Kıyâmet yaklaştığı zaman onlara yerden bir dâbbe çıkarırız

Kıyâmet yaklaştığı zaman onlara yerden bir dâbbe çıkarırız

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Neml Sûresi 82-85. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

82 . O (azab) söz(ü) başlarına geldiği (kıyâmet yaklaştığı) zaman ise, onlara yerden bir dâbbe (hareketli bir canlı) çıkarırız; (o,) gerçekten insanların âyetlerimize kat‘î olarak inanmıyor olduklarını kendilerine söyler. (*)

83 . Hem o gün her ümmet içinden, âyetlerimizi yalanlayanları bir bölük hâlinde toplarız; artık onlar toplu olarak (hesab yerine) sevk edilirler.

84 . Nihâyet (oraya) geldikleri zaman (Allah onlara): “Kendilerini ilmen kavramadığınız hâlde, ayetlerimi yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?” buyurur.

85 . Ve zulmetmeleri (Allah’ın âyetlerini yalanlamaları) yüzünden o (azab) söz(ü) başlarına gelmiştir; artık onlar konuşamazlar.

(*) “Nasıl ki kavm-i Fira‘vun’a ‘çekirge âfeti ve bit belâsı’ ve Kâ‘benin tahrîbine çalışan Kavm-i Ebrehe’ye ‘Ebâbîl Kuşları’ musallat olmuşlar. Öyle de, Süfyân’ın ve Deccâllerin fitneleriyle bilerek ve severek isyâna ve tuğyâna (azgınlığa) ve Ye’cüc ve Me’cüc’ün anarşistliğiyle fesâda ve canavarlığa giden ve dinsizliğe ve küfür ve küfrâna (nankörlüğe) düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle, arzdan (yerden) bir hayvan çıkıp musallat olacak. Zîr ü zeber (darmadağın) edecek. اَللّٰهُ اَعْلَمُ [Allah en iyi bilendir] o dâbbe (hareketli canlı) bir nev‘dir (tâifedir). Çünki gāyet büyük bir tek şahıs olsa, her yere ve herkese yetişemez. Demek dehşetli bir tâife-i hayvâniye olacak. Belki اِلَّا دَبَّةُ الْأَرْضِ تَاْكُلُ مِنْساَتَهُ [Ancak asâsından yemekte olan dâbbetü’l-arz (bir ağaç kurdu) müstesna] âyetinin işâretiyle, o hayvan dâbbetü’l-arz (yer hayvanı) denilen ağaç kurtlarıdır ki, insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek. İnsanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek. Mü’minler îman bereketiyle, sefâhet ve sû’-i isti‘mâlâttan tecennübleriyle (günahlar ve israflardan sakınmalarıyla) kurtulacaklarına işâreten, âyet, îman husûsunda o hayvanı konuşturmuş.” (Şuâ‘lar, 5. Şuâ‘, 84)