Ramazan’dan dersler

Dini pratiklerimizin tam anlamı üzerine düşünmek her zaman iyidir. Ramazan ayı başladı ve dünyanın çevresinde 1,5 milyar Müslüman oruç tutuyor. Bu toplumsal bir din duyumsaması olduğu kadar, önemli ve derinlikli bir bireysel ve manevi yolculuk. Bu kendine geri dönmenin zamanı; kişinin ailesine, cemaatine ve toplumuna geri dönmesinin vakti. Tefekkür etmenin ve hayatını değerlendirmenin zamanı. Bazen bir aile geleneği gibi deneyimlenen dini bir vecibe olmanın ötesinde, oruç tutmak farklı bilgi, anlayış ve sorumluluk düzeyleri olan bir okul. 

Her inanan için oruç tutmanın anlamı; hayatın manası, öncelikleri ve amaçları üzerine düşünmek olmalı. Kendimizle başa çıkmak ve içimizde varolan, kalplerimizde ilahi bir kıvılcım gibi bulunan olumlu niyetlere ulaşmaya çalışırken varlığımızın insani niteliklerini kontrol etmek için gün boyunca yemeyi ve içmeyi kesiyoruz. Bu kolay değil: manevi bir başarı elde etmek için zorlu bir fiziksel çaba. Allah Yüce Öğretmen (ar-Rabb) olduğu için İslam’da eğitimin (terbiye) anlamı bu: temel amaç kendimizi, bedenlerimizi, akıllarımızı, kalplerimizi; dua etmek, oruç tutmak ve zekat vermek (arındırıcı sosyal vergi) gibi zorlu alıştırmalarla ıslah edip arındırmaktır. Yememek, içmemek ve cinsellikten kaçınmak yeterli değil: oruç tutmak, sürekli hayatımızda belirlediğimiz değerler ve amaçlarla kendimizi uzlaştırmak ve daha iyi olmak için çalışmamızı gerektiren bir hayat felsefesini yeniden keşfetmektir. Oruç tutmak merhamet (rahma) ve şefkatin anlamını kendimizden başlayarak yeniden keşfetmektir. Bu güvenilir, iyimser kalınması ve suçluluk duygusuyla sömürgeleşmeye son verilmesi gerektiği anlamına gelir. Ramazan ayı merhamet ve iç huzur (salam) olduğu kadar toplum huzurunun da ayıdır. Sevgi ayıdır: En çok Sevene (al Wadud) sevgimizi gösterme ve ebeveynlerimize, çocuklarımıza, diğer insanlara ve özellikle yoksullara sevgimizi dağıtma ayı. Bu şekilde en çok Seven bizi sevecek ve böyle olduğunu bize “beni çağırın size yanıt vereceğim”, “bana yürüyerek gelin ben size koşarım,” diyerek hatırlatmaktadır. Tek Yaradan her birimize şahdamarımızdan daha yakındır. O kadar yakın ki (qareeb), O gözeten ve seven Şahit (shaheed).

Bu hayatın anlamının, kendine hakim olmanın ve disiplinin yüzeysel istekler, yanılsamalar ve tüketiciliğe galip gelmesi gereken zamandır. Bu daha az yeme ve tefekkür ve daha fazla vermenin vaktidir. Ne yazık ki istatistikler endişe verici: Müslümanlar Ramazan ayı sırasında daha fazla yemeye, büyük ve ziyafet gibi yemekler ve hatta şölenler ile oruç günlerine son vermeye meyilliler. Manevi olarak kendine hakim olma ayını, maddi bolluk ve aşırı tüketim ayına çeviriyorlar. Kimi Hristiyanlar, Noel’in manevi anlamını yitirerek, bir tür ruhani hatıra cilası ile kapitalist tüketim sistemini haklı çıkaran bir tür aile geleneği haline geldiği şeklindeki endişelerini ifade ettiler. İnsanlar Noel esnasında daha fazla veriyorlar çünkü yemek, moda ürünleri gibi şeylere daha fazla harcıyorlar. Bir alışveriş dönemine dönüştü: pazarlar için iyi ama ruhlar için iyi değil. Müslümanlar Ramazan’ı da aynı hale getirebileceklerinin iyice bilince varmalılar: pek çoğu kendine hakim olma ve özdenetim ile geçen günlerden çok, yemek yenen ve hatta parti yapılan Ramazan akşamları ile ilgileniyor. Pek çok Müslüman Ramazan’ı “Noelleştiriyor”: daha fazla para harcıyor, yemek yiyor ve oruçlarının manevi amaçlarını kaybediyorlar. Islah kişinin kendinde ve anlayışını ve tüketimini denetlemesiyle başlar.

Stargazete

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.