Mehmet Akif, iman ve Kur’an şairidir

Mehmet Akif, iman ve Kur’an şairidir

“Akif aynı zamanda bir iman şairi, bir Kur’an şairidir…”

Risale Haber-Haber Merkezi

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un vefatının 77. yıldönümü münasebetiyle Ankara’da Tacettin Dergahında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de katıldığı özel bir program düzenlendi.
 
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez “Öyle insanlar vardır ki, yaşadığı çağdaki bütün insanlara hakkı geçer, herkes ondan istifade eder. Bütün insanlar onun fikirlerinden, düşüncelerinden ve tavırlarından istifade ederler. Ama öyle insanlar da vardır ki, kendisinden sonra gelecek nesillere de hakları geçer. Gelecek nesillerin inşasında katkıda bulunurlar. Mehmet Akif Ersoy’umuz böyle bir insandır. M. Akif Ersoy sadece kendi çağındaki Müslümanlara değil, kıyamet sabahına kadar bu topraklarda yaşayacak her insanın hamuruna katkıda bulunarak gitmiştir.” dedi.
 
Akif’in sadece bir istiklal şairi olmadığını aynı zamanda bir iman, cami, kürsü ve tevhid şairi olduğunu, gelecek nesillerde emeği olan büyük bir mütefekkir olduğunu kaydeden Başkan Görmez, Mehmet Akif için düzenlenen özel programda şunları söyledi;
 
“Akif başlı başına bir iman mektebidir…”
 
Akif’in sadece kendi çağdaşlarına hakkı geçmedi. Gelecek bütün nesillere hakkı geçti. Akif başlı başına bir mekteptir okuldur. Akif bir iman mektebidir. Akif camileri tarif ederken, ‘Camiler efkarı milleti tenvir için ne müsait yerlerdir.’ der.  Ama üzülerek belirteyim biz hala bu vazifeyi hakkıyla deruhte edebilmiş değiliz.
 
“Akif sadece oturup şiir yazmadı bu milletin geleceğini inşa etti…”
 
O büyük şair ilhamını Kur’an’dan aldı. Akif sadece masada oturup şiir yazmadı. Aynı zamanda cami kürsüsünden de seslendi. Fatih kürsüsünden, Süleymaniye kürsüsünden, Bayezit cami kürsüsünden seslendi. Anadolunun her büyük cami kürsüsünde Akif’i gördük. Akif’in başlattığı bu geleneği keşke bu topraklarda ihya etsek. Cami kürsülerini sadece din gönüllülerine değil, Akif’in koyduğu şartlara riayet etmek şartıyla bu toprakların münevverlerine, alimlerine, aydınlarına da bıraksak. ‘Ağzı düzgün bir zat Kur’an namına hangi hakikati cemaate telkin edemez. Eğer vaazınızda, nasihatinizde israiliyat hikayeleri anlatılacaksa biz o vaazı istemiyoruz.’ demiştir.
 
“Vaiz milletin mazisini bilmeli, cemaati istikbale hazırlamalıdır...”
 
Mehmet Akif aynı zamanda muhteşem bir hafızdı. 6 ayda Kur’an’ı hıfzetti. 3. Diyanet İşleri Başkanımız Ahmet Hamdi Akseki ile yazışmaları vardır. Kur’an’ın meali Akif’e, tefsiri de Elmalı Hamdi Yazır’a verilmişti. Daha sonra Akif’in Mısır’dan yazdığı mektuplar vardır. Birin de diyorki, ‘Bu görevi hakkıyla ifa edip edemeyeceğim meçhulümdür. Ancak Allah’a hamd olsun verdiğiniz bu görev sayesinde demir gibi hafız oldum.’ Ben bugün aydınlarımıza hafız olma şartını koşmuyorum. Ancak bu ülkenin münevverlerine bu kürsüye çıkmak için Kur’an’a vakıf olma şartını koşuyorum. Akif vaizi tasvir ederken, ‘Vaizin aykırı fikirleri devirecek kudreti olmalı, bu kudreti kendilerinde görmeyenler kürsüye çıkmasınlar. Aykırı fikirleri kendilerinde göremeyenler sebil-i hakkı bulmak için çaba içinde olmayanlar mevkiyi irşada çıkıp milleti ifsata kalkışmamalıdır.’ ifadesini kullanır.
 
“Akif aynı zamanda bir iman şairi, bir Kur’an şairidir…”
 
Akif sadece bir şair değil aynı zamanda bir iman şairidir. Şiirlerinde özellikle mücadele ettiği bazı konular vardır. Bunların başında dinsizlikle mücadelesi gelir. Sonra kaba sofuluk, riyakarlık, taassup Akif’in mücadele ettiği diğer konulardır. Akif aynı zamanda bir umut şairidir. Milletin umudunu yeşerten bir şairdir. İlhamını her zaman Kur’an’dan almıştır.
 
“İstiklal Marşı’nı sadece bir şiir olarak okuyup geçmeyin, İstiklal Marşı’nın ilhamı Kur’an’dan alınmıştır…”
 
İstiklal Marşını yazmadan kısa süre önce bir yerde Kur’an okumuştur. Ayetin bir parçasına geldiğinde ayeti tekrarlamış ve heyecanlanmıştır. O ayet şöyledir; ‘Sakın Allah’ın reyhanından, rahmetinden ümit kesmeyiniz.’ Gençler, hani sizin her sabah tekrarladığınız İstiklal Marşı var ya… ‘Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak’ diye başlayan. İşte o mısra bu ayetten mülhemdir. İstiklal Marşı’nı sadece bir şiir olarak okuyup geçmeyin. Her satırında, her ifadesinde Kur’an’dan, İslam’dan ilhamlar vardır.
 
“Akif pek çok şiirinde Kur’an’ın tefsirini yapmıştır…”
 
Akif’in şiirleri bugüne de hitap etmektedir. O zaman yazdığı şiirleri sanki bugün yazmış. Şiirlerinde bugünki halimizi tasvir ediyor. Şiirlerinde Kur’an’ın ayetlerinden ilham alarak yazmıştır. Pekçok şiirinde ‘Sakın birbirinize girmeyin ki maneviyatınız sarsılmasın ve devletiniz yıkılmasın’ ayetinin tefsirini yapmıştır adeta.
 
Son olarak Akif’in bir şiiriyle bitirelim;
 
“Post üstüne hem kavgaların hepsi nihayet. Hala mı boğuşmak bu ne gaflet ne rezalet.
Kaç yurda veda etmedik bu uğurda, el verdi gidenler acıyın eldeki yurda…”
 
Allah Akif’e rahmet eylesin. İman mektebi olarak tasvir edilen bu büyük insanı bize unutturmasın… Gelecek kuşaklar içinde nice Akifler olsun ki, iman şairlerimiz, İslam şairlerimiz, tevhid ve medeniyet şairlerimiz, cami ve kürsü şairlerimiz olsun ki, medeniyetimiz ilelebet baki olsun.