Muhammed Numan ÖZEL

Muhammed Numan ÖZEL

Kaos Ortamlarından Nasıl Kurtulabiliriz!

İnsan hayatı manevi değerler üzerine inşa edilmiştir. Buna inanç da diyebiliriz moral, psikoloji de.. İnsan olarak değerlerimize verdiğimiz önem nispetinde gelişiriz ve gelişmek için kendimizde enerji buluruz. Toplumsal ilişkiler de bu değerler çerçevesinde şekillenir, ayakta kalır. Değerlerini kaybeden toplumların zaten toplum olma özelliklerinden bahsedilmesi söz konusu değildir.

Toplumların manevi kimliklerini geliştirmek, devam ettirmek toplumun nabzını tutanların omzuna bir borçtur. [1] Şayet toplumun manevi kimliklerini, dinamiklerini, nabzını tutanlar vazifelerini yapmaz/yapamazlarsa toplumları kimliksiz isimlere dönüştürüp itibarsızlaşmasına sebep olurlar. Hem toplumun hem de insanların hayat damarları birer birer kesilir, kurur ve o millet ümitsizlik bataklığına düşer ve o insanlar için toplum tabiri artık kullanılamaz hale gelerek, sürü tabirini kullanmak yerinde olur.

Demek ki, toplumun nabzını tutan maddi ve manevi kanaat önderleri bu değerleri takviye edip kuvvetlendirmekle mükelleftir. Toplumun şevki heyecanı da böylece diri tutulur.

Toplumlar terakki ve tesanütle kuvvet bulur ve ayakta kalır. Tedenni ve ihtilaf ile zayıflar ve yok olmakla karşı karşıya kalır.

Üstad Bediüzzaman hazretleri, Kur’anî olan içtimai hakikatlerle bir asır evvelinden bu meselelere dikkat çekmiş. [2] Ve toplumların manevi nabzını tutmanın önemini bildiği için talebelerinin nabzını Risale ve Mektuplarla daima dinç ve diri tutma gayretinde olmuştur. Kendisinin başlatmış olduğu iletişim ağı bugün Müfritane İrtibat [3] olarak adlandırılmaktadır.

Bu sebeple herkes en yakın çevresinden başlayarak dinamiklerimize, değerlerimize destek olarak toplumsal bir kaostan, açmazdan bir nevi anarşiden kurtulabiliriz.

Selam ve dua ile…

[1] “Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idâre ettiklerinizden sorumlusunuz.”(Buhârî, Cum`a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâre 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâre 1, 13; Tirmizî, Cihâd 27)
Hadis-i Şerifi bu meselemize de bakmaktadır.
[2] Bu tesbitler Asar-ı Bediiyye ismiyle bir araya getirlmiş olan eski Said Dönemi eserleridir.
[3] Hem madem bu zamanda her şeyin fevkinde hizmet-i imaniye en ehemmiyetli bir vazifedir; hem kemmiyet ise keyfiyete nisbeten ehemmiyeti azdır; hem muvakkat ve mütehavvil siyaset âlemleri ebedî, daimî, sabit hidemat-ı imaniyeye nisbeten ehemmiyetsizdir, mikyas olamaz, medar da olamaz. Risale-i Nur'un talimatı dairesinde ve bizlere bahşettiği hizmet noktasında feyizli makamlara kanaat etmeliyiz. Haddinden fazla fevkalâde hüsn-ü zan ve müfritane âlî makam vermek yerine, fevkalâde sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlas lâzımdır. Onda terakki etmeliyiz. Kastamonu Lahikası (89)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum