Risale-i Nur standına gelen Kolombiyalı, portakal ile ateizmden vazgeçti

Risale-i Nur standına gelen Kolombiyalı, portakal ile ateizmden vazgeçti

Arjantin Risale-i Nur talebelerinin mektubu

Mehmet Başaran'ın yazısı

Birkaç gün önce (Arjantin) standımıza gelen Kolombiyalı bir gençle aramızda geçen konuşmayı paylaşmak istiyorum. Biraz muhabbetten sonra misafirimiz dedi:

-Benden daha üstün bir güce inanma ihtiyacı hissetmiyorum

-Senin ihtiyaç hissetmemen ayrı bir konu, fakat senden “üstün bir yaratıcı güç”ün varlığı ayrı bir konu...

-Nasıl yani ?

-Yani bir yaratıcı var ama sen onun varlığına inanmamayı tercih ediyorsun...

-Var olduğuna da inanmıyorum…

-Öyle mi? Seni kim yarattı o zaman?

-Annem ve babam

-Hayır, onlar sadece senin yaratılmana sebep oldular…Bir soru sorabilir miyim?

-Tabi...

-Portakal sever misin?

-Nasıl..?

-Portakal diyorum, sever misin?

-Evet de…

-Rengi hoşuna gider mi ?

-Evet turuncuyu severim

-Yani rengi tam da senin gözüne göre

-Evet…

-Peki, kokusu hoşuna gider mi?

-Evet portakal kokusunu severim

-Kokusu tam burnuna göre yani

-Evet…

-Peki tadı?

-Severim

-C vitamini de özellikle kış mevsiminde tam senin vücudunun ihtiyacı, doğru mu?

-Doğru

-Portakalın bütün bu özellikleri tam senin ihtiyaçlarını karşılıyorsa tam da senin için varolduğunu göstermiyor mu? Ya da başka bir deyişle onu yapan, seni ve senin özelliklerini, ihtiyaçlarını, zevkini, damak tadını bilen birisi olduğunu göstermiyor mu?

-Kesinlikle….

-O halde iki seçeneğimiz var, ya diyeceğiz ki, bu kuru ağaç seni tanıyıp, seni düşünüp, senin ihtiyaçlarını bilerek sana şefkat edip bu portakalı yapıyor ya da her şeye gücü yeten o portakalın varolması için gereken mevsimlerin oluşması için dünyayı, güneşi ve milyarlarca yıldızı döndüren “Üstün bir güç” bu meyveyi yani portakalı senin için ağaçları vesile ederek yaratıyor ve onların eliyle sana ikram ediyor. Sence hangi seçenek daha makul?

-Woouuvv hiç bu açıdan bakmamıştım...

Allah’ın varlığı, reankarnasyon, haşir, insandaki kevvetli “ebedi yaşamak” arzusu ve hissi gibi mevzularda yine Risale-i Nur'dan yaptığımız alıntılarla devam eden sohbetimiz şöyle son buldu:

-Hem dünyadaki varlıkları şöyle bir gözlemlesek her şeyin bir vazifesi olduğunu, su, toprak, hava gibi cansız varlıkların bitkilere, bitkilerin hayvanlara, hayvanların da eti, sütü, tüyü, derisi, yumurtası vesaire ile insanlara hizmet ettiğini görüyoruz. O halde aklı, şuuru, zekasıyla diğer mahluklardan önde olan insanın daha mühim bir vazifesi yok mudur? Başka bir ifadeyle insan kime hizmet etmelidir?

Tek kelimelik bir cevap geldi: 
-Allah’a…

Doğrusu bu cevaba çok şaşırmıştık, çünkü zannettik ki, beş on dakika önce ateist olan bu genç dostumuz bir nevi empati yaparak, kendisini bizim yerimize koyarak bizim nazarımızdan bakarak cevaplıyor, emin olmak için yine de sorduk;

-Sen Allah’ın varlığına inanmaya mı başladın yoksa bizim açımızdan bakarak bizim vereceğimiz cevabı mı söylüyorsun?

-Hayır empati yapmıyorum, bu benim cevabım, inanmaya başladım…

Katıldığımız bütün fuarlarda buna benzer çok gençler geliyor, ateist olarak gelip Allah'ın varlığına inanarak ayrılıyorlar, ya da kesin bir dille "yaratıcı yok" derken şüpheye düşerek, "evet bir Yaratıcı olabilir" fikriyle gidiyorlar.

Zaten konuşmanın sonunda Tabiat Risalesi'nden eczahane misalini okudukları için hemen kitabı alıyorlar…

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum