Barla Lahikası Okuma Notları-8-İslamiyet gibi bir âlî tarîkat

Okunan mektup: https://www.risalehaber.com/omrumde-ilk-defa-ustad-dedim-hata-etmedim-isabet-ettim-432259h.htm

Barla Lahikası'na memlekete muvasalat akşamını anlatan mektuptan sonra yine Hulusi Bey'in mektuplarından birinden bir parça alınmıştır.

Hulusi bey burada Risale-i Nur'un mühim parçalarının yazılmasına vesile olan ve yine Risale-i Nur'dan beslenen zihniyet ve iç âlemini Üstadıyla paylaşmıştır.

İslamiyet gibi âli bir tarikı olduğundan bahsetmiştir. Yazılan sözler hak din olan islamın ne denli yüksek bir yol olduğunu bildirmektedir. Risale-i Nur'da İslamiyet'in özü olan teslimiyet ve beş şartı farklı yerlerde ele alınmıştır.

Acz ve fakrı Allah'a karşı bilmek meşrebi özellikle Sözler kitabının bazı yerlerinde yazılmıştır. Birçok farklı risale de bu yaklaşımı yerleştirmek üzere yazılmıştır. Seyyidül Mürselini rehber, Kur'an-ı Kerim'i mürşid bilmek yine Risale-i Nur'un temel umdelerinden biridir.

Daha sonra Üstadının daimi tavsiyesini aktarmıştır. Ve bu tavsiye ve Kur'an'dan istinbat ederek Risale-i Nur ile verdiği derslere "beli" bu dersleri veren zâta da ömrümde ilk defa Üstad dedim demektedir. İmanını kurtarmaya çalışmak, 5 vakit namazını hakkını vererek kılmak, yedi kebairi işlememek, sünnete ittiba etmek. Tavsiye edilen şeylerin önemi Risale-i Nur'ların farklı yerlerinde anlatılmıştır. Ehemmiyeti bu noktalara vermenin gerekliliği de Kastamonu Lahikası'nda geçen amel-i salih ve takva mektubunda yazılmıştır.

Tarikat ve tasavvufun hakikatinden bahseden risale bu mektup yazıldığı zaman henüz yazılmamıştı. Said Nursi'nin zaman imanı kurtarmak zamanıdır sözünü Telvihat-ı Tis'a denilen o risale yazıldıktan sonra gelen mektupları okuyacağımız zaman inşallah detaylı ele almak nasip olur.

Burada kısaca denilebilir ki: Beşinci mektup'ta tasavvufun sultanlarından İmam-ı Rabbani'den "Hakaik-i imaniyeden bir mes'elenin inkişafını, binler ezvak ve mevacid ve keramata tercih ederim." "Bütün tarîklerin nokta-i müntehası, hakaik-i imaniyenin vuzuh ve inkişafıdır." sözlerini naklederek Risale-i Nur ile açılan yolun tarikatlerin ve tasavvufun nihai amacı olan iman hakikatlerinin inkişafına ulaştırdığını aktarmıştır.

Yirmidokuzuncu Mektup'ta yer alan Telvihat-ı Tis'a risalesinde ise kalbi işlettiren tasavvufun ve bir silsileye itimadın imanı kurtarmaya yardımcı olacağını ifade etmiştir. Henüz bu mektuplar yazılmadan evvel yazılan Yirmidördüncü Söz'de zühre, katre, reşha örneği ile ve çeşitli yerlerde acz fakr şefkat tefekkür tarikı tarifleriyle ve bu mektupta bahsedilen tavsiyeler ile çerçevesi belirlenen bir yol da vardır. Neticede daha sonra mahkeme müdafaalarında da belirtileceği üzere Said Nursi yanına gelenlere tarikat dersi vermemiştir. İmam-ı Rabbani, Abdülkadir-i Geylani (k.s.) başta olmak üzere tasavvuf büyüklerinin üstadları olduğunu söylemiş, tarikat ve tasavvufu savunmakla beraber talebelerini o üstadların irşadıyla Kur'an'a ulaşarak Risale-i Nur ile açılan yola kanaat etmeye teşvik etmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum