Rahîm ve Rahman isimleri arasındaki fark

Rahîm ve Rahman isimleri arasındaki fark

Her iki mübarek isim de Allah’ın sonsuz bir merhamet sahibi olduğunu ifade ederler

"Rahim; “Verdiği nimetleri iyi kullananlara daha büyük ve ebedî nimetler veren” “Ahiret hayatında sadece mü’minlere ihsan ve ikram eden.” “Kâfirleri adaletiyle cehenneme, mü’minleri merhametiyle cennete koyan.”

"Şefkat dahi aşk gibi, belki daha keskin ve daha geniş bir tariktir ki, Rahîm ismine îsal eder." (Sözler)

Şefkat; merhamet, hamiyet, ihsan gibi yüksek seciyelerin öncüsü ve insanın Rahîm ismine mazhar olmasının en büyük vesilesi...

Rahîm ismine mazhariyet, insanlara iyiliklerin en büyüğü olan iman vadisinde yardımcı olmakla, onları ebedî azaptan kurtarıp sonsuz bir saadete kavuşturmak için gayret göstermekle olur.

İlâhî rahmetin insan ruhundaki bu ulvî tecellisinden en büyük payı Allah Resulü (asm) almıştı. Müşriklerin imana gelmeleri için büyük bir gayretin içine girmişti. Onların Kur’ân âyetlerine karşı çıkmalarına çok üzülüyor ve o engin şefkati ruhuna büyük ıstıraplar yağdırıyordu.

Peygamber varisi olan âlimlerin tümünde de bu ruh hâkimdir. Hepsinin gayesi insanlığı imansızlıktan, ibadetsizlikten, ahlâksızlıktan kurtarmaktır. Bu uğurda gayret ve himmetlerini sonuna kadar kullanır, muhataplarına acır, onları kurtarmaya çalışırlar. Böylece, Rahîm ismine en ileri manada mazhar olurlar.

Malûmdur ki, kâfire düşmanlık küfrü içindir. O halde, kâfirin küfür sıfatına düşman olacağız, ama onun hidayete ermesi için de şefkat ile gayret edeceğiz.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretleri, "Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var." (Lem’alar) buyurarak, insanları yolun başında yakalamaya çalışmış ve bütün ömrü boyunca onları günah ve isyandan, ibadet ve takva dairesine çekmeye gayret etmişti.

"Rahman; “Dünya hayatında, mü’min-kâfir, günahkâr- müttaki, asi-muti ayırt etmeden, mahlûkatın hepsine merhametle muamele eden, onları koruyup gözeten, her canlının her türlü rızkını veren.” “Ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuran.” “Rızıkları ve her türlü iyilikleri ihsan eden.” Manalarına gelmektedir.

“Ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuran.”; “Rızıkları ve her türlü iyilikleri ihsan eden.”

Rahîm ise, “iradesini doğru kullanan kullarına iman, ibadet, hidayet saadetini kazandıran ve onlara ebedî cennetler hazırlayan” manasına gelmektedir.

Rahim; “Ahiret hayatında sadece mü’minlere ihsan ve ikram eden” demektir.

Rahim isminin tecellisi daha ziyade ahirette olacaktır. Dünya ve ahirette ekseri olarak mü’min ve müttakilerde tecelli eder. Yani Rahim ismi hem dünya da hem de ahirette hususî tecelli ediyor, sadece ahirete mahsus kalmıyor. Dünyada fıtrat kanunlarına uyanlara hususî tecelli ederken, ahirette ise sadece mü’minler için tecelli edecektir.

Her iki mübarek isim de Allah’ın sonsuz bir merhamet sahibi olduğunu ifade ederler.

“O Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur. Gaybı da müşahede edileni de bilendir. Rahmân, Rahîm olan O’dur.” (Haşr, 59/22)

Rahmân ismi, ilk yaratılışa bakar. Nitekim Cenâb-ı Hak, yarattığı her varlığı, onların iradeleri dışında nice ihsanlara mazhar kılar.

Rahîm ismi ise, daha çok, ikinci yaratılışa bakar ve iradelerini hayra, doğruya, güzele yönlendiren bahtiyar kullar için, ikinci yaratılışta, sonsuz lütuflar, nimetler, ikramlar verileceği müjdesini taşır.

Demek oluyor ki, Rahmâniyetin tecellisinde "cebir", yani mahlûkun iradesi dışında bir ikram ve ihsanda bulunma söz konusudur.

