Mustafa ORAL
İmanın Kadardır İmkânın
Modern zamanlarda vakit gerçekten yetmiyor. Yanlış hatırlamıyorsam, Bediüzzaman, “Hafsalamda Risale-i Nur gibi 400 kitap var.” diyordu ama ancak birini yazabilmişti. Necip Fazıl, vefat etmeden önce, “Kafamda yüz tane hikâye var.” diyor, yazmadan ölmekten korkuyordu. Ben de dönem dönem aynı kaygıyı yaşıyorum. İlber Ortaylı, “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?” kitabında, aldığı eğitimleri, okuduğu kitapları, izlediği filmleri, tiyatroları, konserleri; gezdiği şehirleri, kütüphaneleri, müzeleri; tanışma fırsatı bulduğu yazarları, şairleri, müzisyenleri, yönetmenleri, senaristleri, akademisyenleri, devlet adamlarını, cümle kültür insanlarını anlatarak kendisini bugünkü İlber Ortaylı yapan sürecin izlerini vermişti. Bediüzzaman, Necip Fazıl, İlber Ortaylı gibi kültür ansiklopedisi hüviyetindeki insanları okuduktan sonra o kadar büyük bir kaybın içinde olduğumu hissettim ki… O kadar çok okumam gereken kitap, izlemem gereken film, dinlemem gereken müzik, gezmem gereken şehir, tanışmam gereken kültür ve aksiyon insanı var ki…
Geç kalınmış bir hayatı telafi etmek için bir yıl önce seyahatlere başladım. Yurt içi ve yurt dışında birçok yere gittim. İmkân buldukça da yeni yerleri, insanları keşfe çıkıyorum. Kimimizde imkân var iman yok, kimimiz de iman var imkân yok. İman ve imkân bir arada olunca ne de güzel şeyler oluyor.
Zaman sonsuza uzanan arzularımızı gerçekleştirmek için çok kısa. Ne kadar koştursak da yine de yetişemiyoruz hayatın hızına. Değil mi ki arzularımızı gerçekleştirmek için bu dünya tadımlık yeri; doyumluk yeri değil. Böyle zamanlarda sığındığımız yegâne yüce hakikat: İhlâslı bir batman (parça) amel, ihlâssız binler batman (parça) amele tercih edilir. Evet, ihlâs ve samimiyet zaman ve varlığı çoğaltan şeylerdir.
Heybenin bir yanında nimet, diğer yanında musibet
Yolun yolcusu olmak, yola çıkmaya niyet etmek gerekiyor; sonrası Allah kerim. Allah dostları ikramı bol olan Allah’a güvenerek yola koyuldular. Heybelerinin bir yanında nimet, diğer yanında musibet vardı. Dünyalık nimeti külfet, musibeti nimet bilip yürüdüler. An oldu, tayy-ı mekân ve bastı zaman yaşadılar; bir anda birden fazla zamanda ve mekânda dolaştılar; her yere ve her ana kendilerinden izler bıraktılar, izler aldılar. Zaman oldu meleklerin kanatlarındaymışcasına yol aldılar; saniyeler içinde kilometrelerce yolu aşıp ruhlarının miraçlarına vardılar. Ama öyle zamanlar da oldu ki önlerine zamandan, mekândan, insandan engeller çıktı. Yoldan alıkonuldular, türlü çilelere maruz kaldılar, yoruldular ama yılmadılar.
Onlar yaşadıkları zamanı ve mekânı genişlettiler. Çevrelerine ve çevrelerindeki varlıklara, bitkilere, hayvanlara, insanlara değer kattılar. Büyükleri küçük, küçükleri büyük ettiler; azları çok, çokları az eylediler. Kendilerini ve etrafındakileri çoğaltarak yollarına devam ettiler; o hâl içre menzile vardılar; ruhlarının tekrar doğumuna, ikinci haşre vasıl oldular.
Yola çıkalım, yoldan çıkmayalım
Devlet ve millet desteğiyle yola çıkanlar, onca imkânı ardına alanlar çoğu kere çabuk yoruldular, yarı yolda kaldılar. Çoğu kere de yoldan çıktılar ya da yolu kaybettiler. Büyük şehirlerdeki onca imkâna, onca büyük desteğe rağmen manen yoksullaştılar. İlimde, irfanda, ahlakta, erdemde, takvada arpa boyu yol alamadılar. Zira onlar dış mekânda yol almaya çalıştılar, içsel yolculuklarını, rıhletlerini tamamlayamadılar.
Oysa nice Allah dostu küçük mekânlarda, isimsiz ve namsız insanlar arasında gölge misal hayatlar yaşadılar. Hz. Geylani, Geylan köyünde; Hz. Veysel Karani, Karen köyünde; Yunus Emre, Nallıhan kasabasında yaşadıkları hâlde onca engele rağmen arkalarında hoş seda bırakabildiler. Çağımızda Bediüzzaman Barla karyesinde; Hafız Ali Ergün, İslamköy’de; Hasan Feyzi Yüreğil o zamanlar bir kasabadan hallice olan Denizli’de başkentten, büyük şehirlerden, hatta kültürün ve maneviyatın başkenti kabul edilen İstanbul’dan çok uzakta yaşadıkları halde arkalarında derin izler bıraktılar.
Yola çıkmalı, ama yoldan çıkmamalı. Asıl olan yoldaştır, yol nasıl olsa bulunur. Yol önemli değildir, yoldaş önemlidir. Yoldan çıkaran da yola koyan da yoldaştır. Çağımızda yollar çok ama yola çıkacak yoldaş yok. Üstelik yoldan çıkaracak insan o kadar da çok… Biz yoldan çıkmayalım; varsın yol bizden çıksın, yoldaş bizi yapayalnız ardına bile bakmadan bırakıp gitsin; durmayalım, yola devam edelim. Biz koşu bittikten sonra da koşan atlar olalım.
Asırları anlara sığdıralım
Atıf Ural, Ceylan Çalışkan, Hafız Ali Ergün ve Hasan Feyzi Yüreğil gibi seçkin insanlar çok kısa zaman dilimlerinde yaşadılar. Asırlık bir ömrü anlara sığdırdılar. Hafız Ali kitap yazmamıştı ama kitap gibi yaşamıştı ve sonradan gelenler onu kitabını yazmış, hayat hikâyesini anlatmıştı. Hasan Feyzi, Peygamberimiz ve Bediüzzaman için şiirler söylemişti; sonradan gelenler onun için şiirler söylemişti.
Said Nursi’nin bir adı da Bediüzzaman. Bediüzzaman, zamanın en güzeli demek. Bir diğer adı İbnüzzaman, zamanın oğlu. Bizler zamanın çocuğu olabilirsek, zamanı en güzel şekilde değerlendirirsek zamanın en güzeli olabiliriz.
Olgunlaşan meyve dalında durmak istemiyor
Öyle insanlar var, ölmeden ölüyorlar içimizde. Öyle insanlar da var, ölseler bile bizde izleriyle, eserleriyle yaşamaya devam ediyorlar. Hasan Feyzi ve Hafız Ali Ergün gibi insanlar var, genç yaşta daha dünyaya doyamadan toprağa düşüyorlar. Onları seven bizler, onların yokluğuna üzülüyor; “Pek erken gitti.” diyoruz. Oysa cennette onları daha çok seven Allah ve Allah’ın sevgili kulları Bediüzzamanlar, Mevlanalar, Yunuslar, Geylaniler var. Onlar da şöyle diyor.
“Nerde kaldınız; cümle cennet sizi bekliyor.”
Rabbimiz, bizim dünya sürgünlerimizi fazla uzatmasın. Ekini ekelim, hasadı edelim, sürgünü alıp dünyadan geçelim. Dünya bizden geçmeden, biz dünyadan geçelim. Dünya bizi terk etmeden, biz dünyayı terk edelim. Biz dünyadan gider olduk, kalanlara selam olsun.” diyelim; namaz tadındaki huşu ve huzu ile dünyaya veda edelim.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.