Selahattin GEZER

Selahattin GEZER

Keşke 'Beşer' şaşmasaymış…

Anlaşılan Faruk Beşer hoca cenaze törenlerinde özellikle ehl-i dünya cenazelerinde katılımcıların vefat eden kişi dışında her şeyi konuştuklarına hiç dikkat etmemiş. Adeta bir bid'at hükümranlığı ilan ediliyor… Siyah gözlükler, takım elbiseler marka çantalar, saçları önden dışarı salan eşarplar ve bolca sıkılmış parfümlerle cami avlusuna ve kabristana geliyorlar… 

Cenaze namazını yine Ehl-i salât kılar, onlar kenarda beklerler, bazı kadınlar ise rol kesmek için ön safta erkeklerin arasında namaz kılmaya çalışır... Önlerinde cenaze ve kabir olduğu halde sadece gözlükleri ve kıyafetleri oradadır kendileri ise dünya malında ve telaşındadırlar… Yetmezmiş gibi; birbirleriyle siyaset veya futbol gibi dünya meseleleri fısıldaşırlar, hatta bir takım şeyler için anlaşırlar da... Cenaze toprağa verilip, kürekler çalışmaya başlarken, ne yazık ki bütün diller, yürekler aynı hedef için yani merhum için çalışmaz... Biri Kur'an okur, üç beş kişi ağlar diğer büyük kalabalık sadece kendini göstermek için gelmiştir, asla ellerini ve elbiselerini toprak etmek istemezler,  zorlama mimiklerle acıdan – kederden sıvışıp giderler… Bu bid'at fışkıran batı tarzı cenazeye iştirak, Beşer hoca gibileri telaşlandırmaz, Nur Talebelerinin kabristanda ölüm hakikatini okumaları telaşlandırır…   

Faruk Beşer hoca köşesinde şaşırmış ve mezarlıkta Risale-i Nur okunmasını “bidat ve ayrışma” olarak görmüş. Ne diyelim; ehli küfür Risale-i Nurlara saldırıyor, kirli yapılar saldırıyor, iman esaslarının temellerinden sarsılmasını isteyen Siyonizm saldırıyor, küreselcilerin maşalığını yapanlar saldırıyor... Bu kadar saldırıların yanında Faruk Beşer’in “eleştirel” gözle bakması yadırganacak bir şey de değil... Zaten bizim mahallenin bazı şaşırmış kişileri küfrün karşısında hakikatlere ve doğru yapılanlara destek dikişi atmazlar, herkes kendi dikişine güvenir…  

Faruk Beşer hoca:“Hüsnü Bayramoğlu vefat etti ve cenazesinde Risale-i Nur okundu” diyor. Mezarda Kur’an ve duadan sonra Risale-i Nurların haşir ve imanla alakalı kısımlarından okunması “ümmeti bölme ameliyesi” oluyorsa, iştirakçilerin imanında bir sakatlık yapıyorsa, Kur’an ve Sünnetten uzaklaştırıyorsa ve hiç ölmeyecekmiş gibi kudurtup, günaha sevk ediyor ise endişesinde haklıdır. Ama görünen o ki; müspet bir tesir yapıyor ve ölüm hakikatine imanla ve ürkmeden baktırıyor, daha fazla Kur’an ve Sünnete yakınlaştırıyor... Yani neticede; yan tesir yoktur ve de Risale-i Nurlar ümmeti parçalamıyor; Kur’an ve Sünnet etrafında sımsıkı toparlıyor. Ayrıca; Nurcular, şuurlu Müslümanlar gibi vahyin ancak peygamberlere münhasır olduğuna inanırlar, bazılarının iftira ettiği gibi Risale-i Nurlara vahiy gözüyle asla bakmazlar! Kur’an’dan sonra bir kitabın indirilmeyeceğine de sarsılmaz bir iman sahibidirler...  

