Minarelerden okunan selaya karşı çıkan Mustafa İslamoğlu'na cevap

Minarelerden okunan selaya karşı çıkan Mustafa İslamoğlu'na cevap

İslamoğlu'nun minarelerden okunan selalara içerlenmesi ve aklınca kafalarda istifham oluşturmaya çalışması...

RİSALEHABER

Mustafa İslamoğlu, bir kez daha gündemde. Bu sefer de koronavirüs nedeniyle minarelerden okunan selayı diline dolayan İslamoğlu, imamlara "Şu mianreden okuduğunuz selalara, sünnetten/hadisten bir tek delil getirir misiniz?" diye sordu. 

İslamoğlu'na bir çok cevap verildi. Mustafa Kemal Koca'nın yazısını aynen yayınlıyoruz.

Hz. Hatice annemize hakaret ettiği iddiasıyla bir süre önce gündeme gelen Mustafa İslamoğlu, bu kez de minarelerden okunan selâlara kafayı takmış durumda. 

Milletimiz ve bütün dünya milletleri virüs sebebiyle canıyla uğraşırken yine önemi kendinden menkul bir mevzuyla dikkatleri üzerine çekme çabası içerisine girmiş durumda olduğu görülüyor. Diyanet camiasına seslendiğini söyleyerek diyanet mensuplarını ötekileştirmeye çalışan İslamoğlu, "hakaret etmeyecekseniz size bir sorum olacak" diye de ekliyor. Duyan da diyanet mensuplarının sürekli küfür eden ağzı bozuk tipler olduğunu sanır. 

100 binin üzerinde mensubu olan bir topluluğun içinden çıkan bir iki kendini bilmezi kastederek tüm din görevlilerimizi hedef tahtasına koyan İslamoğlu, aklı sıra kendi nevzuhur din anlayışına katılmayan hatta karşı çıkan imam ve müftülerimizi halkımızın gözünden düşürerek cezalandırma niyetinde. 

"Minarelerden okunan selaların hangi ayet ve hadise dayandığını merak ettiğini" söyleyen İslamoğlu aklınca bu soruyla düşmanlarını köşeye sıkıştırıp zor duruma sokacağını sanıyor. Niyetinin öğrenmek olmadığı belli olan İslamoğlu'na cevap vermek yerine bazı sorular sormanın daha yerinde olacağını düşünüyorum.

Sayın İslamoğlu aşağıda paylaştığım resimde yer alan pastadaki mumlara hangi ayet ve hadisten yola çıkarak üflüyorsunuz gerçekten merak ediyorum?

Bir batı adeti olan doğum günü kutlama, o günlerde yaş pasta temin etme, üstünde mumlar yakma, "iyi ki doğdun" diye türküler çığırma ve en sonunda büyük bir heyecanla mumlara üfleme acaba hangi ayet ve hadislere dayanmaktadır? Kendisi buna ne cevap verecektir?

mustafaislamoglu-001.jpg

Bunları zerre kadar yadırgamadığı resimdeki şen şakrak halinden bes belli olan İslamoğlu'nun minarelerden okunan selalara içerlenmesi ve aklınca kafalarda istifham oluşturmaya çalışması ne kadar tutarlı bir davranış olur takdiri okurlara bırakmak istiyorum.

Bazı okurların "İslamoğlu'nun yaptığı bir yanlış başka bir yanlışı meşrulaştırmaz ki" diyerek haklı bir itirazda bulunduklarını duyar gibiyim. Onlara da şu kısa açıklamayı yapmak isterim. 

Muhterem müslümanlar! Fıkıh usulü okuyanlar bilirler ki mükelleflerin her fiili farz veya vacip kategorisinde değerlendirilmeyip bir kısmı sünnet, müstehap hatta mübah kategorisinde yer alır. Bunun en açık anlamı müslümanların her fiilinin bir ayet ve hadisle doğrudan emredilmiş olmasının gerekmediğidir. Şeriate yani Kur'an ve sünnete aykırı olmadıkça mükelleflere rahatça hareket edebilecekleri bir serbesti alanı bahşedilmiştir. Buna göre kimse dine açıkça muhalif olmadıkça işledikleri sebebiyle kınanamaz hatta eleştirilemez. Zira eşyada aslolan mübahlıktır. 

Örneğin mescidlerin kenarına ezan okumak için uzunca bir minare yapmak bin yıldan fazla zamandır müslümanlarca bir adet olarak benimsenmiş hatta İslam'ın sembollerinden biri haline gelmiştir. Kimsenin aklına bugüne kadar buna karşı çıkmak gelmemiştir. Zira bu şeriatın yasaklamadığı bir kategoriye aittir. Camilerinizi ister kubbeli yaparsınız isterse de düz. Şeriat bu konuda size bir sınırlandırma getirmez. Eğer camilerin içine insan suretleri çizer, şirk tevehhüm ettirecek putlar yerleştirirseniz işte o zaman İslam size "dur" der ve sizi bu gibi davranışlardan meneder. Şeriat sizden evlenirken hanımlarınıza mehir vermenizi ister fakat bunu altın olarak mı gümüş olarak mı yerine getireceğinize karışmaz. Keyfinize bırakır. Bir beldede mehri bilezikle vermek adet olsa kimse onlara "bunu hangi ayet ve hadise dayandırıyorsunuz" diye sormaz, soramaz.

Gelelim sela mevzusuna. Sela; aslında Hz. Peygamberi (sas) anmak, ona dua etmek ve onun şanını yüceltmek anlamına gelir. Es-Salâtü ve's-Selamü aleyke ya Rasulallah... Salavat getirmek, Peygamber Efendimizi dua ile yad etmek Kur'an ve sünnetteki bir çok delile dayanır.

“Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Peygamber’e -sallâllâhu aleyhi ve sellem- çokça salât ederler. Ey mü’minler, siz de O’na salat edin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin!” (el-Ahzâb, 56) 

(Allahhümme salli ala Muhammed...) gibi dualarla onun üzerine Allah'ın salavatını, rahmetini ve bereketlerini niyaz edin. (Alusi, XI, 2/83) Ve selam vererek ona hürmet edin. Ve bir mânâya göre, hiç incitmeyerek teslim olun, boyun eğin. Bu âyet gösterir ki Peygamber'e salavat getirmek farzdır. Ancak tekrarına değinilmemiştir. Sahih olan budur ki, ismi zikrolundukça vacip olur. Bu hususta birçok hadisler rivayet olunmuştur. Bu cümleden olmak üzere Resulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki: "Yanında adım zikrolunup da bana salavat getirmeyen kimsenin burnu sürtülsün." (Tirmizi, Daavat, 100; Ahmed b. Hanbel, II/254)

Son cümlelerim de şöyle olsun.

Peygamber Efendimize (asm) salavat getirmek dinde teşvik edilmiş midir?
El-cevap: Evet edilmiştir.

Bunun minarelerden yapılamayacağıyla ilgili bir yasak var mı?
El-cevap: Yok.

Peki minarelerden Peygamber Efendimize salavat getirsek buna kimler karşı çıkar?
Bundan kimler rahatsız olur?
Allah buna öfke duyar mı?
"Neden minarelerden Muhammed'i andınız" der mi?

Onun şanı yüce olsun
Allahumme sali ala Muhammed.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum