Ocak 1923 Büyük Millet Meclisi Ankara

İstanbul’daki hizmetlerinden dolayı Ankara’ya kendisinden istifade için çağrılan Bediüzzaman, mecliste dine ve namaza karşı gösterilen lakaydlıktan rahatsız olur, namaz vesilesi ile yeni devletin kuruluş ve beka serüveni ile ilgili fikirlerini söyler ve bir beyanname, bir manifesto yayınlar.

Milletvekillerine şunları der:
“Şu fakirin bir meselede birkaç nasihatini dinlemenizi rica ediyorum. Savaştan başarı ile çıkılmıştır, bu başarı şükrü görmelidir, yoksa gidecektir. Kur’an’ı Allah’ın yardımı ile düşmanın hücumundan kurtardınız, o zaman o kitabın en sarih ve en kati emri olan namaz gibi farzları yerine  getirmeniz gerekir. Namazın feyzi bu şekilde üstünüzde devam etsin.”

“İslam alemini mesrur ettiniz, muhabbet ve tevecühünü kazandınız. Bunun devamı İslami emirleri yerine getirmekle mümkündür. Savaşta emrinizdeki askerler şehid oldular, eğer namazı ihmal ederseniz, emrinizdeki şehit askerlerden imdad ister olacaksınız. Bu dünyanın şan ve şerefi sizin gibi insanları doyurmaz, maksat olmaz. Bu İslam milletleri başlarındaki yöneticilerin namaz kılmasını isterler, namaz kılmayana itimad etmezler. Beytüşşebab aşiretinde isyan kaymakam namaz kılmadığından dolayıdır, isyan edenler ise namazsız kimselerdir.

“Filozoflar batıdan peygamberler doğudan çıkmıştır, bu bir semboldür ki şarkı din ayağı kaldırır, batıyı ise felsefe. Şarkı ancak onların mizacına uygun bir cereyan ile kurtarabilirsiniz. Onların fıtratına uygun bir cereyan vermezseniz çalışmanız boşuna gider. Sizin dindeki ihmalinizden düşmanlarınız istifade eder, İngilizler gibi. Batı medeniyet, felsefe ve fenleri ile İslama hücum edip galebe ettikleri halde dinen galip gelemedi. Böyle bir zamanda Avrupanın habis medeniyetinden süzülen bidakar, bizde olmayan cereyanları bu milletin sinesine sokmayın, yer tutmaz.

“İslam aleminde inkılapvari bir iş yapmak İslamın düsturlarına uygun hareketle olabilir, başka olamaz, hem olmamış olmuş ise çabuk sönmüş.” Bu cümle bir tarih felsefesidir, İslam dünyasında İslamdan kaynaklanmayan yenilikler hep hüsranla neticelenmiştir, bizim de son durumumuz fıtratımıza uygun bir cereyan ile işe başlamadığımızdandır. Hala ülkenin yarını konusunda kimsenin garantisi yok. Dine karşı lakaydlık ve laubalilikle müsbet iş yapılmaz.

İslamiyetten tecerrüd edip, milliyetsiz Avrupa düşkünü Frenk taklitçileri gibi yaşamak İslamın maslahatına aykırıdır. Namaz için günde bir saat vermekte dokuz ihtimal ile kurtuluş var. Namazın terkine ne bahane bulunabilir. Eğer mebusan namaza kayıtsız olursa millet onları taklid eder ve ihmal yayılır, bu yüzden onlara düşen mutlaka saygı ve edadır. Onların namazın Allah adına hukukuna uygun hareketleri kulların hukukunu da yerine getirmektir.

Meclis saltanatı deruhte etmiştir, saltanatın dini deruhte etmesini de üzerine almalıdır. Yoksa millet dini ihtiyaçlarını kendi temin eder. Zaman cemaat zamanıdır milletvekilleri halkın, milletin yanında olarak cemaati bölmemelidirler. Düşmanlar dini tahrip ederken ülkenin mebusları da lakaydlıkla onlara yardım ederse, düşmanın saldırısına zemin hazırlarlar.”

Bu beyanname Bediüzzaman’ın batıya endeksli düşünen o günün devlet kurucularına devletin batıya kıyasla yapılmasının yerine doğunun ve dinin ve toplumun ananelerine göre kurulması konusundaki fikirlerini ihtiva eder. Namaz da fikrini beyan etmenin bir vasıtası olmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum