Manevi ticaret kaynağı: Kadir Gecesi

Kadir Gecesi, bekâya âşık olanların, maneviyat erlerinin ve hakiki müminlerin sabır ve heyecanla bekledikleri bir gecedir. Üç aylar, Ramazan derken çok şükür Kadir Gecesine de kavuşmaya çok az kaldı.

 

Yüce Rabbimiz, bâkî seksen küsür senelik bir ömrü kazandıracak olan Kadir Gecesini Ramazan’ın içinde saklamış ve bu gecede indirdiği Kur’ân-ı Hakîmi her bir harfine otuz bin sevap vermekle nurânî ve mukaddes bir semâvî tarla hükmüne getirmiştir. Bu nedenledir ki, bütün Ramazan’ın günleri kıymetlidir, bereketlidir, feyizlidir, ayrı bir şevk ve heyecan kaynağıdır.

 

Kadir Gecesi Rabbimizin indinde ve Peygamberimizin (asm) nazarında en makbul gecelerden birisidir. Kadir gecesi, insana kendisini tanıma fırsatı veren, başkalarına şefkati öğreten, ihlas, tesanüd ve amellerde iştirake yönlendiren, bütün bunları yaparken de manevi hazlar yaşatan mübarek, nûrânî, güzel ve bereketli bir gecedir.

 

Bu gece, Rahmet, merhamet ve şefkatin doruk noktalara ulaştığı, her şeyden önce bütün kainatın aklına kavuştuğu bir gecedir. Hazret-i Bediüzzaman özetle; “Kur’an kainatın aklıdır” diyor. Eğer Kur’an’ın nuru yeryüzünden kalkacak olursa aklını kaybetmiş divaneler gibi başka yıldızlara çarpacak ve kıyameti koparacaktır[1] ifadelerini kullanıyor. Yeryüzünde, özellikle Mekke’de akılların bütün bütün yittiği, vahşet ve çılgınlıkların kol gezdiği, ümitlerin söndüğü çok karanlık bir ortamda, Yüce Rabbimiz, Kur’an’ın âyetleri ile manevi yağmurlar yağdırmış, ruh ve kalpleri ihya ederek imdada yetişmiş ve bize hakikatini anlamamız, feyiz ve bereketinden istifade etmemiz için Kadir Gecesini ihsan etmiştir.

 

Ramazan-ı Şerif, âhiret ticareti için gayet kârlı bir pazardır, uhrevî hasılat için gayet mümbit bir zemindir ve amellerin gelişip sümbüllenmesi için, bahardaki Nisan yağmurudur.

Ramazan’ın en parlak incisi Kadir Gecesi de; Ezel ve Ebed Sultanı, on sekiz bin âlemin celal sahibi Padişahının, bizleri özel ihsanlarına, iltifatlarına ve teveccühüne mazhar ettiği bir gecedir.[2]

 

Kırk vecihle mucize ve her dakikada hiç olmazsa yüz milyonun dillerinde gezen, nur serpen ve her bir harfinde asgarî olarak on sevap, bazen on bin ve bazen da -Leyle-i Kadir sırrıyla- bir harfine otuz bin hasene, Cennet meyvesi ve berzah nuru veren Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan[3], hakikî bir tesellici, ümitsizlikleri giderici ve karanlıkları dağıtıcıdır. Bu dünyayı bir misafirhane ve bir ticaretgâh olarak halk eden Sâni-i Zülcelâl, bizden isteklerini Kur’ân’la bu gecede bildirmiştir.

 

Yüce Rabbimiz, şiddetle bâkî bir ömrü isteyen insan kalbini tatmin etmek ve fâni, kısa, faydasız ömrünü bâki, uzun, faydalı ve meyvedar yapmak için Kadir gecesi gibi bazı özel vakitleri fırsat olarak sunuyor. Bu geceyi layık bir tarzda çalışarak dolu dolu geçirmek gerekiyor. Layık tarz ise; ihlas, tesanüd ve uhrevî amellerde ortaklık ve sadakatla[4]  çalışmak şeklinde olmaktadır. Kadir Gecesinin hakikatinin sırrını keşfedebilmek ve hakkıyla istifade edebilmek için bu düsturlara uymak şarttır.

 

Kadir Gecesinin, hakkımızda seksen üç sene ibâdetle geçmiş bir ömür hükmüne geçmesini Rahmet-i Ilâhiyeden niyâz ediyoruz.







[1] Bediüzzaman, Lem’alar, 2005, S: 926, Y.A.N.



[2] Bediüzzaman, 2002, Mektubat, S: 391, Y.A.N.



[3] Bediüzzaman, 2002, Lem'alar, S: 226, Y.A.N.



[4] Bediüzzaman, Kastamonu Lahikası, 2002, S: 138, Y.A.N.


 


[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.