Namaz ve Huşû

Dua, istiğfar, ibadet ve destek manalarını da tazammun eden ‘Salat’ kelimesinin ittifakla en hususi manası namaz demektir. İman intisabının varlığına en mühim bir alamet olan namaz, aynı zamanda Rahman’a inkıyada müşahhas bir işarettir...

Kur’anî bir emir ve “en büyük bir zikir” olan namaz, insan için vesile-i izzet ve fazilettir. Kalpteki imanın sıhhatine en mühim bir hüccet, hakiki hidayetten nasiplenmeye ehemmiyetli bir senet olan salât; münkerata ve fuhşiyata karşı emniyetli bir sığınak ve Mabud-u Zülcelale alamet-i aidiyettir...

Namaz müminler için arş-ı kemalata çıkmaya medar bir mi’raç hükmündedir. Evet hakikat-ı namaz, doğrudan doğruya ruhun inbisatına ve miraçvari bir uruca vesiledir. Namazda herbir rükûn için getirilen tekbirler, Mirac-ı Muhammedi’de (a.s.m) bahsi geçen Burak misali binek gibidir...

İslami tebliğ ve davette namaz kılmanın ehemmiyetine dikkat çekmek kadar, “müminler kurtuldu”1 ayetinde kurtuluş beşaretinin “…ki onlar huşû içinde namaz kılarlar”2 ifadesindeki “huşû” hakikati ile ilgili olduğu vurgulanmalıdır. Her ibadetin bir ruhu bulunduğu, kurtaran bir namazın da ruhunun ‘huşû’ olduğu gerçeği nazarlara sunulmalıdır...

“Veyl o namaz kılanlara”3 diyen Kur’an’ın (h)itabı, erkân ve adabına dikkat etmeden namaz kılanların kınandığı, böyle namazların belki de ahirette “yüzlere çarpılacağı” 4 anlatılmalıdır. Namazda bulunan herbir ef'al ve erkânın burak misali bir binek olduğu, onunla manen yükselmek için tefekkür-ü imanîyenin ehemmiyeti hatırlatılmalıdır...

Evet, herbir ef’al ve erkân-ı salatiye mühim manaları tazammun etmektedir. Tekbir getirme, kâinatın azametinden hareketle lisanen Allah’ı büyüklemeyi; kıyam, Halık’ın huzurunda sebat etmeyi; kıraat, Rahman ile mükâlemeyi; rükû, ilahi azamete karşı hürmet ile eğilmeyi; secde, mahviyet içinde zilletini görmeyi; kâde, huzurda sükûnete ermeyi, selam verme, huzura veda etmeyi bildirmektedir...

Namazda Huşû

Âlem-i nâsûta ait perdelerin inceleşmesi, kalb-i insaniyenin lâhûti manaları hissetmesini ifade eden huşû; Allah’a karşı hissedilen havf ve haşyetin bedende husule getirdiği sükûn ve itminan ile erkân-ı salatiyenin ikame edilmesi, yerine getirilmesidir...

Huşû; kâinatın tedbirinde sırr-ı vahdeti keşfeden bir müminin namazda bir bütün olarak hareket etmesi, tüm a’za-yı insaniyesi ile sahib-i kâinata boyun eğmesi, namazın erkânı içinde hamd ve tespihini Rabbe takdim etmesidir...

Huşû; bütün letaif-i insaniyenin huzurda olduğunu bilmesi, huzuru hissetmesi, huzur ile kendinden geçmesidir. Böyle yüksek bir mazhariyete nailiyet, öncelikle namazı emreden zatın esma ve sıfatları ile bilinmesini iktiza etmektedir...

Namazda huşûya vuslat; musalli olan müminlere içirilen ilahi bir iksir, peşin bir ücret gibidir. Çünkü huşû’ya ulaşamamak “Namaz huşû sahipleri dışındakilere ağır gelir.” 5 ayetinde bildirildiği gibi müminlere güç gelecektir...

Namaz; kulluğa kabul için Rahman’a gönderilen bir zarf kabul edilirse, huşû onun mazrufunu ifade edecektir. Huşû’nun merkezi kalb olmakla birlikte huşûya dair izler vücudun azalarında da görünecektir. Namazda saçı sakalı ile uğraşan bir bedeviye Allah resulü (a.s) “huşû duysaydı böyle yapmazdı” 6 buyurduğu bilinmektedir.

Namazda huşûya nailiyet, kalbi namaza hazırlamak için içini boşaltmayı (tahliye), bütün benliği ile Rahman’a yönelmeyi istemektedir. Bir kalp dünya muhabbeti ile ne kadar doluysa namazı huşû ile ikame etmek müşkülleşecektir...

Elhasıl; müslümanlar için namaz, kalplerdeki imanın, Halık-ı kâinata intisabın en has bir nişanıdır. Davet-i Rahman olan namaza icabet, ahiret adına en mühim bir hasılattır. Namaza nazlananlar dünya adına ne kazanırsa kazansınlar hüsrandadır.

Huşû; namazın hakkıyla ikameyi beden ve ruh bütünlüğüne ermeyi, ifade etmektedir. Namazdan huşû duyamamak, bu bütünlüğü temin edememeyi göstermektedir.

Bir namaz kılanlar vardır bir de namaza kıyanlar vardır. Bir namazı terkedenler vardır, bir de namazın kendilerini terk ettikleri vardır. Huşû, namaz zarfının mazrufu (ruhu) mesabesindedir. Huşû’dan uzak bir namaz, mazrufu olmayan zarf gibidir. Huşû ile namazını kılabilmek müminler için büyük bir kârdır...

1. Mü’minin 1
2. Müminin, 2
3. Maun, 4
4. Et-Terğip ve't-Terhib, I, 339
5. Bakara, 45
6. San’anî, Sübülü’s Selam I

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
10 Yorum