Serdar BİLGİN

Serdar BİLGİN

Refet Barutçu Ağabey

Re­fet Ba­rut­çu Ağabeyi, vefatının sene-i devriyesinde rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Bu vesile ile bütün saff-ı evvel ağabeylerimizi de yâd ediyorum. Refet Barutçu Ağabeyi yakından tanıma imkânım olmadı ancak Risale-i Nur Külliyatında kendisinden bahsedildiği ölçüde ben de kendisini bugün naçizane ifade etmeye çalışacağım inşallah!

Re­fet Ba­rut­çu Ağabeyin Risale-i Nurla tanışması 1921 yılında İstanbul Sahaflar Çarşısında, Abdurrahman Nursi tarafından kaleme alınan, küçük bir kitapçığı alıp okumasıyla başlar. Daha sonra da Üstad Hazretlerini Beyazıt Ca­mii’nde Kur’an-ı Kerim’i huşu içinde dinlerken gör­müş, kendisinden etkilenmiş, fa­kat ya­nı­na yak­la­şıp ko­nu­şa­ma­mış­tır.

O dönemler dini çevrelere karşı istibdadi bir sürecin varlığı malumunuz. Re­fet Ba­rut­çu Ağabeyin fıkralarında da ifade bulduğu üzere; elinde hakikat mecmuaları dururken hakikatlere karşı gözlerin kapatıldığına şahit oluyoruz. Bugünkü terakkiyat-ı fenniye ve ihtiraat-ı beşeriyeyi kendi mahsulat-ı fikriyeleri addeden ve bir hazine-i hakaik olan Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ı mühmel bırakarak Avrupa’dan ilim ve irfan almaya gayret edildiğine şahit oluyoruz. Arpa ambarı içinde açlıktan ölen tavuklar gibi yol alıyoruz. Böyle bir sosyal portrenin sonucu olarak da malumunuz Üstad Hazretlerinin Barla’ya sürgün edildiğine şahit oluyoruz.

Şahit olduğumuz bu dönemde, Re­fet Ba­rut­çu Ağabeyin Isparta’da eniştesinin yanında kaldığını, her gün kütüphaneye gittiğini görüyoruz. Kütüphanede bir sohbet anında sözü Üstad Hazretlerine getirince kütüphanedeki memur; Üstad Hazretlerinin Barla’da bulunduğunu ancak ziyaretinin sakıncalı olabileceğini, kendisinin zarar görebileceğini ifade ediyor. Ancak Re­fet Ba­rut­çu Ağabey, kararından vazgeçmiyor.

Re­fet Ba­rut­çu Ağabeyin Üstad Hazretleri ile ilk görüşmesi Barla’da olur. Bu ziyaretinin akabinde Üstad Hazretleri ile Barla’da bir kez daha görüşmüş, bu ziyaretlerinin dışında Üstad Hazretleri ile mektuplaşmaları olmuştur. İlerleyen dönemlerde Re­fet Ba­rut­çu Ağa­bey, 1935 Es­ki­şe­hir, 1943 De­niz­li, 1948 Af­yon mah­ke­mele­rin­de ve ha­pishane­le­rinde Üstad Hazretleri ile birlikte olduğunu görüyoruz.

Refet Barutçu Ağabey, “Barla’nın Sıddık”larındandır. Malumunuz Barla, birinci medrese-i nuriyedir. Barla; Kur’an’ın çok kuvvetli hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nurlara gönül verenlere, muhteşem ve müzeyyen bir dükkân ve bir menzil olmuştur. Risâle-i Nurların telifi, oluşumu, bastırılması, neşredilmesi, okutulması ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gibi hizmetlerin temelinde Barla Sıddıklarının fedakârlıkları ve sadakati hepimizin malumu.

Onlar, mübarek kalemleriyle, eski zamanda İslâmiyet’in büyük mücahit kahramanlarının kılıçlarının kutsî hizmetlerini gören manevi kahramanlar olmuşlardır. Refet Barutçu Ağabey de bu manevi kahramanlardandır.

