Hemcinslerimizle birlikte yaşıyoruz. Bizim dışımızda çevremizde başkaları var ve onlarla karşılıklı münasebet halindeyiz. Zekâlarımız farklı, mal varlığımız, servetimiz, imkânlarımız farklı, gücümüz kuvvetimiz farklı.

Kendi belirlediğimiz hedeflere doğru yürüyecek ve kendi gayemize varmak için mi çalışacağız, yoksa başkalarının hesabına çalışıp onların amaçlarına mı hizmet ederek kendimizi sırf başkalarının amaçlarının gerçekleşmesine yarayan bir araç konumuna mı sokacağız? İlişkilerimizde birtakım ölçüler, kurallar, prensipler olması gerekmez mi? Hepimiz birlikte insanca nasıl yaşayabiliriz? Hayatımızdan nasıl mutlu olabiliriz?

İşte “Özgürlük ve Adalet” konusunu bir bakıma bu temel soruların cevabını oluşturacak şekilde zaman içinde çeşitli yönleriyle ele almaya açmaya çalışacağız. İlim Özgürlüğü; Özgürlük- fert-cemiyet ilişkisi; Özgürlük-Benlik, Enaniyet; Özgürlük-Hakkaniyet, Doğruluk, İstikamet; Özgürlük-İktisat; Özgürlük-Cumhuriyet, Demokrasi; Özgürlük Laiklik ilişkisi; Adalet-İbadet; Özgürlük-Bağımsızlık; Özgürlük-Milliyetçilik; Özgürlük-Devlet; Özgürlük-Kamu Düzeni; Özgürlük-Muhalefet; Özgürlük-Şahsi Menfaat ve Kamu Menfaati; Özgürlük-Kuvvetler Ayrılığı; Özgürlük-Açıklık, Aleniyet, Şeffafiyet vs..

Özgürlüğün içsel (manevî) boyutu

Etrafımızda bizden güçlü olanlar bulunduğu gibi bizden zayıf olanlar da var. Bu kaçınılmaz durum karşısında kendimizden zayıfları ezecek, sömürecek miyiz, kendimizden güçlüler karşısında ise ezilecek ya da sömürülecek miyiz? Bu bizim irade ve seçimimize, tercihlerimize bağlı olarak şekillenecektir.

İnsan özgür bir varlıktır. Maddî ve manevî varlığını geliştirmek ister. Bu aynı zamanda onun yaratılıştan gelen bir hakkıdır. Haklarımızın bilincinde olmamız ve onları kullanmamız için her şeyden önce kendimizi tanımalı ve hayatın manasını anlamalıyız. Bunun yolu da eğitim ve talimden geçmektedir.

“Ben kimim, bu dünyaya nasıl geldim, kim tarafından gönderildim, varlık sebebim nedir, bu dünyada niçin varım, nereye gidiyorum” soruları cevabı mutlaka verilmesi gereken hayatî önemi haiz sorulardır. Peki bu soruların cevabını nasıl ve nerede bulabilirim? Evet biz bu soruların cevaplarına, en güvenilir en sağlam kaynaklara müracaat ederek, aklımızı, mantığımızı, vicdanımızı ve sağduyumuzu kullanarak en doğru bir şekilde ulaşabiliyoruz. Bu sağlam kaynaklar semavi kitaplar, yaptıkları karşısında kimseden bir şey almayan peygamberler, salih ve doğru insanlardır. Bunların içerisinde de son kutsal kitap Kur’an-ı Kerim, son peygamber Hazreti Muhammed (SAV) bütün canlılığıyla önümüzdedir.

Bu asırda Kur’an ve sünneti yaşayan en canlı bir örneğin Bediüzzaman Said Nursî olduğunu, ismi çok meşhur olmuş bu zatın gerek hayatını, gerekse günümüzün en çok okunan kitaplarından olan eserlerini okuduğumuzda, kendimizi ve hayatı tanımak noktasında en doğru ve sağlıklı, çok temel bir referansa ulaştığımızı kolaylıkla fark ederiz. İşte bu eserler bize en çok lâzım olan temel bilgileri, eğitim ve talimi sağlamaktadır. Yani bizi kelimenin tam anlamıyla özgürleştirmekte ve bize şahsiyetimizi kazandırmaktadır.

Hemen bir örnek vermek gerekirse: “En ziyade muhtaç olduğum ve hayatımda en esaslı düstur olan, hürriyetimdir… Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam.” (Tarihçe-i Hayat, Emirdağ Hayatı, 408).

Konuya bir sonraki yazımızda devam etmek dileğiyle…