Medresetüzzehra nasıl bir talebe yetiştiriyor?

Üzerinde daha rahat düşünebilmek için madde madde bakalım. Bu maddelerin bazıları doğrudur bazıları yanlış demeye getirmiyoruz. Muktezay-ı hale göre ve muhataplara göre her biri kendi yerince ve halin iktizasınca doğru olabilir ve doğrudur da. Bu maddelerin bazılarının üstünü çizelim, bazılarının da yanına çek atalım meselesi de değildir mesele. Sadece bizim düşünebilmemiz ve kendi şartlarımızda ne yapabileceğimize bakabilmemiz için yani; kendi dersimizi çalışmamız, kendi nefsimizin terbiyesine gayret ve kendimizi hayra sevk manasında ve ataleti kırmak manasında ne yapabileceğimize bakabilelim diye üzerinde düşünüyoruz. Yoksa bu maddeleri doğru yanlış diye ayıklamaya çalışmıyoruz, bu gerekli de değil.

İçinde işimize yarayacak maddeler varsa şevkimize ve vazifemize sevkimize vesile olur inşallah. Elbette “bunları düşünmeye gerek yok kitabınızı okuyun kardeşim” fikri de çok fikirlerden bir fikirdir. Katılmasak da herkesin fikrine saygılı olmak insaniyetimizin gereğidir. Evet, maddelere geçelim:

  • Risale-i Nur’u okuyan, daim okuyan metni mümkün olan herkese ulaştıran ve metni çeşitli tarz ve üslublar ile okuyarak insanlara duyurmaya çalışan.
  • Metni Osmanlıca olarak daim yazan ve yazılmasını teşvik eden
  • Metni sorgulanamaz ve üzerinde düşünülemez olarak gören
  • Metnin haftada en az bir kez müzakereli okunması ve sair zamanda şahsî okumaların yapılmasını öngören
  • Metin üzerinde ciddi mütalaa eden ve anlamaya çalışan, anladıklarını paylaşan
  • Metne anladığı mecrada izah ve şerh yazan
  • Metni okuyup anlayıp hayata tatbikinin yollarını arayan
  • İlim sahibi ise kendi ilmine göre metni değerlendirip, kendi ilminin prensiplerine taalluk eden ve ilminin en nihai sınırlarını gösteren prensipleri Risalelerden tetkik ederek arayan ve böylelikle kendi meslekdaşı olup Risaleleri bilmeyenlere mesleği üzerinden Risalelerin hakikatlerini izah ve isbat ederek anlatmaya, tebliğ etmeye gayret eden
  • Risale-i Nur’u bir okuma kitabı değil bir hayat kitabı olarak gören, metni okumakla beraber yaşanmasını ve uygulanabilir pratiklerini önemseyip önceleyen
  • Okuyan, düşünen, anlamaya gayret eden, anlamak istediklerini insaflı bir hakperestlik ile ehliyle müzakere edebilen
  • Risale-i Nur’dan okuduklarını anladığı kadarı ile hayatın her alanına tatbik eden. Sadece “ders ve dershane nurcusu” (bu ifade tarif içindir tenkıs ve tahkir için değil) olmayan. Dersini ve dershanesini hayatına ailesine, apartmanına, mahallesine ve irtibatlı olduğu bütün insanlara servis yapabilen; bayi ve dellal olabilen.
  • Risale-i Nur’un hakaikini hayatında yaşayabilen. Hâl dili ile ilancısı olabilen. Risale-i Nur’un kalbindeki nuru tahrik etmesi ile o mütaharrik nurun muhataplarının kalbinde sakin duran nuru bilerek veya bilmeyerek tahrik etmesine vesile olan.
  • Üstad, Kur’ana talebe olan bütün büyük zâtlar ile Kur’an dersinde ders arkadaşı olduğu gibi. Üstadın “Biz ders arkadaşıyız, omuz omuzayız, kardeşiz. Çalışarak bana yardım ediniz. Yanımda olunuz, dua ediniz. Ben kışta gelmiş idim eğer siz baharı görürseniz ben baharda gelse idim ne yapacak idi isem (Programını Risale-i Nur olarak te’lif etmişiz) onu yapmaya gayret ediniz. Risale-i Nur’un kutsî düsturlarından bir an ayrılmayınız, vasiyetlerimi her daim hatırlayınız. Ümmet-i Muhammed’i sahil-i selamete çıkaracak olan Rabbanî sefinede bir hademe olmak şerefi ile iktifa ediniz….” Ve kulağının keskinliği kadarı ile Risale-i Nur’dan işittiği talimatları uygulamaya çalışan. Bunu da münferit olarak değil, şahs-ı manevi içinde istişareli olarak devam ettiren…..

Medresetüzzehra’nın talebelerinin daha çok kısımları vardır. Belki Risaleleri okuyan insanlar adedince Risaleler ile irtibat tarzları vardır. mesela bir hasta Hastalar Risalesi ile nefes alır; bir genç İhtiyarlar Lem’ası ile ibret ve ders alır, evladı vefat eden anne Çocuk Taziyenamesi ile yaşar ve dayanır ila ahir….

Kimsenin haddi değildir ki desin: “Senin Risale-i Nur ile olan irtibatın yanlıştır, anladıkların hatadır” Risale-i Nur Kur’ana ayinedir herkesin bir Risale-i Nur’u vardır. Onu nasıl anlayacağını kimse elbette dikte edemez. Risale-i Nur’da her türlü istibdad gibi ilmî istibdad da merduddur, reddedilmiştir, kabul görmemiştir. Ancak ilmen Risale-i Nur’dan davranışının hata olduğuna dair güçlü delili var ise getirebilir ki bu da şeyh-mürid ilişkisinden ziyade Risale-i Nur okuyucusunun şahs-ı manevi içinde fıtrî süreçte rendeçlenmesi ile olabilir. Yoksa zorlamak ile ve Risale-i Nur içinde gitmek istediği mecraı ona kapamak ile değildir.

Risale-i Nur öyle bir hürriyet alanı açmış ki bize bu kadar geniş sahada ve doğduğumuzdan beri şahsen ve cem’en hür olamadığımızdan bu geniş alan başımızı döndürüyor. Bir an evvel bir dar yola girelim ki ne yaptığımız belli olsun yolumuzu bilelim\bulalım gibi bir telaşa kapılıyoruz. Halbuki bu geniş sahada; Asr-ı Saadet iklimini yaşayabilir, Efendimizin (asm) getirdiği Nura muhatap olabilir, nuranî bağlar ile birbirimize tahakküm etmeden bir ve beraber olabiliriz.

Netice olarak Risale-i Nur ile irtibatın çok yolları var. Medresetüzzehra’nın da ilkeleri olmakla beraber kainatı kuşatacak kadar geniştir. Kendimiz ürettiğimiz ve aslında çoğu da sanal olan kalıplarımızdan çıkabilirsek bu geniş sahada, bütün insanlık ailesini, bütün kainatı kucaklayabiliriz. Bu kucaklaşma (teanuk) ile kainatla ittisal kapıları, mü’minler ile nurani bağların inkişafı bütün insanlık ailesi ile topyekun (sadece zalimleri ve mütemerrid firavunları dışarıda bırakan) bir kalkınma sağlanabilir. Bundan elbette parantez içindekiler bile müstefid olurlar belki zulüm ve inatlarından vazgeçerler…

Elbette bu yazının başlığı bir kitap hacmince izah edilebilir. Bu kısacık yazı başlık için doyurucu ve kapsamlı değildir. Yaptığımız şey; bu konuda biraz düşünebilmeye çalışmak o kadar.

Medresetüzzehra’nın yetiştirdiği saff-ı evvel talebeler ve tarz-ı hareketleri de önümüzde birer munune-i imtisaldirler ki onları anlamaya çok ihtiyacımız var. Onları anlamak da lahikalardaki mektublarını ciddi analiz etmekle olabilir. Birebir onlar gibi olmamız önünde ise başta aldığımız eğitim olmak üzere çok maniler vardır. Zaman ve zemin de başkalaşmıştır. Elbette bu düsturlardan taviz vermenin bahanesi asla olamaz. Sadece onlar gibi olamayışımızı kabullenmemize yardım eder. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.