Muhammed Numan ÖZEL

Muhammed Numan ÖZEL

Risale-i Nur Talebeleri Arasında Kardeşlik ve Hatır Gözetmenin Lüzumu ve Aksi Haldeki Manzara

Risale-i Nur yalnızca bir ilimî, fîkrî kitap değil, aynı zamanda bir cemaatin ve Müslümanların mektebine, bir manevî hizmetine verilen isimdir. Bu hizmeti omuzlayan talebeler, yalnız lisanıyla değil, kalbi de hâliyle de hakikatleri paylaşırlar. Bu birlikteliğin esası da uhuvvet ve hatır gözetmektir.

Bediüzzaman Said Nursî, Nur talebelerinin aralarındaki hukuka dair defalarca uyarılarda bulunmuş; bu birlikteliğin sırrını ihlâs, sadakat ve tesanüd olarak tanımlamıştır. 2005’te Uhuvvet, Muhabbet, İttihad ve Tesânüt bahislerini derlemeye niyet ettim. Beş sene külliyatı bu nazarla okudum mehazlari topladım ve karşıma 600 sayfa kadar bir çalışma çıktı. Sonra kanaat getirdim ki, üstad hizmette en çok bu mevzular üzerinde duruyor.

Risale-i Nur talebesinin en büyük hassasiyeti, kardeşinin kalbine ilişmemektir. Zira iman gözüyle bakan biri için her mü’min kalbi mukaddestir. Nur talebesi sert ve kaba olmamalıdır zaten. Hizmetini nazikane yapmalıdır.

“Şefkati olan, kimseyi tahkir ve tezlil etmez.”[1]

Bir mü’mine kin ve adâvet etmek, kalbinde buğz taşımak, mü’minin kalbinde hürmetkârâne saklı olan îmânına karşı bir istihfâf hükmüne geçer. Onun kalbini görmediğimiz için belki zanna kapılıp yanlış davranabiliriz.

“İmanın zıddı olan nifakın da üç hâssası vardır:

1- Zillettir.

2- İfsâdâta meyletmektir.

3- Başkaları tahkir etmekle gururlanıp zevk almaktır.”[2]

Nitekim bu davranışlara baktığımızda Müminde olmaması gereken davranışlardır.

Bu bakış açısı, sadece genel mü’min kardeşliğini değil, özellikle aynı dairede hizmet eden Nur talebelerinin münasebetlerini düzenler. Aynı gaye uğruna yürüyenlerin gönül bağı, maddî bağlardan daha kuvvetlidir. Çünkü ortak değerler insanı birleştirir.

Üstad Hazretleri, Nur talebeleri arasındaki tesanüdü bedenin uzuvlarına benzetir. Göz ile elin kavgası nasıl bedene zarar verirse, talebeler arasındaki kırgınlık da hizmeti yaralar:

İnsanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü tenkid etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalb ruhun ayıbını görmez.. belki birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, vazifesine muavenet eder; yoksa o vücud-u insanın hayatı söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır.”[3]

İki el, birbirine muaraza etse o bedenin zararıdır. Mesela bazen ellerde his kaybı oluyor felç gibi o zaman vücudun dengesi bozuluyor. İki göz, birbirine hased etse o vücudu âmâ eder. Şaşılık veya görme kaybı gibi.

Bu nedenle Nur talebesi, kardeşinin kusurunu büyütmek değil, setretmekle mükelleftir. Affedici, anlayışlı ve müşfik olmalıdır. Hatır kıran değil, hatır tutan olmalıdır. Nurcu zaten kusur sayıp döken, açık arayan birisi olamaz. Eğer yapıyorsa nurlardan dersini alamamış nasipsiz kalmıştır o kişi.

Bediüzzaman, hizmetin selameti için şu tavsiyede bulunur:

-“Eğer hakikî bir uhuvvetle, birbirinin faziletleriyle iftihar edecek bir tesanüdle, birbirinin aynı olmak derecede bir tefani sırrıyla hareket etseler; o dört adam, dörtyüz adam kuvvetinin kıymetindedirler.”[4]

-“Risale-i Nur'un hakikî ve sadık şakirdlerinin mabeynlerindeki düstur-u esasiye olan iştirak-i a'mal-i uhreviye kanunuyla ve samimî ve hâlis tesanüd sırrıyla herbir hâlis, hakikî şakird bir dil ile değil, belki kardeşleri adedince diller ile ibadet edip istiğfar ederek bin taraftan hücum eden günahlara, binler dil ile mukabele eder.”[5]

-“Eğer hakikî bir uhuvvetle, birbirinin faziletleriyle iftihar edecek bir tesanüdle, birbirinin aynı olmak derecede bir tefani sırrıyla hareket etseler; o dört adam, dörtyüz adam kuvvetinin kıymetindedirler.”[6]

-“Tesanüd sırrıyla, zaif ferdlerin za'fiyetleri de zâil olmuş olur. Şayet za'fiyeti zâil olmadığını da farz etsek, yine o ferd-i zaif, cüz'iyetten ve itibarlıktan düşmez.”[7]

-“Tesanüd ve o cemaat sırrıyla, her bir ferd-i mü'min, gayet muhkem yapılmış binalarda, betonlaşmış birer taş vaziyetini alırlar. Ve o zaman herbirisi kendi şahsî amelinden milyonlar defa ziyade, iman dairesindeki kardeşlerinden istifade eder.

