Prof. Dr. Şadi EREN
Umulmadık Yardımlar
Hayatın rutin akışı içinde sıradışı durumlar ve bu sıradışı durumlarda umulmadık sürpriz yardımlar vardır. Bu bağlamda Bediüzzaman Lemaât’ta şöyle der:
Beklemediğin yerde bâzan imdat alırsın
Deli adama “iyisin iyisin” denilse iyileşmesi,
İyi adama “fenasın fenasın” denilse fenalaşması nadir değildir.
Nasıl ki düşmanın düşmanı düşman kaldıkça dosttur.
Öyle de düşmanın dostu dost kaldıkça düşmandır.
Maymun dost oldu yardım etti, ayı neden etmesin?
Bir hınzır seni boğar, bir ayı onu boğar, ayı sana dost olur.
Sakın bağrına dürtme kendine de saldırtma.
Ger yangından yanarsan seyl-i azim gelirse o da sana dost olur.
Nasıl maymun olmadın, hiç ayı da olmazsın.
İnsan, psikolojik olarak telkinlerden etkilenir. Sapasağlam bir insana aynı gün içinde üç beş kişi “Geçmiş olsun, neyin var?” deseler; “Acaba ben hasta mıyım?” der, evinde istirahate çekilir. Öte yandan hâlet-i ruhiyesi bozulmuş, geleceğinden ümidini kesmiş birine aynı gün içinde üç beş kişi “Maşaallah çok iyi görünüyorsun” deseler “Elhamdülillah iyiyim” der, yeni bir heyecanla geleceğe ümitle bakar.
Hz. Ali şöyle der:
“Dostların üç sınıftır, düşmanların da üç sınıftır.
Dostların:
1-Senin dostun
2-Dostunun dostu
3-Düşmanının düşmanı.
Düşmanların:
1-Senin düşmanın
2-Dostunun düşmanı
3-Düşmanının dostu.”[1]
Dostlarını ve düşmanlarını iyi ayırt etmeyenler, çok yönlü mahrumiyetler ve pişmanlıklar yaşar. Hz. Ali’nin üstteki veciz ifadesi ve tasnifi, nice kimseye ilham kaynağı olmuştur. Mesela, “Dostun dostu dosttur” denilir. Devletler arası ilişkilerde “Düşmanın düşmanı dosttur” esası hayli kullanımdadır. Avrupa’nın veya Amerika’nın yer yer ülkemize baskı kurmak istemelerine karşı devletimizin “Rus ayısından” destek alması bunun güzel bir numunesidir. Bir hınzır birini boğmaya çalışırken, bu kişinin o hınzıra saldıran bir ayının bağrına dürtmesi hiç de akıllıca olmaz. Bir yangın çıktığında o esnada bir sel gelse yangını söndürse, normal şartlarda zararlı olan sel, dostluk yapmış olur. Sürprizlerle dolu bir hayatta böyle umulmadık yardımlar hiç de az değildir.
Tarihin Akışını Değiştiren Maymun
Genç Yunan Kralı Aleksandros, 2 Ekim 1920 günü Kraliyet Sarayı bahçesinde gezerken, çoban köpeğinin üzerine bir maymun saldırır. Maymunun eşi de köpeğini kurtarmak isteyen kralı bacak ve karnından ısırır. 23 gün içinde yedi ameliyat geçiren kral, 25 Ekim 1920’de hayatını kaybeder. 14 Kasım 1920’de İsviçre’de sürgündeki eski kral Konstantinos tahta geri döner. İngiltere, Konstantinos ile uyuşamadığından Yunanlardan desteğini geri çeker. Bu da İstiklal Harbini kazanmamızın önemli merhalelerinden biri olur.
Churchill maymun olayına atfen şöyle demiştir:
“Bu maymunun ısırmasından dolayı bir kral ve çeyrek milyon kişi öldü.”[2]
Bediüzzaman bu maymuna şöyle bir mersiye yazar:
Mücahid Bir Hayvan Mersiyesi
وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ اِلاَّ هُوَۜ
İşte o cünûddan bir gâzi şehid.
Nev’i hayvandaki meymûn-u saîd.
Ey maymûn-ü meymûn!
Mü’minleri memnun, kâfirleri mahzûn, Yunanı da mecnun eyledin.
Öyle bir tokat vurdun ki, siyaset çarkını bozdun.
Lord Corcu kudurttun, Venizelosu geberttin!
Mizan-ı siyasette pek ağır oturdun ki;
Küfrün ordularını, zulmün leşkerlerini bir hamlede havaya fırlattın.
Başlarındaki maskelerini düşürüp maskara ederek bütün dünyayı güldürdün!
Cennetle mübeşşer olan hayvanların isrine gittin!
Cennette saîdsin çünkü gâzi hem şehidsin![3]
Allah’ın Orduları
Üstteki âyet "Rabbinin ordularını, ancak kendisi bilir"[4] demektedir.
"Ordu" kelimesi kışlayı, askerleri, bunların talimlerini, silahlarını, manevralarını hatırlatır. Orduda disiplin vardır, komutana itaat vardır.
Kâinat, büyük bir kışladır. Bütün varlıklar, komutanlar komutanı olan Allah'ın askerleridir. Kâinattaki milyarlarca galaksiden biri olan Samanyolu Galaksisi, milyarlarca yıldızdan müteşekkildir. Bu yıldızlardan biri olan Güneş, gezegenleriyle beraber bir sistem meydana getirir. Bu gezegenler hem kendi etrafında hem de güneşin etrafında dönmektedir. Bu hareket, o derece muntazamdır ki, bazen hepsi bir ip çekmiş gibi aynı hizaya gelirler, muhteşem tablolar meydana getirirler.
Bu nazarla baktığımızda dünya bir kışladır. Bu kışlada hava kuvvetleri deniz kuvvetleri gibi kuvvetler vardır. Mesela rüzgâr normal şartlarda bir rahmet olarak insanları ferahlatır. Ama Allah dilediğinde Âd kavmi gibi taşkın kavimleri cezalandırmada bir azap kamçısı olur. Su normal şartlar altında en büyük nimetlerden biridir. Ama Allah dilediğinde Nuh kavmi gibi bazı kavimler su ile helak edilir.
İşte maymun da Allah’ın askerlerinden bir asker olarak görev yapmış, tarihin seyrini değiştirmede önemli bir görevi ifa etmiştir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.