Üstad Hazretleri ile tanışmasının akabinde; Risale-i Nurların ilim âşıklarına kazandırdığı yüksek ve ulvi hisler, zarafet, sonsuz zevkler ile donanmış, bu hisler ile hayatını tazelemiştir. Hayatını iman ve Kur’an hizmetine adamış, bir taraftan Kur’an-ı Kerim’i öğretirken, diğer taraftan Kur’an’ın mükemmel bir tefsiri olan Risale-i Nurların yazılması ve yayılması için gayret etmiştir.

Üstad Hazretlerinin; Refet Barutçu Ağabeyin masumlara Kur’an okutması ve Lem’aları yazmak ve okumakla meşgul olmasından duyduğu memnuniyeti görüyoruz. Kur’an öğrenen o masumların duasının hasatlığına şifa olduğunu da ifade ettiğini, Refet Barutçu Ağabeyi dualarına ve övgülerine aldığını söyleyebilirim.

“Sualleri çok nurlu hakikatlerin zuhuruna vesile olan Re’fet’in hem masumlara Kur’an ve Nurları ders vermesi hem kendisi Nur Lem’alarıyla meşgul olması hem tashihatta bana ve Hüsrev’e yardım etmesi hem İstanbul’da Asâ-yı Musa’nın insaflı âlimlerin ellerine geçmesine çalışması, çok şâyan-ı tebriktir.”

Üstad Hazretleri ile Refet Barutçu Ağabey arasındaki mektuplaşmalar; Risale-i Nur Külliyatında nurânî bir fikir atmosferinin temelini oluşturur. Bu nurânî bir fikir atmosferi çok nurlu hakikatlerin zuhuruna vesile olmuştur.  Gerek yüz yüze ve gerekse mektuplarıyla Üstad Hazretlerine dînî ve ilmî konularda sorular sormuş, Üstad Hazretleri ile birçok konuda mânen müzakere etmiş, karşılıklı fikir alışverişinde bulunmuşlardır. Bu nurânî bir fikir atmosferi vesilesi ile Üstad Hazretlerinin her vakit hatırında olan manevî muhataplarından, hayalen yanında her an hazır arkadaşlarından biri olmuştur.

Bu mektuplar; Refet Barutçu Ağabeyin Risale-i Nurlara karşı kemal-i sadakatini ve alâkasına delil niteliğindedir.  Bu mektuplar Hulusi Ağabey gibi Nurların bir kumandanı olduğunu gösterir mahiyettedir. Hulusi ve Sabri Ağabeyler gibi Refet Barutçu Ağabeyin suallerinin de Risale-i Nur’da ehemmiyetli neticeleri ve tatlı meyveleri olmuş ve kendisine “Risale-i Nur’un erkân-ı mühimmesinden ve resail içinde sualleriyle ehemmiyetli bir mevki tutan ve onunla beraber manen yaşayan kardeşim” diye hitap etmiştir. Âlimâne sualleri, çok ehemmiyetli hakikatlerin anahtarları olmuş, dînî ve ilmî sualleriyle birçok meselelenin izah ve tashihine vesile olmuştur. Üstad Hazretlerinin verdiği cevaplar, başta Barla Lahikası olmak üzere Lahikalarda ve Lem’alar’da önemli bir yer tutmaktadır.

Risale-i Nur Külliyatında, Refet Barutçu Ağabeyin fıkraları aklen Hulûsi, kalben Sabri, vicdanen Hüsrev hükmündedir. Risâle-i Nûrlardaki ihlâs, uhuvvet, muhabbet, samimiyyet ve ciddiyyetin ifâdelerine yansıdığını görüyoruz. Tesirli bir dili ve letafetli bir kalemi olduğunu görüyoruz. Tesirli diliyle ve kuvvetli, letafetli kalemiyle Risale-i Nurlara çok ehemmiyetli hizmet etmiş, Risale-i Nurların fevkalâde tesirli intişarına vesile olmuş, Cenab-ı Hakk, kendisini Risale-i Nurlara, az bir zamanda büyük bir hizmete muvaffak eylemiştir.

Fıkralarında Risale-i Nurları hadsiz bir zevk-i mânevî ve nihayetsiz bir hazz-ı ruhî ile okuduğunu ve her okuyuşunda yeni istifadeler kazandığını yüz defa okusa yüz birinci defa yine usanmadan zevkle okuduğunu ifade etmiştir. Risale-i Nurların her gün ekmek gibi lâzım olduğunun altını çizmiştir. Bu hakikatlere gözlerini kapatan Avrupa'dan ilim ve irfan dilenciliği yapanları da tenkit etmiş, bu ifadelerini teşbih, mecaz, istiare vb edebi sanatlar ile güçlendirmiştir. Mütevazı kişiliğinin de ifadelerine yansıdığını eklemeliyim. Örnek olması hasebiyle;

“Risale-i Nurlar, Kur’an’ın nurlarıdır. Bu nurları, gökteki yıldızlara benzetiyorum. Yıldızlar parlaklık itibarıyla birbirinden farklı ise de, hepsi yıldızdır. Ve aynı menbadan, Kur’an-ı Hâkim’den parlaklığını aldığı için, keyfiyetçe yekdiğerinden farkı yok gibidir. Sözleriniz aynen böyledir.”

Bu minvalde değerlendirdiğimizde;

  1. Refet Barutçu Ağabeyin bu meclis-i nuranînin hâlis, riyâsız bir ferdi olduğuna şahit oluyoruz.
  2. Fâik zekâsı ve dikkati ön plana çıkan tesirli bir dili ve letafetli, hoşsohbet bir kalemi olarak karşımıza çıktığını görüyoruz.
  3. Risale-i Nurlara karşı kemal-i sadakat ve sebat ile devam eden yüksek bir medrese salonunun sadâkatlı ve çalışkan bir öğrencisi olduğunu görüyoruz.
  4. Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın hazine-i kudsiyesinin sandukçaları olan Risalelerin satıcısı ve dellâli olduğunu görüyoruz.
  5. Çokların medar-ı intibahı, Risale-i Nurların hüsn-ü misâli, bereketi olduğunu görüyoruz.
  6. Üstad Hazretlerinin eskiden beri Hüsrev, Rüşdü Ağabeyler gibi hayalinde, tasavvurunda birleştirdiği Nur kahramanı olduğunu görüyoruz.
  7. Asker ruhlu bir nur kahramanı olduğunu görüyoruz.
  8. Doğrudan doğruya her şeyden evvel iman hakikatlerini ders vermek ve bîçare zayıfların ve şüpheye düşenlerin imanlarını kurtarmak için İstanbul’da istihdam edilmiş bir nur kahramanı olduğunu görüyoruz.

Üstad Hazretleri kendisini eski bir talebe olarak görüyor. Üstad Hazretleri; Refet Barutçu Ağabeyin gözüne eski dost, eski bir Nur Kahramanı görünmesinin hikmetini ise hattını merhum biraderzadesi Abdurrahman’ın hattına benzetmesine bağlar. Şöyle ifade eder;

“Bu hat kendini göstermeli. İştiyakın oldukça böyle intihab ettiğin risaleleri yazsanız mübarek olur. Şu yazı müşabeheti bana müjde ediyor ki bir Abdurrahman Re’fet’ten de çıkacak. Mürekkep hakkında düşündüğün iyidir. Elde gezecek, güzel olmak şartıyla sabit olsun. Kendinize yazdığınız parlak olsun. Çünkü mütalaaya iştiyak ve iştihayı açar.”

Bu minvalde değerlendirdiğimizde;

Refet Barutçu Ağabey, Barla’da nurların neşrinde Üstad Hazretlerinin ilk kâtiplerinden birisi olarak karşımıza çıkıyor.

Yazılan sözlere kendi malı gibi sahip çıkmış. Risale-i Nurlara kendisi telif etmiş ve yazmış nazarıyla bakıp neşrine vesile olmuştur.

Rabbim kendisinden razı olsun. Bu vesile ile üç aylarınızı da tebrik ediyor, saygılar sunuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum