Namaz ruha hayat verir

İnsan, en güzel bir şekilde, yani “Ahsen-i takvim” olarak yaratılmış, birçok duygu ve lâtifeyle donatılmış, istifade cihetinde de hizmetine, kâinat verilip dünyaya gönderilmiştir.

Cenab-ı Allah, insanı hayata abes olsun diye göndermemiş; onu başıboş, mânâsız yaratmamıştır. İnsanın, dünyaya gönderilişinin belli bir gayesi olduğu gibi, kendisine geniş ve sonsuz bir mükemmeliyet verilişinin de önemli ve özel bir maksadı vardır.

İnsanın, emsalsiz kabiliyetlerle donatıldığı hâlde dünyaya gönderilmesinde bir hikmet bulunmamış olsaydı, bu gönderilişin ne mânâsı olurdu?

Hiçbir şeyi, mânâsız ve maksatsız yaratmayan Rabbimiz, âlemlere sultan olarak yarattığı insanı başıboş, gayesiz ve maksatsız yaratıp onu, kimsesizlik çukuruna atar mı?

Âlemlerin Rabbi, Zariyat Sûresinin elli altıncı âyetinde “Cinleri ve insanları ancak Bana iman ve ibadet etsinler diye yarattım” buyurmaktadır. Bu âyetten, kâinat içinde bulunan yaratılmışların ve özellikle, insanın yaratılışındaki hikmet ve gayenin Allah’a iman ve O’na ibadet etmek olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Bütün hayat sahiplerini temsilen yapılan en kapsamlı ibadet ise, namazdır. Bütün yaratılmışların söz ve davranış dilleriyle yaptıkları ibadetin de fihristesi mevkiinde bulunan ibadet, namazdır. Namaz ise müminin Rabbi ile doğrudan ve en yakın bağlantı kurma vasıtası, aracısız olarak O’nunla buluşma hâlidir. Bunun içindir ki Peygamberimiz (a.s.m.) “Namaz müminin miracıdır” buyurmuşlardır.

Resûl-i Ekrem Aleyhisselâtü Vesselâm’ın miracta Cenab-ı Hak’la mükâlemesi yani karşılıklı konuşması hakikati gibi, insan da namazında O’nun huzurunda el bağlayarak isteklerini arz ettiği anı, bir bakıma miracı ve O’na ulaşması mânâsındadır. Hem namaz, Cenab-ı Hakkın Resûlü ile göndererek kullarına ihsan ettiği ilâhî bir hediyesidir.

Allah’ın kulları üzerinde hakkı ve zimmeti olan beş vakit namaz “farz-ı ayın”dır. Yani mutlaka yapılması, yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Müslüman ve akıllı olan her insan, büluğa erdiği günden yani kadınlar 9-15, erkekler ise 12-15 yaşlarından itibaren namaz kılmakla mükelleftir.

Mümine, cenneti vadeden ve bunun içindir ki bir kötülüğe, bir günah; bir iyiliğe, on, yüz, bin ve hatta bazen binler sevap yazan Cenab-ı Hak; birçok güzel ameli, davranışı ibadet olarak vasıflandırmıştır. Bunların içinde namaz ise bir incidir. Hem dünya hem ahiret saadetine vesile olan “Namazda ruhun, kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır. Hem cisme de o kadar ağır bir iş değildir. Hem namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyetle ibadet hükmünü alır. Bu surette fâni ömrünü bir cihette ibka eder (ebedîleştirir).”

Mânâsı Cenab-ı Hakkı tesbih, tâzim ve şükür olan namaz hakikatını iyice anlamak gerekir. Fâni dünya hayatımızı ebedî ahiret hayatına dönüştürmenin yolu; günahlardan kaçınmak, ibadet ve tâatte sebat etmek, namazlarımızı dosdoğru kılarak icabı ile amel etmekten geçiyor.
İnşâallah, buna muvaffak olanlardan oluruz.

Ali Rıza Aydın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.