Muhammed kardeşimin rıhleti

Ey kader tamam iman ettik, boynumuz kıldan incedir, dicek bişeyimiz de yok ama…
Bu rıhlet bizi çok sarstı…
Ölüm bize yakışır artık. Gencecik fidanlara değil…

İçimiz yandı, yüreğimiz sızladı, gözlerimiz dolup dolup aktı.
Muhammed’in ardından biz yazmayacaktık böyle. O bizim arkamızdan yazacaktı.
Gencecik bir fidandı Muhammed. Daha o dünya güzeli kızını büyütecekti.
Ne güzel de filmler çekiyor, ne güzel işler yapıyordu.
Gıybeti, kavgası, gürültüsü, patırtısı yoktu.
Ama işte kaderin hesabı bir defa daha dünya hesaplarına uymadı ve Rabbi onu bu dünyanın külfetinde çekip aldı.
Biz ise Muhammed’in kırıklığı ile kalakaldık.

Çılgın bir gençti Muhammed. 
Hayalleri, düşünceleri, arzuları vardı.
Babasının çevresiyle bir yerlerde memur, idareci gibi şeyler olabilirdi.
Ama o bunu istemedi. 

Moustapha adlı filmindeki gibi güzel, farklı filimler yazmak, çekmek, isimdaşı olan Hz. Muhammed’in (asm) sözlerinin filmlerle şerhlerini yapmak istiyordu. En son Çağrı filmini çeken Halep’li yönetmen Mustafa Akkad’ın Halep’den Amerika’ya giden hayatından bir kesiti çekmiş, bizleri duygulandırmıştı.

Muhammed başkaları gibi yaşamadı. Başkalarının isteyip de ulaşamadıkları şeylere tenezzül etmedi. Kendi istediği gibi yaşadı ve bu hayatta hep kendi istediği şeyleri yaptı. 

Pek çok gençte olmayan cıvıl cıvıl idealist, dürüst, hedefleri olan bir gençti.
Rabbi onu bize göre pek genç bir yaşta yanına çağırdı. Kazalar, şunlar bunlar hep sebeplerdi.

Bir Ramazan gününde bu dünyaya “Ya Kâfi” diyerek ahiretin yolunu tuttu.
Bizlere ayrılığın, faniliğin, geride kalanların hüznünü bıraktı.

Bir şey daha bıraktı: Bu dünyanın geçiciliği, kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında ama belki de hiç beklemediğimiz bir anda bitiverecek oluşunu.

Muhammed’i, ahireti, yolculuğu, bir sahibimiz olduğunu biliyoruz. Ama yine de insanız ve üzülmeden edemiyoruz. Bazı ölümlerde yok ağlamayacağım diye kendi kendime telkin ederim. Muhammed bu dünyadayken bizi güldürüyordu, gidişiyle de ağlattı.

Bir defa daha bu kurduğumuz saçma sapan hayatın faniliğini, peşinde koştuklarımızın anlamsızlığını, neredeyse hayatımızın tamamına yakınını harcadığımız dünya hayatının sadece bir oyun ve oyalanma olduğunu hatırladık Muhammed’in dersiyle.

Kendi kendimizi kandırıp duruyoruz bu hayatla. Bize hiç gerekli olmayan bir gün bırakıp gideceğimiz şeyler için hayatlarımızı, varlığımızı feda ediyoruz. Üç kuruşa değmeyen cam parçalarına baki elmaslarımızı harcıyoruz.

Bediüzzaman’ın Mesnevi’de dediği gibi:
“Gördüm ki, bütün lezzetleriyle beraber dünya ağır bir yük imiş. Ve ruhu bozulmuş hastalardan başkasının bağlanmaya razı olmayacağı bir zincir imiş. Kainatla bu kadar alakalar kurmak, her sebebe muhtaç olup her vasıtanın minnetini çekmek ve sağır, kör ve geçimsiz rabler arasında şaşkın hale düşmektense, her şeyi işiten, her şeyi gören ve tevekkül ettiğinde sana Kâfi gelen tek bir Rabbe sığınmak lazımdır.”

Ve Muhammed dünyaya kâfi diyerek, her şeye yeten, her şeyimize kefil olan Rabbimize yürüdü. O’ndan başkasında bir fayda olmadığını, bütün işlerin sadece Allah’a döndüğünü gördü.

Muhammed’in bir güzelliği de her yanı buram buram iman, Risale kokan bir evde büyümesiydi. Babası İsmail abi hayatını iman, Kur’an, Risale-i Nur hakikatlerine vakfetmiş, durmak dinmek bilmeyen bir Allah fedaisiydi. İnşallah Rabbi bu iradesiyle, ailenin ve İsmail abinin tevekkülüne, imanına bir defa daha şahit oldu. Bu ortam Muhammed’in dünyadaki cennet hayatıydı. 

Babalar ölünce çocuklarıyla hasenat defteri açık kalırmış. Muhammed’in defteri ailesi ve dualarımızla hep açık kalacak inşallah. Hiçbirşey.com adlı sitemizi kurarken Muhammed benim yazdığım bir metni videoya çekip kendisi seslendirmişti. O metin 2015’den beri sitemizin hep sağ ilk sayfasında duruyor.
O sözler Muhammedin dünyaya ve insanlara son mesajı gibi. 

Muhammedimizi kaybetmedik. Son yolculuğuna filan da uğurlamadık. 
Üstadımızın, Peygamberimizin (asm) yanına hizmetlerimizi anlatmaya bir elçi olarak yolladık.
Birimiz dünyada, birimiz ahirette de olsak yine her daim beraberiz. Elbet o önden gidenlere biz de kavuşacağız.

Peygamber mesajlarını filmleriyle şerh eden Muhammedi bir güzel Peygamber mesajıyla yolculayalım:
“Allah’ım, sevgini bana en sevimli şey kıl. Korkunu benim için en çok korkulan şey kıl. Sana kavuşmaya olan iştiyakla dünyadan ihtiyaç bağlarımı kopar. Ehl-i dünyanın gözünü dünyalarıyla aydınlatıyorsan benim gözümü de ilim, iman, marifetullah, takva ve ibadetinle aydınlat.”

Güle güle Muhammed kardeşim. İnşallah yakında buluşmak üzere. 
Peygamberime (asm), Üstadıma selamlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum