Umrumda değildir sizin taptığınız makineler taptığınız
   fetişler dolusu dünya
Benim damarlarımda yaşanır yaşanacaksa eğer dünya
Terk eden sevgililer aslına geri dönecek
Çocuklar çocuk olduğunu anlayacaklar burada
Savaşın kıyısında onlar daha bir kavrayacaklar dünyayı
Dünya bir kelimedir
Her şeye yazı olarak bakarım ben
Dünya yazılacak bir yerdir
Şehrin kıyısında bekleme gir içine yoğrul onunla
Susmayan silahların susmayan kıyısında
Bombaların ucu bucağı olmayan kıyısında
Bir imge bence patlayan bir şeydir
Dünya çatlak sesler kıyısında yaşanacak
   bir yer değildir
Benim çatlayan damarımın yanında
Dünya içi boş ve kof bir şeydir
İçi oyuk adamlar dolaşır ortasında
Kelimelerimi geri istiyorum dünya heeeeyyyy!
Sana büyük ve haddimi aşan
Sıkı sözler getirdim

Köroğluyum ben dizginlenemez bir duyarlık ustasıyım
Heyheylenirim dayanılmaz bir güzellik karşısında
Dünya yaşanacak bir yer değil bakılacak bir yerdir
Sizin makinelere kulluğunuzu onaylamıyorum
Sizin vitrinlere sizin ekranlara sizin şölenlere sizin eğlencelere
  dayanılır bir kösnülük içinde baktığınızı sizin sızılarınızı
Sizin arabalarınızı sizin konformist tavrınızı sizin görkemli
  bir yer olarak hayatınızı sizin evlerinizi sizin
  kompartımanlarınızı sizin asansörlerinizi sizin
  boşluğunuzu sizin prenslerinizi sizin krallarınızı
  sizin bunalımlarınızı sizin apartmanlarınızı
Bin kez söyledim yine söyleyeceğim putlarınızı putlarınızı
  putlarınızı
Onaylamıyorum haddimi bilmiyorum onaylamıyorum

Benim sabrımı zorlamayın siz
Benim öfkemi taşırmayın siz
Benim kelimelerimi benim cümlelerimi
   eğip bükmeyin siz
Sizin görüntülerinizin etkileyiciliği sizin şovlarınızın şaşası
Umrumda değil siz yine de benim karşıma çıkmayınız
Bir köroğlu gelir bir köroğlu gider
Benim sesim kalır üzgünlüğüm kalır
Fırında ekmek pişiyorsa sıcaklığım kalır
Sevgilimin elinden tutuşum kalır dünyada
Dünyada bir adam konuşur sesi kalır şiirleri kalır
Gel sarılalım köroğluyum sevinişim çapkıncadır
Köroğluyum dizginlenemez bir duyarlık ustasıyım ben
Dünya sevişilecek bir yer değil savaşılacak bir yerdir.

Köroğlu bu, savaşın tam ortasından seslenir
Uyumsuz, göçebe ve yapayalnız bir köroğludur bu
Hayalperest değil hayatperestir
Yapayanlış olanların muhibbi değildir
Kitap okur, çay içer, öğüt verir ve gezer
Hayat karşısında vakarlı ve sevecen
En sevdiği kelime mahrumiyettir.

Âşık olan, kavga eden bir köroğludur bu
Tiranların zulmünü yazmak için kalemini yontuyor
Büyük ahlâka inanır ve güvenir sevdiğinin
    Sevdiklerine, sevdikleri safiyet özlemindedir
Mostar’a ateş açanlara ateş açacak.

Benim bir bildiğim var, dünya
   savaşılacak bir yerdir, cedelleşilecek bir yer
Ben bu masadan kalkıp yürümek istiyorum
Bu masadan bu odadan kalkıp caddelere
Bu masadan sokaklara
Bu masadan tehlike odalarına
Bu masadan kölelere ve zulme
Bu masadan Filistin’e ve zenci kanına, zenci kanından
   yükselen medeniyete
Bu masadan metrolara ve gökdelenlere
Bu masadan Mesnevi’ye ve Mescid-i Nebeviye
Bu masadan Kudüs’e, Şam’a ve Bağdat’a
Bu masadan dünyanın merkezine
Bu masadan Saraybosna’ya ve Mostar köprüsü’ne
Bu masadan yakılan el yazmalarına ve kütüphanelere
Bu masadan millete, nabız vuruşlarının
   kalp atışlarının duyulduğu yere
Köroğlu bu, savaşın kalbinden sesleniyor
Köroğlu bu, Türkçenin kalbinden konuşuyor.


Köroğlu tiranların zulmünü anlatmaya devam ediyor
Herkeste bir ömer öfkesi dolaşır durur bu dünyada
Tek bir tekbir sesi dolaşır durur bu dünyada
Benim devrime inanışım dolaşır durur bu dünyada
Benim haklılığın sesi oluşum dolaşır
   durur bu dünyada
Ece Ayhan’ın haklılık inadı, Karakoç’un dirilişi, Âkif’in sesi
   dolaşır durur bu dünyada
Fikret’in sızısı, Nazım’ın çığrışı ve büyükbabamın mütevazılığı
Ve dedemin Kur’an okunurkenki titreyişi ve ağlayışı
   dolaşır durur bu dünyada
Ve kaybettiğim yitirilen dostlarımın üzüntüsü dolaşır
   durur bu dünyada
Ve Nerval’in intiharı ve sokak lambası ve
   hüzünlü bir ayışığı dolaşır durur bu dünyada


Ve sesi ve sesi ve sesi
    en çok sesi kalır ölen ağabeylerimin
Mütedeyyin duruşları kalır bu dünyada
Köroğlu bunu bilir bunu söyler buna inanır
Köroğluya göre dünya, darası alınmamış bir öfke
Devrime inanmış bir intikamdır.