Abdulkadir CEYLAN
Müküslü Hamza Ağabey ve Bediüzzaman-2
Değerli dostlar! Müküslü Hamza ağabey ve Bediüzzaman konulu araştırmamıza bu yazımızda da devam edeceğiz inşaallah. Bu yazıda daha ziyade Birinci dünya savaşının kısa bir süre öncesi ile savaş sırasında Bediüzzaman Said Nursi ile diyaloğunu ele almaya çalışacağız.
Müküslü Hamza şimdiki adı İstanbul Üniversitesi olan o zaman ki İstanbul Darülfünunun Fars Dili ve Edebiyatına kaydını yapar ve bu okuldan mezun olur. Daha sonra İstanbul Dabra Vaizler medresesinde (Medresetü’l Vaizin, Vaiz yetiştirmek için 6 Şubat 1914’te açılan medrese) de okur ve oradan da mezun olur.1 Kaynı ve okul arkadaşı olan Prof. Dr. Ali Nihad Tarlan’ın verdiği bilgiye göre Medresetül Vaizin’i bitirdikten sonra Müküslü Hamza ağabey, imam olarak orduya intisap eder.2 Dolayısıyla Birinci Dünya savaşı yıllarında o, bir ordu mensubudur.
Müküslü Hamza ağabey, 9 Ağustos 1912’de kurulan Kürd Talebe-Hevi Cemiyeti’nin kurucu üyeleri arasındadır. 1913’te İstanbul’da çıkan Hevi’nin yayın organı Roji Kürd’de, Kürdçe bölümünü edit etmiştir. Derginin kapanmasından sonra Hetawi Kürd çıkışında yine Müküslü Hamza’nın imzasını görmekteyiz. Dergi cemiyetin çalışmalarını halka iletmede etkili bir yayın idi.3 Bu cemiyete Bediüzzaman’ın yakın dostları Mutkili Halil Hayali, Abdürrahim Zapsu ile talebeleri Seyyid Şefik Arvasi ve Muhammed Mihri Hilav da üyedirler.4 Üstadın bu cemiyete üyeliğine dair bir bilgiye rastlamadık.
Birinci cihan harbi öncesinde Müküslü Hamza ağabeyi, Üstadı Bediüzzaman’ın yanı başında görmekteyiz. Bu döneme ilişkin olarak Müküslü Hamza şunları söyler: “Hazret-i Üstad, İşaratü’ül-İcaz tefsirini yazmadan önce, halka-i tedrisinde bulunuyordum. Kelâm-ı Kadimi eline alıp Kürdçe takrir ederdi. Hiçbir kitaba ve tefsirine bakmazdı. Arkadaşlarımızdan Molla Habib namında bir Efendi, Kürdçe not alırdı. Çok devam etmeden Harb-i Umumi başladı. Bediüzzaman Said Efendi muharebe esnasında cephe-i harbte mehaz olarak yalnız o notlara malik olduğu halde Elyevm Evkaf Matbaasında tabıyla iştiğal ettiğimiz o kitabı telif etmiştir.”5
Eğitimci yazar Mehmet Emin Bozkuş şu bilgileri verir: “Bu Kürtçe yazılan notları bilahare Bediüzzaman Said Nursi savaş (Osmanlı Rus Harbi) meydanında, cephede, at sırtında yeğeni Ubeyd ile tekrar Arapça yazar. Bu yazılanlar İşarat’ül İcaz adı ile bir kitap olarak basılır. Ayrıca Bediüzzaman’ın ilk tarihçe-i Hayatını basan kişidir. Müküslü Hamza bir müddet burada Bediüzzaman hazretlerinden ders alır ve oradan İstanbul’a gider. İstanbul ve diğer devletlerde olmasına rağmen yine de Bediüzzaman Said Nursi ile vefatına kadar irtibatı kesmez.”6

(Solda: Müküslü Hamza Ağabey. Sağda: Abdülmecid Ünlükul Ağabey)
Üstad, Birinci Dünya Savaşı öncesi İşarat’ül İ’cazı yazdırırken “hissi kablel vuku’ kabilinden olarak, memleketi yıkıp yakacak büyük bir zelzelenin arefesinde bulunduğumuz zihne geldi”7 diyor. Müküslü Hamza ağabey ile her hizmet ve faaliyette beraber bulunduğu arkadaşları Seyyid Şefik Arvasi ile Mehmed Mihri beraber bu ifadeye şu haşiyeyi yazarlar: “HAŞİYE: Evet, Van'da Horhor medresemizin damında esnâ-yı derste büyük bir zelzelenin gelmekte olduğunu söyledi. Hakikaten söylediği gibi, az bir zaman sonra Harb-i Umumî başladı. Hamza, Mehmed Şefik, Mehmed Mihri”8
“Müküslü Hamza, Said-i Nursî’nin İşaratü’l-İcaz adlı eserinin, tefsirinin kâtipliğini yapmış, Arapça ilk baskılarında kitabın sonuna Said-i Nursi’nin hayatını da yazarak eklemiştir. Aynı zamanda bir yayıncı da olan Müküslü Hamza, Said-i Nursi’nin İşaratü’l İcaz ile Onuncu Söz adlı eserlerini yayınlayan kişidir.”9
İŞARÂTÜ'L-İCAZ'IN YAZILIŞI VE BASILIŞI
Bediüzzaman, İşaratül İ’caz eserini yazdıktan sonra onun neşredilmesi görevini de Müküslü Hamza ağabey ile kardeşi Abdülmecid Nursi’ye verir. Necmeddin Şahiner ağabey İşaratül İcaz’ın yazılış hikâyesini şöyle anlatıyor:
“Müküslü Hamza'nın Abdülmecid Ünlükul ile de çok yakın ahbaplığı ve arkadaşlığı vardı. Eski Van valisi Tahir Paşanın oğlu ve yine babası gibi Van valiliğinde bulunan Cevdet Beyin Diyarbakır'daki evinde İşarâtü'l-İ'caz tefsirini yazarlarken mürekkep dökülüp kıvrılmış, bir yılanın kuyruğu şeklini almıştı. Tam bu esnada takvim yaprakları 19 Şubat 1914 tarihini gösteriyordu. Aynı günde eserin müellifi, Ruslarla aylarca devam eden çarpışmalardan sonra, Bitlis deresinde, karlar içinde yaralı ve kırılmış ayağıyla müstevlî Ruslara esir düşmüştü.
