Orada ne boş bir söz, ne de günâhı gerektiren bir şey işitirler!

Orada ne boş bir söz, ne de günâhı gerektiren bir şey işitirler!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Vakıa Suresi 17-26. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

17,18,19 . (Aynı yaşları üzere) ölümsüz kılınmış çocuklar (ve genç hizmetçiler), (*) pınardan (akan Cennet şerbetleriyle doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehlerle onların (o sâbikūnun) etrâfında dolaşır! Ondan (o şarabdan) ne başları ağrıtılır, ne de sarhoş olurlar!

20 . Ve beğenmekte olduklarından (her türlü) meyve!

21 . Ve canlarının çekmekte olduğundan kuş eti!

22 . Bir de iri (güzel) gözlü hûriler!

23 . (Sadeflerinde) saklı inciler gibi!

24 . (Dünyada iken) yapmakta olduklarına karşılık olarak!

25 . Orada ne boş bir söz, ne de günâhı gerektiren bir şey işitirler!

26 . Ancak bir söz (işitirler ki, o da): “Selâm (olsun!), selâm (olsun)!”dur.

(*) “Mü’minlerin kable’l-bülûğ (bülûğdan önce) vefât eden evlâdları, Cennette, Cennete lâyık bir sûrette, ebedî, sevimli dâimî çocuk kalacaklarını ve Cennete giden peder ve vâlidelerinin kucaklarında ebedî medâr-ı sürurları (sürur vesîleleri) olacaklarını ve çocuk sevmek ve evlâd okşamak gibi en latif bir zevki, ebeveynlerine (ana-babalarına) te’mîne medâr olacaklarını ve herbir lezzetli şeyin Cennette bulunduğunu, (...) hem dünyada on senelik kısa bir zamanda teellümâtla (elemlerle) karışık evlâd sevmesine ve okşamasına bedel sâfî elemsiz milyonlar sene ebedî evlâd sevmesini ve okşamasını kazanmak, ehl-i îmânın en büyük bir medâr-ı saâdeti olduğunu şu âyet-i kerîme وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَ [Ölümsüz kılınmış çocuklar (ve genç hizmetçiler)] cümlesiyle işâret ediyor ve müjde veriyor.” (Lem‘alar, 25. Lem‘a, 229)