Said Nursi’nin hiç bitmeyen şevk ve heyecanının kaynağı?

Said Nursi’nin hiç bitmeyen şevk ve heyecanının kaynağı?

İmkansızlıkların, olumsuz şartların, hastalıkların, işkenceli ve esaretli baskıların, şevkini kırmasına müsaade etmemiştir

Yazan: Özkan Yaman-İnzar Dergisi

Bediüzzaman Said Nursi ve eserlerinde şevk

Sevinçle heyecanın azim, ideal ve hareketle buluşması diye de tarif edebileceğimiz şevk; “hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcamakta olan insan”(Nâziât 6) için zorunlu bir yaşam emaresidir. Kimde, nede, nerede, ne zaman şevk azalmışsa orada ölümün kendisi veya imajı vardır. O yüzden Bediüzzaman, kendi yolunun esasını sayarken, Allah’a karşı daima çaresizliğini ve muhtaçlığını itiraf edip sürekli şükür halinde olmanın yanında ‘şevk-i mutlak’ düsturunu da zikreder.(4.Mektub) Mutlak vasfı, şevk için kuşatıcı bir pekiştirme anlatmaktadır.

Bu prensibi ömrü boyunca ilke edinmiş ve gerek eserleri gerekse tüm hayatıyla bu mutlak şevki, ‘Tembellikten Allah’a sığınan’ (Müslim, Zikir 50) Efendimiz(sav)’in, “Bir topluluk devamlı sûrette geri durdukça, Allah da onları geri bırakır” (Müslim, Salât, 130) mealindeki Hadis-i Şerifleriyle birlikte şerh etmiş gibidir.

Bediüzzaman Said Nursi(rh), kritik durumlarda da proaktif davranmış, imkansızlıkların, olumsuz şartların, hastalıkların, işkenceli ve esaretli baskıların, şevkini kırmasına müsaade etmemiştir. Öyle ki, sergüzeştine baktığımızda, onu gâh birinci cihan harbinde, cephede at sırtında savaştığı aynı anda yanındaki talebesine tefsir yazdırırken, gâh Sibirya’da kaldığı kamptaki diğer esirlere ders verirken, gâh sürgün edildiği Barla’da adeta çevre köylerle beraber bütün bölge ahalisini Risale-i Nur’lar için seferber ederken, gâh bir zindanda, irşadıyla mahpusları ıslah ederken görürüz.

Risale-i Nur’da şevk kelimesi; iştiyâk, teşvik, müşevvik gibi türevleri ve heyecan, gayretlilik, âlihimmet ve ümitvar olma gibi mürâdifleriyle beraber binden fazla yerde geçer. Bu da, Üstad’ın meseleyi ‘mutlak’ vasfıyla ele almasının diğer bir izahı gibidir. Yine eserlerinde müspet hareketi, ihlası, uhuvveti, kanaati işleme biçimi şevk odaklı olduğu gibi hırs ve yeis konusunu da bu eksenin zıt boyutunda değerlendirir. Öte yandan, eserlerini dikkatle ve teslimiyetle okuyan kimsenin müellifin duygu dünyasıyla bir çeşit senkron ve rezonans yaşar gibi benzer bir şevki hissettiğini de söylemek mümkündür.

Bediüzzaman, şevki, sadece insana ve canlı varlıklara özgü bir aksiyon hali ve pozitif olma hali olarak görmez. Aynı zamanda maddenin en küçük yapı taşı olan elektronlardan başlamak üzere zerreden kürreye bütün cansız varlıkların da vazifelerindeki motor gücün bir çeşit ilahi emre imtisal şevki olduğundan bahseder. Buna, donma emrini alan suyun, içinde bulunduğu demir boruyu parçalamasını misal getirir. (17.Lema, 8.Nota)

Evvelâ ahkâm sonra ilim, iman, ibadet, ahlâk, kültür ve tarihî bütünlüğü itibariyle İslam’ı bu topraklardan komple silip atmaya çalışan dönemin despot gücünün kendisine ve eserlerine karşı yürüttüğü amansız şiddete karşı ihtiyaç duyduğu şevki de Üstad, bir takım harikulâde hallerle inâyet-i ilâhi olarak bulur.

Bediüzzaman’ın 1911 yılında Van ve çevresindeki Kürt aşiretlerine yapmış olduğu ve tashih edilerek Münazarat adıyla neşredilen derslerinde İslâm aleminin içinde bulunduğu vaziyeti tembellik zindanına düşmek şeklinde açıklar. Hayat, faaliyet ve hareket için himmet tabirini kullanır ve bunun bineğinin de şevk olduğundan söz eder.

Tembelliğe karşı şevkin de kazanılması ve korunması için bir reçete hükmünde olan bu derste aşılması gereken sekiz engeli ve takınılması gereken tavırları sıralar.

Himmeti taşıyan şevkin önüne çıkarak tembelliğe illet olan ilk mâniyi yeis (ümitsizlik) olarak tespit eder. Buna karşı لاَ تَقْنَطُوا  “ümidinizi kesmeyiniz” (Zümer 53) âyeti kerimesi ile,

Diğer engelin başkasına üstün gelme arzusu olduğunu ve buna karşı  لِلّٰهِ كُونُوا “Allah için olunuz” (Nisa 135) âyeti kerimesi ile,

Sonra, aceleciliğe karşı اِصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا “İbadette, musibette ve günahtan kaçınmakta sabırlı olun; sabır yarışında düşmanlarınızı geride bırakın; her an cihada hazırlıklı bulunun ve murabıt olun.” (Âl-i İmrân 200) âyeti kerimesi ile,

Bireysellik için خَيْرُ النَّاسِ اَنْفَعُهُمْ لِلنَّاسِ  “İnsanların en hayırlısı onlara faydalı olandır.” (Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ 2,463) hadisi şerifi ile,

Başkasının tembelliğini gerekçe göstermeye karşı عَلَى اللهِ ﴿ لاَ غَيْرِهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ “Tevekkül etmek isteyenler, sadece Allah’a tevekkül etsinler (başkalarına değil)” (İbrahim 12) âyeti kerimesi ile,

İşi, birbirine bırakmaya karşı لاَ يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْ  “Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar veremez.” (Mâide 105) âyeti kerimesi ile,

Allah’ın vazifesine karışma hatası için اِسْتَقِمْ كَمَۤا اُمِرْتَ  “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” (Şûrâ 15) âyeti kerimesi ile,

Ve rahata meyletme rezaleti için de لَيْسَ لِلاِنْسَانِ اِلاَّ مَا سَعٰى  “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” (Necm 39) âyeti kerimesi ile, mukabele edilmesi gerektiğini söyler.

Cenâb-ı Mevlâ, Kur’anın sönmez ve söndürülmez bir nur olduğunu ispat etmek, hayalindeki Medreset-üz Zehra üniversitesini kurmak ve milletin imanını tahkîki hale getirmek için çıktığı yolda ümidin, ihlasın, istikametin, izzetin, iffetin ve şevkin mücessem timsali olmuş Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinden bu anlamda ders almayı nasip eylesin. Ebediyyen razı olsun. Amin.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum