Risale-i Nur'u ideal okuma bu işte

Risale-i Nurları ortaokulda tanıdım, lügate bakmasam sadece okuyordum ama ne dediğini etraflı olarak anlamıyordum. Sonra lisede bir lügati vardı, bir de Abdullah Yeğin Ağabey’in lügati. Yıllarca onlara bakarak okudum, önceden anlamadığım kelimeyi ve karşılığını düşünmek yüzünden hafızamda kalıyor hatta cümleler kalıcı oluyordu.

Bayram Abi anlamamaktan şikayetçi olduğunda Bediüzzaman ona “oku, oku anlarsın” demiş. Ispartalılar bunu sürekli tekrar eder. Üstad muhatabının kültürel ve dini, ilmi seviyesine göre konuşmuş. Genel anlamda “gazete gibi okumayın” diyor ama umumiyetle gazete gibi okunuyor.

Eserler çok yönlü, çok zengin kelimeleri olan metinler. Yer yer de arkaik, hatta bazen müzeyyen üslub ile yazılmış. Yani kelimeye bakmadan anlamak imkansız. Çok insan gördüm elli yıldır okuyor ama bir lügate bakarak okumayı sürdürmeyi düşünmemiş. Nedense Üstad da genel bir kural vazetmemiş. Bunun nedeni okuyanların farklı düşünce ve kültür tabakalarından olmaları, değişmez bir kural koysa birçok insan başaramaz, bu yüzden genel kurallar vazetmemiş.

Hiç kimse benim kadar Osmanlı metinlerini gözden geçirmemiştir. Elli yıllık Tercüman-ı Hakikat arşivini İstanbul ve Ankara’nın farklı kütüphanelerinde taradım. Mithat Efendi Sanat ve Edebiyatı diye bir kitap yazdım. Bu kitap hem doktora hem doçentlik hem profesörlük iktisabını sağlayacak bir kitap ama ben onu böyle bir şey düşünmeden yazdım. Çünkü onu yazarken olacağımı olmuştum. Ama araştırma garip bir heves. Yüksek lisans döneminde Malumat Mecmuası’nın yedi cildini taradım. 350 sayı ve her sayı elli sahife. İki yıl başımı lügatten ve metinden ayırmadım. Ortaya  kocaman bir çalışma çıktı. Bu yüzden Osmanlıca adeta bana miras gibiydi.

Risale-i Nur Osmanlı Türkçesinin en ayıklanmış, en ahenkli, en estetik metinlerinden oluşuyor. Bediüzzaman dili ayıklamış. Türkçede her zaman sabit ve mikyas olacak bir metin ortaya çıkarmış. Üniversite hocaları bile Risalelelerin dili ile konuşamaz.

Ömer Özcan bizim vakanüvisimiz. Bir konuşmayı canlı naklediyor. Cafer Sadık Çim isminde 1924 Turgutlu doğumlu bir zat. Bediüzzaman’ı ziyaret etmiş. Bediüzzaman ona “Risale-i Nur okuyur musun?” diye sormuş. O da  “Evet okuyorum” demiş. “Nasıl okuyorsun?” “Efendim lügate bakarak.”

Bizim üniversitede kullandığımız çok kalın Mustafa Nihat Özön lügati var onu söylemiş. O lügat çok şumullü bir lügat. Cafer beyin söylediği “yüzde seksenin karşılıyor” diyor. Ne kadar müdakkik bir insan. Devrin ve günümüzün önemli lügatini bulmuş öyle okumaya başlamış. İnsanlar nasıl farklı. Elli yıldır okuyup okurken “bu kelimenin anlamı neydi” diyen soran insanlara rastladım. Bazen de “Hoca bu kelime neydi?” diye sorarlar.

Eğer bir takım insanlar lügat ile okusaydı, eserlerin topluma yansıması daha kolay olurdu. 

Bediüzzaman, Cafer Sadık Çim'e “Çok güzel” der ve ilave eder “Manalarına girmeye çalış.” İşte yapılması gereken bu. Bediüzzaman’ın o kadar hoşuna gider ki “Seni otuz senelik talebem olarak kabul ediyorum” der. Çünkü muhatap eserlere itina ile yaklaşmış, anlamayı gaye edinmiş, sonra annesini de kabul etmiş, çünkü o da okuyormuş.

Biz Erzurum’da Mehmet Kırkıncı Hoca ekibi hep manaları ve kelimeleri düşünürdük bu yüzden çok müdakkik insanlar yetişti. Kırkıncı Hoca gibi birkaç insan daha olsaydı, Türkiye’de Risalelerin muhiti çok farklı olurdu. Nice büyük abiler gördüm iki saat okuyor manaya hiç girmiyor, Fatiha deyip bitiriyor.

Ben Risale Akademi Youtube kanalında konuştum çok güzel intibalar aldım. Birisi “elli yıldır risale okuyor ve dinliyorum böyle bir izah tarzı görmedim” dedi. “Seni görmeye geleceğim” diye ekledi. Daha başka sözler de var da yazmaya gerek yok.

Bediüzzaman’ın çevresinde de lügatlere bakarak okumak duymadım belki vardır. Ama herkes değil birtakım insanlar anlayarak okursa topluma iyi yansır. Çok bahis var ki hala ait oldukları ilmi mahfellere yansımamış. Bu bizim tembelliğimizden.

Risale Haber Youtube kanalında yayınlanan bu konuşmayı duydum çok mutlu oldum. Uzun süre bakamadım, dedim yine mashalat için söylenmiş bir söz olur ama bu gördüklerim, görmek istediklerim gibi. Sağolsun Ömer Özcan, meseleyi can evinden yakalamış, gayretine hürmet.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
9 Yorum