Benzer şahsiyetlerin benzer yönleri, dönemleri olabiliyor. Bediüzzaman üç Said dönemiyle anılır. Hadisatın seyriyle ve mukabelesiyle birlikte hayatı üç döneme ayrılır. Birincisinde siyaset egemendir ve siyasi gelişmelerle iç içe yaşar. İkincisinde diyanet ve maneviyat, üçüncüsünde ise kısaca sentez vardır. Karma bir dönemdir. Birinci Said’den ve ikinci Said’den kesitler yer alır. Olgunlaşmış bir siyaset ve olgunlaşmış bir içtimai yapı şekillenir. 1923 yılında Eski Said döneminden Yeni Said dönemine geçtiğini görüyoruz.Yeni Said dönemi Afyon Mahkemesinden tahliyesine kadar (1949) sürmüştür. 1949 yılı da Hasan el Benna’nın üçüncü döneminin sonu olur. Bu dönem tek parti ve Millî Şef hükümetlerinin derin istibdadı altında çoğunlukla sürgünlerde veya mahkemelerde geçmiştir.

Risale-i Nur Külliyatı genel hatlarıyla bu dönemin ürünüdür.

Bediüzzaman, 1949 yılından sonra Üçüncü Said devresine giriyor.

Üçüncü Said dönemi 1949 yılından, dar-ı bekaya irtihali olan 1960 yılına kadar devam eder. Bu dönem iki Said'in sentez dönemidir.

Buna mukabil Hasan el Benna'nın da üç döneminden bahsedilmektedir. Konunun uzmanlarından Kuveytli düşünür Abdullah Fehd Nefisi, ‘el Fikru’l Hareki Littayyarat el İslamiyye (İslami Akımların Hareket Anlayışı)’ kitabında bu hususu değerlendirmektedir. Benna ile Bediüzzaman’ın umum ve husus üç devirli bir hayatlarının olması her açıdan birbirlerine benzedikleri anlamına gelmez. Mısır ile Türkiye’nin özel şartları vardır. Yine de genel hatlarıyla böyle bir benzerlik inkar edilemez.

Benna açısından birinci dönem inşa ve yapılanma dönemidir ve 1928 yılından 1939 yılına dek uzanmaktadır. Bediüzzaman'ın Birinci Said dediği dönem padişahlık dönemine uzanmakta ve tekabül etmektedir.

Mısır ise 1952'da kopan Hür Subaylar darbesiyle birlikte cumhuriyet aşamasına geçer. İstibdadın koyulaştığı bir dönemdir. Nasır’ın müstebit karakterini saymazsak Arap milliyetçiliği ile sosyalizm istibdadın hariçteki iki ana kaynağıdır. Bu bize Ebu'l Hasan en Nedevi'nin ‘Türkiye'de Kemal, Mısır'da Cemal’e büründü’ terkibini hatırlatmaktadır. Kemal ve Cemal isimleri kemal ve cemali hatırlatsa da uygulamada tersini hissettirir, akla aksi tecelliler getirir. Benna için bu dönem teşekkül devresidir. Hasan el Benna bu dönemde konferanslar ve umumi dersler vermekte ve Mısır'ı, tebliğci sıfatıyla hallaç pamuğu gibi atmakta ve adım adım dolaşmaktadır. Nezir ve Müslüman Kardeşler gibi dergiler bu dönemin mahsulüdür. Cemaati dışarıda tanıtmak için Cezayir, Yemen, Suriye ve Hicaz'a dava elçileri ve ulaklar göndermiştir. Benna bu dönemde Seyyid Kutup'un fikren karşı çıktığı ve erken olarak gördüğü geleceği planlayan teknik etütler komisyonları kurmuştur.

İkinci Benna dönemi ise 1939 ile 1945 arasında devam etmiştir. Bu dönemde altyapı çalışmalarına hız verilmiştir. Bu dönem İkinci Dünya Savaşı yıllarına tekabül eder ve İngilizler ve Mısır yönetimi savaşa odaklanmıştır. Bu dönemde İhvan, siyasetle ilişkisini sınırlandırır. Teşkilatlanmaya hız verir. Dikkatleri üzerinden uzaklaştırır. Bu ikinci devrede içeri ve dışarı ile irtibatlar kuvvetlendirilir.

Üçüncü devre ise 1945 yılından Hasan el Benna'nın 1949 yılındaki şahadetine kadar sürer. 12 Şubat 1949 yılında gizli polis birimleri tarafından öldürülmesiyle bu dönem de kapanır, sona erer.

Bu meş’um eylemden sonra hareket üç yıl boyunca türbülansa veya fetret dönemine girer. Ardından cemaat, Hasan el Benna’ya istihlaf etmesi beklenen Hasan Bakuri yerine Hasan el Hudeybi ile yoluna devam eder. Hasan Bakuri darbecilerin safına geçer ve Nasır hükümetinde bakan olur. Bu dönemde İhvan'ı yeni badireler ve yeni çile dönemi beklemektedir. Bir türbülanstan çıkmadan diğerine yakalanırlar. Bu çileli dönem hala da devam etmektedir.

Not: Mübarek kurban bayramını tebrik eder, kurbanlarımız ve bayramımız münasebeti ve vesilesiyle inşallah kurbiyete nail oluruz.