“İşte, eğer iman bağı mü'minleri hakkıyla nizama sokarsa, o zaman herbirisi diğerlerinin herbirisine ve hem hepsine birden, lasiyyema kendi reis ve re'slerine birer şefaatçi, duacı, rahmethan, ricacı, meddah ve tezkiyeci olurlar.”[8]

İhlâs kuvvetiyle ve tesanüd sırrıyla, rıza-yı İlâhî dairesinde, Risale-i Nur’un şakirtleri her müşkülü halleder, her tehlikeyi def eder, her hizmeti îfâ eder. Yeterki Külliyatımızın düsturları hizmetimizde esas olsun. Lahikaları yok sayan, küçük gören, mektupların hayata tatbikini bir şekilde engellemeye çalışan, eski eserleri okumayı lüzumsuz gören lüzumsuz zeminlerden şeytandan kaçar gibi kaçın. Yok meşveret kararı var yok cart yok curt demelerine kulak asmayın.

Bu cümle, açıkça gösteriyor ki kalplerin ittihadı, hizmetin bereketini getirir. Ama aklımızı başkasının cebine değil de Külliyatın cebine koyarsak. Yoksa Kalplere giren kin, rekabet, kırgınlık gibi hastalıklar ise hizmetin nurunu söndürür. Ötekileştirir, kulp taktırır, tenkit ettirir. Adeta kendi anlayışını, yolunu üstadın yegane temsilcisi görüp göstermeye çalışarak insanları cemaatten tarikat kültürüne çevirir. Sonra meşveret ettik, yok öyle yok böyle falan fıstık olur.

Bu nedenle enaniyet kırılmalı, tevazu hâkim olmalıdır. Ama bunu insanlar birbirini ezerek, sindirerek, öğüterek değil. Risale-i Nur kendisi insanı terbiye ederek olmalı. Bazı akl-ı evveller şurayı o kadar yanlış anlıyor ki kod kafa olduklarını gösteriyorlar bağnazlıkla.

Risale-i Nur, müşterileri aramaz; müşteriler onu aramalı, yalvarmalı.”[9]

Risale-i Nur nasıl müşteri arasın? Kitap bu kitap! Onun eli ayağı ve sözüm ona şahs-ı menevisini oluşturan fertler kendine hizmet arkadaşı arar.

Mustafa Oruç çok tali'lidir ki, kendi sisteminde ve ruhunda ve ciddiyetinde, az bir zamanda sizleri buldu.

Bir iken on Mustafa oldu.”[10]

Nur kahramanlarından Re'fet kardeşimiz, kendi sisteminde gayet ehemmiyetli Abdül'ehad namında bir büyük hocayı, Risale-i Nur'a tam bağlı bir kardeşi İstanbul'da bulmuş.

Cenab-ı Hak ikisini de daima muvaffak eylesin, âmîn!”[11]

Alamescid imamı faal kardeşimiz İbrahim Edhem'in kendi sisteminde tam Nurcu olarak bulduğu vaiz Ali Şentürk'ün ve vaiz Osman Nuri'nin samimî ve fedakârane ve Nur hizmetinde azimkârane mektublarında arzu ettikleri tarzda has şakirdler dairesinde kabul olmuşlar.

Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin, âmîn!”[12]

Şimdi ya Bediüzzaman yalan söylüyor ya da kös kös oturup millet gelsin bizi bulsun deyip göbek yapanlar?

Risale-i Nur’un hizmeti, kişisel değil, şahs-ı manevînin bir fiilidir. Bir ferdin kalbî sıkıntısı, umumi tesire zarar verebilir.

Risale-i Nur talebeleri, maddî kardeşlikten daha kuvvetli, uhrevî bir bağla birbirine bağlıdır. Bu bağ, hatır tutmakla, gönül almakla, kalp gözüyle bakmakla kuvvet bulur. Aksi hâlde bir fitne, bir kırgınlık, bir enaniyet damarı bu manevî yapıyı yıpratır. Bunu da gittiğim çok yerlerde görüp işitiyorum. Ehl-i hizmet arasında kırgınlıklar, derse gelip gidenler arasında çekişmeler vs vs.

O hâlde dua edelim ki, bu nurlu hizmette daima sadakatle, uhuvvetle, tevazuyla yürüyebilelim ve Külliyata bakalım Ahmet'in Mehmet'in lafına değil.

Yâ Rab! Bizi, enâniyetin şerrinden ve riyânın helâketinden kurtar! Kardeşlerimizle hakiki uhuvveti ve samimi muhabbeti bize nasip et. Kalplerimizi tesanüdle birleştir. Bizi birbirimize ünsiyetkâr ve affedici eyle. Hizmet-i imaniyemizi ihlâsla, istikametle, ittihadla daim eyle. Âmin!

Selam ve dua ile.

[1] İşarat-ül İ'caz[Yeni] (101)

[2] İşarat-ül İ'caz[Yeni] (101)

[3] Lemalar (160)

[4] Barla Lahikası (124)

[5] Kastamonu Lahikası (96)

[6] Tarihçe-i Hayat (208)

[7] Badıllı Mesnevi (113)

[8] Badıllı Mesnevi (591)

[9] Emirdağ Lâhikası-1 (223)

[10] Emirdağ Lâhikası-1 (203)

[11] Emirdağ Lâhikası-1 (252)

[12] Emirdağ Lâhikası-1 (260)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum