‘Kürt meselesi önce zihinlerde çözülmeli’

Geçenlerde bir kardeşimizle Suriye, Irak ve nihayetinde Güneydoğu ve Kürt meselesini mülahaza ediyorduk. İkimiz de bu memleketin istikbalini düşünen, kafa yoran ve en nihayetinde umumi sulhun hayır getireceğine inanan iki kafadar, iki hemşehri…

*  *  *

Bu kardeşimiz bana zihinleri yoran ve cevabı bana göre bir hayli zor olan bir soru sordu. Zira bu suale cevabı bir asırdır veremiyoruz. Ya da bir kılıf uydurarak meselenin iç dinamiklerini harekete geçirmiyoruz. Kardeşimizin suali şu: “Abi ben Kürdüm. Türkiyeliyim. Birlik-beraberlikten yanayım. Ama ben askere gidince bana neden Türk askeri diyorlar. Ma, ben Türk'müyüm ki o sıfatı alayım? Ya da Türk kardeşlerimiz askere gidince onlara Kürt askeri dense mutmain olurlar mı?”

*  *  *

İtiraf etmeliyim ki bu soruya mantıklı bir cevap veremedim. Ya da onu tatmin edecek bir yorum yapamadım. Zira cevabını bekleyen bu soru bu genç kardeşimizin zihin dünyasını o kadar tahrip etmiş ki kendisini bu ülkede arafta addediyor. Her ne kadar da ben bu kardeşimize; “Türkiye artık eski Türkiye değil, Kürtler başbakan olabiliyor, doktor-mühendis de. Trt Kürdî gibi resmi devlet televizyonu çıkıyor” gibi bir düzine lakırdı etsem de çocuğu ikna edemedim, nafile…

*  *  *

Daha da geniş daireye baktığınız zaman Kürt gençlerinin ekserisinde bu karmaşık sualin dolaştığını biliyoruz. Zihinleri o kadar yıpratmış ki mütedeyyin bir Kürt genci de olsa bu sorunun mantıklı cevabını arıyor. Çünkü Güneydoğulu Kürt gençlerinin yüz yıldır zihin dünyalarına pranga vurulmuş, ağalık ve benzeri feodal düzenin kölesi haline gelmiş, konuşamamış ve de nihayetinde hiçbir şeyi sorgulayamamış.

*  *  *

Elbette Türk askeri olmak, Türklük sıfatını taşımak kötü olamaz, yanlış anlaşılmasın. Hatta gurur menbaı olmalı bir insan için. Zira Türkler İslam’a bayraktarlık etmiş kadim bir millet. Ancak bunu sorgulayan bir Kürt genci için de onu tatmin edecek bir cevabın olması gerekiyor.

*  *  *

Ben de belki faydası olur diye sosyal medya hesabımdan bu konuyu takipçilerimle tartışmak istedim. Daha ilk dakikalarında bile meseleyi daha da kaotik hale koyacak, mantıktan çok hissi açıklamaları müşahede edince açıkçası çok üzüldüm. Zira Kürt meselesini siyasetçilerden çok ‘halkın kendi tabanı çözebilir’ inancıyla yaşayan ben, ümitlerim suya düşüveriyordu her yorumu alınca. Hele de Ortadoğu ameliyat masasına alınmışken Kürt gençlerine; “Böyle saçma soru olmaz, bunu sorgulayamazsın” gibi menfi hisleri uyandıran beyanları görünce daha da üzüldüm.

*  *  *

Gelen yorumlardan birkaç tanesini sizinle paylaşmak istiyorum:

-Saçma-sapan bir soru.

-İsimlere takılmayın.

-15 Temmuz’da Kürtler evde otururken Türkler kendisini kurşunlara siper etti. O yüzden memleketin sahibi Türkler olacak. Ve herkes Türk olacak.

-Allah, hâkimiyeti Türklere layık görmüş, lider olmayı Türklere vermiş, Kürtlere vermemiş, yapacak bir şey yok.

Daha bunlar gibi birçok mantık-dışı yorumları okuyunca açıkçası halka olan dayanak noktam yıkılıverdi.

*  *  *

Kürt meselesinde askerî ve siyasi önlemler olmazsa olmazken şefkat ve merhamet elini de çekmemek gerekiyor. Ya da ‘Kürt’ mefhumuna örgütle karıştırmamak… Zira yorumculardan biri; “Türk deyince aklıma ırktan çok Müslümanlık geliyor ama Kürt deyince gelmiyor” diyor. Yani bu yorumcunun kafasında Kürt=Örgüt mantığı var. O yüzden bu vatandaş kafasındaki Kürt meselesini nasıl çözecek? Ya da soruyu soran bu Kürt genci nasıl mutmain olacak?

*  *  *

Hemen hemen her gün bomba ve şehit haberleri geliyor. Benim mesai arkadaşım bile daha geçen sene kardeşini bu ülkenin bekası için Beytüşşebab’ta şehid verdi, Şehid Mehmet Ali Bozkurt… Her gün yanımda onun için gözyaşı döküyor. Köylümüz, kardeşimiz Kâhtalı kahraman Nazif Kaplan Diyarbakır Çınar’da on tonluk bomba ile paramparça oldu. Hepimiz Kürdüz, hangi vicdanlı ve mütedeyyin Kürt hem ölmeyi, hem öldürmeyi arzu eder. Türk sözcüğü için akıllara Müslümanlık geliyorsa aynı hissi Kürt için de olmalı. Zira Kürtler İslam’a bayraktarlık etmiş, cenge gitmiş, ilme ve irfana hizmet etmiş. Selahaddin-i  Eyyubi’yi düşünün, Ahmedé  Xane için kafa yorun. Kürt değiller mi, İslam’a hizmet etmemişler mi?

*  *  *

Ya Bediüzzaman’ı… Defalarca zehirlenen o garibim Kürt değil miydi? Kürt meselesi için yüz yıl evvel çözüm üretmiyor muydu? İslam’a hizmet etmiyor muydu? Türklere o kadar bağlı ve saadeti Türklerle ittifakta arayan biri olarak Kürtlerin muhtariyetini Ermenilerle değil Türklerle görüyor: “Kürtler, yabancı himayesinde bir muhtariyeti kabul etmektense ölümü tercih ederler. Eğer Kürtlerin inkişaf serbestliğini düşünmek lazım gelirse, bunu Bogos Nubar ile Şerif Paşa değil, Devlet-i Aliye düşünür. Hulâsa Kürtler, bu hususta kimsenin aracılığına ve müdahalesine muhtaç değildirler´ (İçtima-i dersler, s. 578-580).

*  *  *

Hal böyleyken zihninizde çözemediğiniz Kürt meselesini gerçekte çözemezsiniz. Zira Kürt deyince aklınıza Müslümanlık gelmiyor; örgüt, eşkıya ya da Zerdüştlük geliyor (muş)! Kürt gençlerin ekserisi de menfi hareket ediyor. Gelin önce zihnimizi değiştirelim sonra da bu gençleri hakikat yoluna döndürelim, kardeşçe yaşayalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum