Mahkeme, Lozan Antlaşması'nın aslını istedi
İzmir’de, kadastro mahkemesi, Lozan Antlaşması’nın aslının ibraz edilmesini istedi
Risale Haber-Haber Merkezi
"Lozan zafer mi, hezimet mi?" tartışmaları yıllardır sürüyor. Geçtiğimiz günlerde meydana gelen bir gelişme Lozan'ı yeniden gündeme getirdi.
Cumhuriyet'in haberine göre İzmir’de Santa Maria Kilisesi ile Hazine arasındaki anlaşmazlığa bakan mahkeme, kilisenin avukatından “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi” olan “Lozan Antlaşması’nın aslını” ibraz etmelerini istedi.
Bornova’daki İtalyan kilisesi, Padişah tapusuna sahip olduğu ibadethane ile 73 metrekaresi Bornova Kaymakamlığı’nı da kapsayan bitişiğindeki taşınmazlarına ilişkin Hazine’yle davalık. Bornova Belediyesi’nin imar tadilatına ilişkin anlaşmazlık nedeniyle İzmir 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayan mahkeme süreci, burasının “görevsizlik” kararının ardından İzmir Kadastro Mahkemesi’nde sürüyor. Bu arada kilisenin “tespit davası” açması üzerine kira geliri elde ettiği taşınmazlara da kayyım atanmış durumda. 7 yıldır devam eden bu durumun 10 yıla tamamlanması halinde kiracıların taşınmazları bedeli karşılığında satın alma hakkı doğuyor. Geçen aylarda restore edilen kilise de bu yüzden davaların artık sonuçlanmasını istiyor. Ancak mahkeme sürecinde ilginçlikler yaşanıyor.
İbadethanenin avukatı Hamza Suat Öncüoğlu’nun verdiği bilgiye göre, “adli gariplik” İzmir Kadastro Mahkemesi’ne Lozan sonrasında İsmet İnönü’nün İtalyan üyeye verdiği mektubun içeriğini sunmaları üzerine başladı. Öncüoğlu, “Kadastro mahkemesinde 3 hakim değiştirdik. Ancak Lozan’ın korumasının ne olduğunu anlatamadık. Son olarak içerikte müktesep hakları koruma altına alan Lozan geçince Hakime Hanım da ‘Lozan’ın aslını’ getirmemizi istedi. ‘Lozan’ın aslı nerede?’ diye sordu. Ellerimi iki yana açmaktan başka bir şey yapamadım. Dışişleri’nde kasalarda olduğunu anlattım. Bir hakim bunu sorabiliyorsa ‘çöktük’ demektir. Adaletin biraz daha özenli olması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Yunanistan’daki Türk azınlığın ibadethanelerine ilişkin Lozan tartışması başlatıyor. Aynı biçimde Türkiye’deki zorlukların da görülmesi gerekiyor” dedi.
MİT, kasayı oksijen kaynağı ile açtı
Mahkemenin “Aslını getirin” dediği Lozan Antlaşması’nın orijinali, Türkiye’de bile değil. 24 Temmuz 1923’te Lozan’da imza altına alınan “balmumu mühürlü” metin, anlaşmayı saklayan “depoziter ülke” konumundaki Fransa Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde yer alıyor. Türkiye’de ise Fransa Dışişleri’nce hazırlanıp onaylanarak imzacı ülkelere dağıtılan nüshalardan biri bulunuyor. Üstelik o da bir dönem “devlet arşivlerinde” izini kaybettirmişti. Antlaşmanın kayıp olduğu haberlerinin basında yer aldığı dönemde, 1978’de Dışişleri Arşiv Dairesi Başkanlığı’na getirilen eski büyükelçi Kemal Girgin’in, “Diplomatik Anılarla Dış İlişkilerimiz” kitabında anlattığı üzere, arşivin yeniden düzenlemesi sırasında, MİT’in bir kasayı “oksijen kaynağıyla” açmasıyla bulunmuştu. Ardından da ciltlenerek Dışişleri Bakanlığı arşivine emanet edilmişti.
Lozan zafer mi, hezimet mi?
Lozan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Yunanistan ziyaretinde iki ülke arasında polemiklere yol açmıştı. Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen yıl Lozan Anlaşması'na ilişkin “Birileri de Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı” demişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tarihte bize ne yaptılar. 1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'te Lozan'a bizi razı ettiler. Birileri de Lozan'ı 'zafer' diye yutturmaya çalıştı. Her şey ortada. İşte şu an Ege'yi görüyorsunuz değil mi? Bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan'da verdik. Zafer bu mu? Oralar bizimdi. Oralarda bizim camilerimiz, mabetlerimiz var ama şu anda hâlâ Ege'de kıta sahanlığı ne olacak, havada, denizde ne olacak bunları konuşuyoruz, hâlâ bunun mücadelesini veriyoruz. Niye? İşte o anlaşmada masaya oturanlar sebebiyle. O masaya oturanlar, o anlaşmanın hakkını vermediler. Veremedikleri için şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz” sözleriylrle eleştirmiş ve Lozan anlaşmasının “zafer” diye sunulmasına karşı çıkmıştı.
Konu ile ilgili uzmanların Aljazeera'ya yaptığı değerlendirmeler şöyle:
Mustafa Armağan: Lozan'ın hezimet olduğu açık
Tarihçi Mustafa Armağan ise Lozan Barış Anlaşmasının bir hezimet olduğunu savunuyor. Armağan’a göre görüş farklılığı olabilecek tek konu hezimetin büyüklüğü:
"Lozan’ın Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi bir zafer değil hezimet olduğu açık fakat kaç sıfır yenildiğimiz hususu 3 sıfır mı, 5 sıfır mı, 7 sıfır mı olduğu tartışılabilir; bu noktada görüşlerimiz farklılaşabilir. Misak-ı Milli hedeflerine bile ulaşamamış, Batum’u, Antakya’yı, Adaları, Batı Trakya’yı alamamış; Kıbrıs’ı, Mısır’ı Sudan’ı İngilizlere bırakmış bir anlaşmadır. Neticede bizim canımızı dişimize takıp kazandığımız, o kadar şehit verdiğimiz İstiklâl Harbi’mizin kazandığımız zaferin bir karşılığı olmamıştır. Batı Trakya, o tarihte daha fazla Türk içeriyordu. Misak-ı Milli bize Türklerin çoğunlukta yaşadığı yerler Misak-ı Milli’ye dahildir deniyordu. Batı Trakya, Yunanistan’a bırakılıyor, Doğu Trakya Türkiye’de kalıyor, Batı Trakya’nın Yunanistan’a kalmasının hiçbir makûl açıklaması olamaz. Eğer bir zafere kazanmışsanız zafer kazandığınız ülkeye nüfusu yüzde 80 Türk ve Müslüman olan bir bölgeyi bırakamazsınız bu açık bir hezimettir. Ege adaları, İtalyanlara bırakılmıştır, Ege Adaları onların hakkı değildir. Ege adaları İtalyanlara geçici olarak bırakılmıştır ama Lozan’da bunlar mevzu bahis edilememiştir. Lozan’ın zafer olduğu bir yanlıştır."
Taha Akyol: Zafer demek de, hezimet demek de siyasi tavırdır. Araştırmak lâzım
“Bilinmeyen Lozan” kitabının yazarı ve aynı adlı belgeselin yapımcısı Hürriyet yazarı Taha Akyol, söz konusu soruyu yanlış buluyor: “Lozan, hezimet mi, zafer mi? sorusunu yanlış buluyorum. Lozan’a zafer demek de hezimet demek de siyasi bir tavırdır. Lozan’ı araştırmak lâzım.”
Akyol, Adalar konusunda ise tek cümlelik yanıt veriyor: “Biz adaları 1911-1912 yılında İtalya ve Balkan Savaşlarında kaybettik.”
Akyol bugün Hürriyet gazetesindeki köşe yazısında da, "Büyük zaferi Lozan’da heba etmediler; bazı eksikler olsa da yapılabilecek olanı yaptılar. En önemlisi de Osmanlı bütçesinin üçte ikisini alıp götüren Düyun-u Umumiye ve kapitülasyonları kaldırarak bağımsız Türkiye’yi kurdular" ifadelerine yer verdi.
Profesör Baskın Oran: Türk tarafı olarak alınabilecek en iyi şey alındı
Lozan üzerine araştırmalar yapan Profesör Doktor Baskın Oran da "Zafer mi, hezimet mi?" sorusunu sevmeyenlerden. “Bu soru cahilce bir soru. Neden biliyor musunuz? Lozan Barış anlaşması iki savaşı sona erdirdi. Nedir o iki tane savaş Türkiye’nin yenildiği “1. Dünya Savaşı” ve Türkiye’nin yendiği “Kurtuluş Savaşı”. Dolayısıyla Lozan Anlaşması bu ikisini birden sona erdirdi. 'Zafer midir, hezimet midir?' diyenlerin bilmediği bu. Türk tarafı olarak alınabilecek en iyi şeyin alındığına benim zırnık kadar şüphem yok.”
Baskın Oran’a göre, Türk tarafının istediğini almasındaki en büyük etken İngiltere’nin Lozan anlaşmasını bir an önce sonlandırma isteğiydi.
"Dünya Savaşı sonrasında Lozan yapılırken dönemin dünya gücü İngiltere’nin başı beladaydı. Ülkede insanlar 'Çocuklarımızı artık terhis edin' baskısı yapıyorlardı. İkincisi başında İrlanda sorunu vardı. Ülke içinde siyasi liderler arasında sert çatışmalar vardı. Özet olarak bir an önce barış yapıp kendi iç meselelerine dönmek istiyordu. Bu arada da İngiltere ile Fransa ve Fransa ile İtalya çatışma halindeydi. Nitekim Fransa, İngiltere’ye 1921 Ankara anlaşmasını yaparak büyük kazık atmıştı. Fransa, Gaziantep, Maraş civarlarından çekilivermiş, İngiltere’yi iyot gibi açıkta bırakmıştı. Müttefikler arasındaki bu kavga gürültü ortamında bir an önce anlaşma yapılması gerekiyordu. Bu sebeple Lozan, Türkiye’nin isteklerinin büyük çoğunluğunun kabul edilmesiyle sonuçlanmış bir anlaşmadır."


Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.