Rahman ismi bütün mahlûkatta tecelli ediyor. Eski tabirle "Rahman; ism-i has tecelli-i ammdır, Rahim ise ism-i amm tecelli-i hasdır." Yani Rahman isim olarak Allah’ın hususîbir ismidir, bu yüzden başkalarına müstakil olarak verilmesi caiz değildir; ama tecelli noktasından bütün mahlûkatı içine alır.

Rahman kâfir mü’min, tembel çalışkan, günahkâr müttaki ayırımı yapmadan, bütün insanlara tecelli derken, Rahim ismi biraz daha hususiyet kazanarak sadece mü’min, çalışkan ve müttaki kullarda tecelli eder.

“Rahman” ismi umumî, "Rahim" ismi ise hususî bir isimdir. Bu yüzden Rahim ismi de Rahman isminin içindedir. Rahman büyük, umumî ve muhit nimetlerde, Rahim ismi ise küçük, hususî ve muayyen nimetlerde tecelli ediyor.

Rahim ismi ise, umumî bir isimdir, isim olarak herkese verilebilir; ama tecelli noktasından hususîdir, dünya hayatından çok ahiret hayatına bakar. Bu yüzden kâfirler, zalim ve dinsizler dehşetli mahşer meydanında Rahim ismine mazhar olamayacakları için, azap devamlı ve şiddetli olacaktır.

Rahmet ve merhamet; kısaca, "hayrı irade etmek ve sonsuz ihsan ve ikramda bulunmak" mânâsına gelir.

Merhamet için yapılan şu tarif çok güzeldir: “Merhamet; acıları, afetleri, sıkıntıları gidererek yerlerine hayrı, sürur ve saadeti ikame etme duygusudur.”

Rahîmiyetin tecellisinde ise insanın cüz’î iradesini doğru kullanması şartı vardır.

Rahmân hem isimdir hem de sıfat, Rahîm ise sadece sıfattır. Bundan dolayı, Rahmân ismi başkalarına nisbet edilmez, ama Rahîm ismi nisbet edilebilir.

Diğer taraftan, "Allah, dünyanın Rahmânı, ahiretin Rahîmidir." buyurularak, Rahmân sıfatının ezel ile Rahîm sıfatının ise ebediyetle ilgili olduğuna dikkat çekilir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Rahîm ismi, daha çok Ğafur ismiyle birlikte kullanılmış, böylece en büyük rahmetin mağfiret olduğuna dikkat çekilmiştir. Şu halde mağfiret, Rahîm isminin en güzel bir tecellisidir.

Rahmân ismi dünyada nail olduğumuz nice nimetlere, Rahîm ismi ise ahirette kavuşmaya namzet olduğumuz ebedî saadetlere nazarımızı çevirir.

"Merhamet edenlere Allah da merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin." (Tirmizî, Birr 16; Ebû Dâvûd, Edeb 58.)

Risale-i Nur Külliyatı'nda, şefkatin "Rahîm ismine îsal" ettiği beyan edilerek şu noktaya önemle dikkat çekilir:

“Şefkat-i insaniye, merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesi olduğundan; elbette rahmetin derecesinden aşmamak ve Rahmeten-lil-âlemîn Zât’ın (a.s.m.) mertebe-i şefkatinden taşmamak gerektir.” (Kastamonu Lahikası, 46. Mektup)

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın, kâinatı ve içindeki eşyayı hizmetine vermekle merhametine mazhar kıldığı bir kulunu, küfür ve isyanı sebebiyle cehennemine atmasına acımak, ruh ve kalbin hastalığından ileri gelir. Zira sıhhatli bir kalb ve müstakim bir akıl çok iyi bilir ki:

“Allah’ın rahmetinden fazla rahmet edilmez. Allah’ın gadabından fazla gadab edilmez.” (Sözler, Lemeât)

Biz cehennem azabına uğramayı hak etmiş insanlara yersiz şefkat göstereceğimize, onları bu noktaya gelmeden önce yakalamanın ve kendilerine yardımcı olmanın yollarını aramak durumundayız.

İnsan, fakirleri doyurmak ve güçsüzlere yardım etmekle Rahmân isminden; yanlış yolda gidenlere acıyıp şefkat etmek ve onları iman ve hidayet yoluna davet etmekle de Rahîm isminden feyiz alır.

Sorularla Risale

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.