Natüralizm savaşları 

Bediüzzaman genel ve anonim ifadelerle uluhiyeyetin ve tevhid hakikatının isbatını anlatmamış ayrıntıya girmiş.

Adeta tabiiyyun ve maddiyyun, esbabperest, müşrik ve enva-ı ehli şirkin, bu dalalet taifesinin hepsini ifade eden bir tip icad etmiş. Anlatı metinlerinde, kurmaca metinlerde bir kahraman icad edilir iyi veya kötü. Bediüzzaman o kadar ileri düşünceli bir kurmaca yazarı ki önce kötü adamı ‘bed man’i, tip olarak çiziyor.

“Şeriklerin namına bir şahs-ı farazi.” İşte bu şahs-ı farazi tam kurmaca kişi demek. Allah’ım tevhidin hakikatını ne kadar ileri boyutta ve modern diyeceğim anlatmış. ”Kulhuvallahu ehad, Allah üsSamed, lem yelid velem yuled ve lem yekünlehu küfüvehehad.” Bu ayet-i celile-i azimeyi nasıl bu asrın kafasına göre güncellemiş. Ey hocalar! Haydi siz böyle bir kurmaca şahıs icad edin de mübarezeye sokun. İşte bu Bediüzzaman. 

Bediüzzaman 1840’larda ortaya konmuş ve sistematize edilmiş maddiyyun ve tabiiyyun felsefesini yüz yıla yakındır güncellemiş. Onun tabiiyyun ve maddiyyun, materialist ve natüralistlerle olan kavgasını devam ettirip bugün güncellemeliyiz. Okul aç, derslik yap, üniversite aç, ne yaparsan yap santral yap ama eğer ortaokul ve lisedeki gencin üniversitede tabii bilimler okuyanın kafasındaki bu şirk ve ateizm mikrobunu öldürmediysen boşuna. Destek olduğumuz Ak Parti neden bunu sınıflara sokmak için çabalamaz? Kimseden birşey istemiyorum ama Peygamberin (asm) tevhid davasını savunanlar uzun ömürlü olurlar.

O farazi şahıs, kurmaca kişi varlıklardan birine ilah olmak istediğini söyler. Onlardan biri atomdur yani zerre. Zerre ona cevap verir. Bu cevap bütün tabiatçılara, maddecilere, nihilistlere verilmiş cevaptır.

“İşte o müddeî, evvelâ mevcudâtın en küçüğü olan bir zerreye rast gelir. Ona rab ve hakiki mâlik olmakta olduğunu, zerreye tabiat lisâniyle ve felsefe diliyle söyler.  O zerre dahi, hakikat lisâniyle ve hikmet-i Rabbânî diliyle der ki:

"Ben hadsiz vazifeleri görüyorum. Ayrı ayrı her masnua girip işliyorum. Bütün o vezâifi bana gördürecek, sende ilim ve kudret varsa; hem, benim gibi, had ve hesâba gelmeyen zerrât, içinde beraber gezip  iş görüyoruz. Eğer bütün emsâlim o zerreleri de istihdam edip emir tahtına alacak bir hüküm ve iktidar sende varsa; hem, kemâl-i intizam ile cüz olduğum mevcudlara, meselâ kandaki küreyvât-ı hamrâya hakiki mâlik ve mutasarrıf olabilirsen, bana rab olmak dâvâ et, beni Cenâb-ı Haktan başkasına isnad et. Yoksa sus! 

"Hem, bana rab olamadığın gibi, müdâhale dahi edemezsin. Çünkü, vezâifimizde ve harekâtımızda o kadar mükemmel bir intizam var ki, nihayetsiz bir hikmet ve muhît bir ilim sahibi olmayan, bize parmak karıştıramaz. Eğer karışsa, karıştıracak. Halbuki, senin gibi câmid, âciz ve kör ve iki eli tesadüf ve tabiat gibi iki körün elinde olan bir şahıs, hiçbir cihette parmak uzatamaz." 

O müddeî, maddiyyunların dedikleri gibi dedi ki: 
"Öyle ise sen kendi kendine mâlik ol. Neden başkasının hesâbına çalışmasını söylüyorsun?" 

Zerre ona cevâben der: 
"Eğer güneş gibi bir dimâğım ve ziyâsı gibi ihâtalı bir ilmim ve harareti gibi şümûllü bir kudretim ve ziyâsındaki yedi renk gibi muhît duygularım ve gezdiğim her yere ve işlediğim her mevcuda müteveccih birer yüzüm ve bakar birer gözüm ve geçer birer sözüm bulunsa idi, belki senin gibi ahmaklık edip, kendi kendime mâlik olduğumu dâvâ ederdim. Haydi def’ ol git, sen benden iş bulamazsın!" 

Atom bütün alakadar olduğu daireler ile ilmen ilgilidir ve onu alakadar olduğu dairelerde yerli yerine koyan, onların hepsini gören ve yerli yerine koyandır. Bütün dünya özellikle batı Avrupa baltık ülkelerine, dinsizlik ve nihilizmin sardığı ülkelere bu hakikatler bir şekilde anlatılmalı. Tiyatro ile roman ile, tolk şhov ile, sinema ile… “Risale-i Nur’a kalpleri ve akılları musahhar yap“ diyor bu nasıl olacak?

Şimdi şu zerre atom ile farazi şahsın konuşması maddenin inşası varlıkların yaratılış bahislerinde yerini alması gerekir.

O kadar milletvekili bakan gitti geldi bunu müfredata sokmayı düşündüler mi? Düşünmedilerse ne diyelim? Yüz yıldır konuşulanlar hep aynı şeyler: İttihadı İslam, müsbet hareket vs. Müsbet hareket ne harika bir düstur. Bu cemaatlerin kargaşası bundan mı çıktı? İttihad-ı İslam. Bir şehrin cemaatinde bile her kafadan bir ses çıkıyorsa nerede İttihad-ı İslam?

1922'de içimize girmiş olan bu fikre karşı yazdığı eserleri ile savaş açmış. Eserlerinin çok yerinde bu savaşlar çeşitli şekillerde ortaya konuyor. Bu milletin çocuklarının tevhid telakkisini kurtarmak devletin görevidir. Bir çok milli eğitim bakanları geldi gitti, içlerinde davası olanlar da vardı. Dava ne? Ne olduğu belli mi?

Marks bu fikri ortaya attığında kilise onun uluhiyeti inkar etmesi yüzünden üniversiteden attırmış. Bizim üniversitelerimiz bu kokuşmuş inkarın kendisi olan telakkiyi hala devam ettirir. Kainatın bir büyük tasarımla icad edildiğini, varlıkların yapı taşlarının yaratılış mimarisi ile nasıl yan yana getirildiğini bizim Diyanetimiz, camimiz, hocalarımız yapsaydı. Kilisenin Marks'ı üniversiteden attırdığı gibi biz de bu fikri eğitimden kovalım. Hani nerede?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum