Sebahattin YAŞAR

Sebahattin YAŞAR

Namaz, âcizi, aziz kılıyor

Âcizin, aziz saatleri, namaz saatleridir

Namaz sünnetleri, Efendimizle (asm) olan birlikteliğin saadetli zaman dilimleridir. Sünnetler, Cenâb-ı Hakkın Huzur’una, ruhen ve bedenen hazırlanma, arınma ibadetleridir.

Namaz saatleri, kul için en büyük Huzur anıdır. Her şeye gücü yeten, her şeyi gören ve bilen ile olan randevu, âciz kulu aziz kılıyor. Bu özel saatleri, çok güzel değerlendirmeli insan. Dünyalık derdiyle örselediğimiz farz namazlar ve ihmal ettiğimiz sünnetler, aksi netice veriyor.

Bir vakit namazından sonra, dosta, namazda hangi sûreleri okuduğunu sordum. Epey düşündü, hatırlayamadı. Bu acı tabloya birlikte üzüldük.

Bu haliyle namazlar namaz olmaktan çıkıyor. Bu kadar zihinsel yoğunluk, tam bir gaflet hali. Fâni dünyanın, fâni işleri ibadetlerimize aşırı müdahale ediyor. Onun için de şefkatli tokatlar yiyoruz. Ama ders, alınmayınca ders olmuyor.

Oysa, namaza durunca, hayat durmalı. O an, mâsivâyı, elinin tersiyle itmeli, unutmalı insan. Hakikî kulluk; namazlarımızın namaz olmasına bağlı.

‘Yaratıcıyı önemseyen, O’nun yarattıklarını da önemser’

Namaz saatinde, işlerini durduran azizler tanıyorum. Onlar, Huzur’a ulaşmayı, Huzurlu saatler kazanmayı, para kazanmaktan daha çok önemsiyorlar. Bahtiyarlar.. Uzman doktor, özel muayenehanesinde, namaz saatinde, çalışmaya ara verip, namazını eda ediyor, güne namaz katıyor, huzur, saadet katıyor.

İnsan Kaynakları Birimi Amiri, ‘İnsanların yaratıcıları ile olan bağlarını önemsiyorum. Yaratıcısı ile arası iyi olanın, O’nun yarattıkları ile de arası iyi oluyor. Yaratıcıyı önemseyen, O’nun yarattıklarını da, işini de önemsiyor. İş verimi artıyor. Çalışanların ibadetlerini rahatça yapabilmeleri için kurumlar, ibadet mahallerini, mescidi, okuma salonlarını ihmal etmemelidirler.” diyor ve ekliyor; ’Evet, insan, yaratıcıyı tanımakla (imanla) insanlaşıyor ve kendi zenginliğini keşfediyor.”

Her namaz, insana kul olduğunu hatırlatıyor.

İyi giden-gitmeyen bir şeyler varsa; bu, İlâhî bir ilginin sonucudur

İşlerin rast gitmesi, bozulmaların düzelmesi, ulaşılan başarılar, tanınan şanslar, özel ikramlar, kulun düşünülmüş olunduğu hatırlanan o ‘an’lar, hepsi birer Yaratıcı hatırlamalarıdır. Müsbet, menfi her hal, bir imtihan vesilesidir.

Kâinat Hâlıkının gündeminde olmak, âciz kul için büyük bir saadettir.

İnsan, verilenlere şükür, elinden alınanlara sabırla mükelleftir.

İşte namaz da bunun en güzel vesilesidir. Bu saadet, ganimettir.

Namaz saatleri, saadetli saatlerdir

İnsan, icabet ettiği bir önemli dâveti, unutulmaz bir hatıra olarak hayatı boyunca anlatıyor. Aldığı bir unvanı, hayatının sonuna kadar taşıyor.

Ya Yaratıcının dâvetine olan icabeti nasıl karşılamalı insan?

Bu buluşma, insanda nasıl bir heyecan meydana getirmelidir?

Aslında uyanık bir ruh için, sadece bir namaz hali bile, bir ömrü aydınlatmaya, bir uyanışı, bir dönüşü başlatmaya, günahları terk etmeye, mi'racı hissetmeye vesiledir.

Namazlar, namaz saatlerinin dışındaki zamanları da aydınlatıyor. İki namaz arasındaki meşrû işleri, ibadetleştiriyor. Kula, böylesi namazlar yakışıyor. Âciz, böyle namazlarla azizleşiyor.
Evet, ‘namazlar namaz olursa’, namazlı zamanlar ebedîleşiyor.
Bu, âciz kul için, çok özel bir mazhariyettir.
 
Yeni Asya

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.