Risale-i Nur Talebeleri mezarlıklar ve cenaze merasimleri hususunda da ehl-i sünnet çizgisinden çıkmaz, çıkmamıştır, çıkmayacaklardır!... İkincisi: “Sizlere müjde! Mevt i'dam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in'idam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksandokuz ahbabın mecma'ı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır” diyen bir Bediüzzaman’ın eserleri ümmeti parçalamaz; ikinci bir dirilişe sarsılmaz bir iman sahibi eder. Ölümün korkulmayacak bir nimet olduğunu hatırlatan bahislerin okunmuş olması da asla imana zarar verici bir durum ortaya koymaz! Üstadımızın talebeleri için ve son varisi Hüsnü Bayramoğlu ağabeyimizin dar-ı bekaya intikallerinde okunan binlerce hatimler Kur’an’a gösterilen ehemmiyettir ve kurtuluş reçetemiz olduğuna da bir delildir… 

“Kur’an Nedir? Tarifi Nasıldır?”ı okuduğunuzda Bediüzzaman öyle bir Kur’an tarifi yapıyor ki önce o muhteşem kelamın indiği muhteşem insan; Hz. Muhammed’e (asm) ümmet oluşumuza ve bu kelama iman ettiğimize Allah’a Kur’an’nın harfleri sayısınca şükürler ediyoruz... Bediüzzaman’ın hayranlık bırakan Kur’an tarifi, adeta Kur’an fezasında her bir ayet göz alıcı birer yıldız ve en değerli elmaslardan zincir haline geliyor ve getirip o muhteşem zinciri ruhumuza takıyor. Birçok ilim sahibi insanların haddinin fevkinde yaptığı Kur’an tarifini dinleyen talebeleri hiç Kur’an’ı ikinci üçüncü plana atarlar mı? Ve nur reçetelerini bölünme ve parçalanma için kullanırlar mı? Bu düşünce, ancak bir takım zevatın Nurlara olan anlaşılmaz kıskançlığıdır. 

Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu ve imanın rükünlerini şuurları hayran bırakacak şekilde izah ve ispat eden Bediüzzaman, dolgun maaşlar almıyordu. Kendisi ya sürgünlerde ya soğuk hücrelerde ya da nefret dolu bakışların gözetiminde hür olmadığı halde Kur’an’ın ve imanın istiklali için mücadele veriyordu. Bu hakikatleri, dalaletlerden kurtulma yollarını kendini beğenmişlerin haricinde tüm insanlara gösteriyordu. Beş kuruş maaş almadan, üstelik imanın altı rüknünü ispat etmesinden dolayı rahatsız olup kuduranlar tarafından defalarca zehirlenmesine rağmen, Kur’an’a ve Hz. Habîb-i Ekrem'ine (asm) ne kadar önem verdiğini göstermez mi?

Kur’an’ın bir hakikatine başını ve ruhunu feda eden Bediüzzaman’nın talebeleri acaba başta Hz. Peygamberimizi (asm), İslam mücahitlerini incitecek bir fiil içinde olurlar mı? Nur talebeleri ebedi hayata öyle inanmış ve iman etmişler ki; o aşkla Kur’an ve duadan sonra o hakikatlerden kısaca okuyarak “ervah âlemine bakınız; biz o âlemi görmediğimiz halde yakini bir imanımız var ve sizler de şahit olun” dercesine okumaları Müslümanları bölmez – parçalamaz! Asıl bölüp – parçalama peşinde olan FETÖ gibi kirli yapılar ve mealcilikle sünnete sırt çevirmeye çalışanlardır! Onların kitapları müminleri parçalıyor, Nur Reçeteleri dünyanın her yerinden Müslüman kardeş kazandırıyor… 

Evet, hiçbir nur talebesi Müslümanların parçalanmasını istemez, arzu etmez. İşte onun için de bir nevi kullanma talimatı olan İhlâs ve Uhuvvet Risaleleri vardır. Siz asıl Müslümanları parçalama ve ayrıştırma peşinde olanların peşine düşün ve satırlarınızı onları vazgeçirecek ihlâsta kullanınız. 

Evet, imanlı kabir ehli ervah âleminden bizleri kıyamete kadar izleyecekler, ilim ehli olanlar ilimlerine devam edecekler… Haşirle alakalı mevzulardan okunması dirileri uyandırırken, ruhların da alkışına vesile olur… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum