Kur’ân, akla havale ve vicdanla müşaveret için bu soruları soruyor

Kur’ân, akla havale ve vicdanla müşaveret için bu soruları soruyor

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Tarîk-i Kur’ânî iki nevidir.

Birincisi: Delil-i inayet ve gayettir ki, menâfi-i eşyayı tâdât eden bütün âyat-ı Kur’âniye bu delili nesc ve şu burhanı tanzim ediyorlar. Bu delilin zübdesi, kâinatın nizam-ı ekmelinde ittikan-ı san’at ve riayet-i mesâlih ve hikemdir. Bu ise, Sâniin kast ve hikmetini ispat ve tesadüf vehmini ortadan nefyediyor. Zira ittikan ihtiyarsız olmaz. Evet, nizamın şahitleri olan bütün fünun-u ekvan, mevcudatın silsilelerindeki halkalardan asılmış mesâlih ve semeratı ve inkılâbât-ı ahvâlin katmer ve düğümleri içinde saklanmaz hikem ve fevaidi göstermekle, Sâniin kast ve hikmetine kat’î şehadet ediyorlar. Ezcümle:

Fenn-i hayvanat, fenn-i nebatat, iki yüz bini mütecâviz envâın büyük peder ve âdemleri hükmünde olan mebdelerinin herbirinin hudûsuna şehadet ettiği gibi; mevhum ve itibarî olan kavânin, kör ve şuursuz olan esbab-ı tabiiye ise bu kadar hayret-fezâ silsileler ve bu silsileleri teşkil eden ve efrad denilen dehşet-engiz birer makine-i acîbe-i İlâhiyenin icad ve inşasına adem-i kabiliyetleri cihetiyle herbir fert, herbir nevi müstakillen Sâni-i Hakîmin dest-i kudretinden çıktıklarını ilân ve izhar ediyorlar.

Kur’ân-ı Kerîm 1 فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَى مِنْ فُطُورٍ der. Kur’ân’dan delil-i inayet, vücuh-u mümkinenin en mükemmel veçhi ile bulunuyor. Kur’ân kâinatta tefekküre emir verdiği gibi, fevâidi tezkâr ve ni’metleri tâdât eden âyâtın fevâsıl ve hâtimelerinde galiben akla havale ve vicdanla müşaverete sevk etmek için 3 اَوَلاَ يَعْلَمُونَ 2 اَفَلاَ يَعْقِلُونَ 
5 اَفَلاَ تَتَذَكَّرُونَ 4 فَاعْتَبِرُوا
gibi o burhan-ı inayeti ezhanda tesbit ediyor.

1 : “Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun?” Mülk Sûresi, 67:3. 
2 : “Onlar bilmiyorlar mı ki?” Bakara Sûresi, 2:77. 
3 : “Hiç düşünmüyorlar mı?” Yâsin Sûresi, 36:68. 
4 : “Hiç düşünmez misiniz?” Yûnus Sûresi, 10:3. 
5 : “İbret alınız.” Haşir Sûresi, 59:2.

Bediüzzaman Said Nursi
Mesnevi-i Nuriye