Bu kanlı ve şanlı günlerde İşaratü'l-İ'caz Müellifinin sevgili talebesi Habib, Harbiye Nâzırı Enver Paşanın amcası Halil Paşayla Şark Cephesinde, İran taraflarında bir haberleşme vazifesini yaptıktan sonra, eski ismiyle Vastan, yeni ismiyle Gevaş'ta şehit düşmüştü. Ablası Dürriye Hanımın evlâdı ve talebesi Ubeyd de, yalçın Bitlis kalesinin dibinde, sırtındaki yepyeni elbiseler içinde Rus kurşunları altında şehit olmuştu.
Diyarbakır'da İngilizlerin Malta sürgünlerinden Cevdet Beyin evinde, Kur'ân tefsiri İşaratü'l-İ'caz temize çekilirken dökülen mürekkebin meydana getirdiği garip esaret şekliyle alâkalı olarak, Müküslü Hamza eserin dipnotunda şunları yazmaktadır10: "Bu nakış, başı kesilmiş bir yılanın, kuyruğunu müellife sarmış olduğuna ve müellifin yaralı olarak otuz saat ölüme muntazıran su arkının içinde kaldığı yere benziyor ve o vaziyeti andırıyor."11 Bu yorumun dipnotuna “Eski Said'in Ehemmiyetli Talebesi Hamza” diye yazılması hayli dikkat çekicidir. Belki de bu ifadeyi bizzat Üstad yazmıştır.
Abdülmecid Nursi de oluşan bu garip şekli mütercimi olduğu İşaratül İ’caz’ da şöyle izah etmiştir. “Diyarbakır'da Van Valisi Cevdet Beyin evinde 19 Şubat 1330 tarihinde Cuma gecesi bu tefsirin ilk Arabî nüshasını tebyiz ederken, şu şekl-i garib, tevafukan vaki olmuştur. Ve o gece vukua gelen Bitlis'in sukutuyla müellif Bediüzzaman'ın esaretine rastgelir. Sanki şu şekl-i garibin, şu mucizeler ve harikalar bahsinde o gece husule gelmesi, müellifin Ruslara esir düştüğüne ve beraberinde bulunan bazı talebelerinin şehid olarak kanlarının dökülmesine harika bir işarettir. Said'in Küçük Kardeşi, Yirmi Senelik Talebesi Abdülmecid”12
Değerli dostlar! İnşaallah gelecek yazımızda da Hamza Ağabeyin Birinci Dünya Savaşı sonrası faaliyetleri ve Suriye yıllarını yazmaya çalışacağız.
Selamet ve dua ile.
Dipnotlar:
1. Mehmet Emin Bozkuş, Müküslü Hamza, 14. 08. 2025 Şırnak Haber; https://sirnakhaber.com/yazar-yazilari/mukuslu-miks-hamza-52761.html
2. Necmeddin Şahiner, Son Şahitler 1, Yeni Asya Yayınları, İstanbul 1993, sh. 106
3. İsmet Yüce, Rudaw Türkçe, 29-11-2020
4. Malmisanij, Kürt Talebe-Hevi Cemiyeti, Avesta Yayınları, İstanbul 2002, sh. 70-72
5. Bediüzzaman Said Nursi, Asarı Bediiyye, Envar Neşriyat Mobil, sh. 675; Müküslü Hamza, Bedîüzzaman Saîd-i Kürdî’nin Tercüme-i Hâlinden Bir Hülâsadır, sh. 7; https://risaletashih.org/2020/11/19/tercume-i-halinden-hulasa-mukuslu-hamza/ Latinize eden: Bilal Tunç
6. Mehmet Emin Bozkuş, a.y.
7. Bediüzzaman Said Nursi, İşarat’ül İ’caz, Envar Neşriyat, sh. 9
8. A. g. e, sh. 9
9. Bediüzzaman, Said-i Nursi, Risale-i Nur Külliyatından-Işaratü’l-İcaz, Mütercim: Abdülmecid Nursî, Zehra Yayıncılık, 1999-İstanbul, Sf:320; Aktaran: V. Birsini, Müküslü Hamza Kimdir? https://www.bernamegeh.com/mukuslu-hamza-kimdir/?utm_source=chatgpt.com
10. Necmeddin Şahiner, Son Şahitler 1, Yeni Asya Yayınları, İstanbul 1993, sh. 107
11. Bediüzzaman Said Nursi, İşaratül İ’caz, Envar Neşriyat, sh. 120
12. İşaratül İ’caz, sh. 120
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.