Milletin başörtüsünden elinizi çekiniz!

Geçtiğimiz cuma günü 35 generalle bir basın toplantısı yapan Genelkurmay Başkanı sayın Başbuğ’un “İrticayla Mücadele Eylem Planı” belgesiyle ilgili değerlendirmelerinin bildik klişeleşmiş cümlelerden ibaret olduğunu herkes gördü.

Konuşmanın tamamı üzerinde duracak değilim.

Değerlendirmelerinin ne derece inandırıcı olup olmadığını da aziz milletimizin ve okuyucularımızın takdirine bırakıyorum.

Ancak iki cümlesine dikkatinizi çekmek isterim.

Birisi, “TSK’ dan elinizi çekin” azarlayıcı ve tehditvarî  tavrı, sanırım herkesin dikkatini çekmiştir.

Kimin eli kimin ve neyin üzerinde?

 

Darbe karşıtı iseniz, eliniz TSK üzerindedir…

Özgürlük ve inançlara saygı istiyorsanız, eliniz TSK üzerindedir.

Karanlık işlerin, gizli planların, hukuk dışı yapılanmaların aydınlatılmasını mı istiyorsunuz. Eliniz TSK üzerinde demektir.

 

Elinizi vicdanınıza koyun ve öyle düşünün! Asıl milletin ayağına, hatta bağrına, kendi evlatları eliyle yöneltilen, tehdit eden, düşmana karşı kullanılması gereken milletin vergisiyle alınmış devletin tankları basmıyor da, şeffaflık taleplerinin yükselmesi  mi, demokratik tavır sergileme istekleri mi asker üzerinde bir rahatsızlık hissi doğuruyor ?

Ben de diyorum ki; artık asker içindeki bir takım karanlık odaklar, milletin başörtüsünden elini çeksin!

Milletin göz bebeği bir kurumun milletin kahir ekseriyetinin talep ve arzularına göz yumması, dünyanın hangi demokratik ve gelişmiş ülkesinde görülmüştür?

Yapılan anketler göstermektedir ki, bu yüce millet, kahir çoğunlukla; başı örtülüsüyle, başı açığıyla hür, serbest ve gerçek demokrasiye yakışır bir tarzda yaşantısını sürdürmek istiyor, ama birileri karşı çıkıyor!

Şehit anaları, başı örtülü diye karargâhlara alınmıyor.

Alınanlar da eşarbını tavşan kulağı biçiminde bağlamak zorunda bırakılıyor.

Yaşananlar Avrupa standartlarının neresinde?

Belçika parlamentosunda alkışlar arasında başörtüsüyle yemin eden Mahinur’lar, kendi öz vatanında horlanmakta ve garip bırakılmanın derin üzüntüsünü yaşamaktadırlar.

Her şeyi ile Peygamber ocağına teslim ettiği evladının yemin törenlerini bile tel örgüler arkasından göz yaşları arasında buruk ve kırılmış bir kalple seyretmek zorunda kalan anaların üzerindeki el kimin eli?

 

Mensuplarına hizmet amacıyla kurulmuş bulunan ordu evlerindeki çifte standartlı uygulamalar kim  tarafından yürütülmektedir Allah aşkına?

Evladının düğün töreninde gelinine takacağı bileziklere, başörtüsü sebebiyle izin verilmediği için kapı önünde oğlunun korku ile karışık tesellileri arasında takması ve benzeri yüzlerce olay, milletin hafızalarında kara bir leke olarak hâla vehâmetini korumaktadır. 

Bu mudur hukuka saygı? Bu mudur anaya saygı?

 

Sızlaması ve kanaması gereken vicdanlar nerede?

Vücudun bir organı ağlarken diğer organlar rahat olabilir mi? Bu antidemokratik uygulama ve tavırlar devam etmektedir.

Bir kısım sözde insan hakları kuruluşlarından çıt yok.

 

Milletin inanç değerleriyle bağdaşmak ve barışmak zorunda olması gereken ve milletin kahramanlık, asâlet ve şehâmetini yansıtan bu şühedâ torunlarına yakışan; milletin başörtüsünden elini çekmesidir.

 

İkincisi, konuyu MGK’ya taşıyacaklarını ifade etmesidir. Orada neler konuşulur, hangi tartışmalar yaşanır, nasıl bir sonuca varılır bilemem. Tek bildiğimiz ve inandığımız husus şudur ki : Beşerin eliyle tam gerçekleşemeyen ve sonuca ulaşamayan dâvalar, Mahkeme-i Kübra olan Haşir mahkemesinde, Sırat mizanında en ince ayrıntısına kadar tartılacak ve hesaba çekilecektir.

 

Hak ve adalet harfiyyen yerini bulacak :

فَالْيَوْمَ لَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَلَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

“O gün hiçbir kimse en ufak bir haksızlığa uğramaz. Siz orada ancak yaptıklarınızın karşılığını alırsınız.” (Yâsîn, 36 / 54) hakikati kesinlikle yaşanacak. Biz de bütün bu olup bitenleri en büyük mahkeme olan Kahhâr-ı Zülcelâl’in mahkemesine taşıyacağız.

Öyle bir mahkeme ki :

الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَىٰ أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ

" O gün onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder.” (Yâsîn, 36 / 65)

 

Başörtüsü sebebiyle üniversiteyi yarıda bırakan kızımın ve binlerce evladımızın gözyaşlarının hesabının görüleceği şaşmaz mahkemeye…

Gitsinler Arabistan’da okusunlar”  diyenleri de o mahkemeye havale ediyoruz !İnançlarından ve hayat tazı tercihlerinden dolayı meslek hayatına son verilen binlerce insanın ve geçim derdine düşen mağdur ve mâsûm yavruların haklarının tereddütsüz verileceği İlâhî mahkemeye

Hiç bir ferdin yanılmayacağı ve yanıltılmayacağı, bütün şeffaflığıyla ortaya döküleceği Ahkemü’l – Hâkimîn’in son ve en büyük mahkemesine!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum