Kâinata değişilmeyen talebe

İnsan birçok özelliğe sahiptir. Ama bazı özellikleri onda galiptir. Esma-i hüsnanın birkaç ismi insanda daha galiptir, diğer isimlerinin tecellisine göre... Bu yüzden birini tarif ettiğimiz zaman, belirgin olan özelliğini söyleriz. Belirgin olan özelliği diğer özelliklerinin olmamasını anlamına gelmez. Ama vasıflandırıldığı özelliği kendisinde daha galiptir.

Ve şimdi ‘’Zübeyir ağabey’’ denildiği zaman, hangi özelliğini yazsam diye düşünmeye başlıyorum. Ve gerçekten üstadın kendisi için,‘’kâinata değişmem’’demesinin nedenini daha iyi anlıyorum. Çünkü ahir zamandaki zatın sağ kolu da tıpkı onun gibi, câmî olmalıydı. Kâinat gibi câmî olmalıydı. Ve kâinata değişilmeyecek kadar kıymetli olmalıydı…

Ve şimdi tıkanıyorum. Hangi özelliğini anlatmaya başlasam diye…
Risale-i Nur dairesine girmeden önce yığınla kitap okumuş bir kitap aşığı. Ve Risale-i Nuru tanıdıktan sonra, günde 14 saat nurlarla meşgul olan Risale-i Nur mecnunu. Nurlar için derisini kâğıt, kanını mürekkep etmeye hazır bir nur fedaisi. Alaaddin tepesinde saatlerce okuyan, uykusu gelince yürüyerek okuyan ve artık tükeneceği zaman bir çukura gelip biraz kestiren bir nur sevdalısı…

Önce nura sonra Üstada talip olup ikisini de elde eden iki kanatlı nur memuru. Bütün hasseleriyle bu uğurda çalışan ve gittiği her yeri hizmetle coşturan, memuriyetini nura memuriyete çeviren, hizmet için ‘’nabza göre şerbet’’ düsturunu en güzel şekilde gerçekleştiren, veliler toplantısına gitmek için veli olan, uyumamak için her yolu deneyen kalbi delik, ama imanla dolu bir ağabey!

Hem üstadına fani hem Risale- i Nur’a fani bir şahsiyet. Üstadı hapisteyken yerinde duramayan her gün hapishanenin önüne gidip hapishaneye konulmayı bekleyen cefaya talip yüksek ruh! Ve hapishaneye girmeyi başaramayınca kendini ihbar eden bir mahkûm! Aslında onun nefsi kendisine mahkûm… Üstadını görmek için falakaya razı,’’vur’’diye haykıran, şecaati ve imanıyla meydan okuyan aziz ve cesur bir Talebe…

Üstadın hizmetine girdikten sonra, kendi deyimiyle’’taş’’olan bir talebe. Üstadı nereye yuvarlarsa oraya gitmeye razı, ama kalbi hep üstadıyla beraber olmaya can atan bir âşık. Üstadın hizmetindeyken bazen kapı eşiğinde uzanacak kadar sadık! Ve bazen yumurtayı pişirmeye vakti olmayınca çiğ yiyen, nefsinin merkubu! Üstadının hizmetine girdikten sonra hayatı merdiven inip çıkmakla geçmiş fedakârlığın zirvesinde bir ağabey…

Üstadının ölümünden sonra, cemaatte ihtilaf olmamak için azami gayret sarf eden ve Risale-i Nur çizgisinden bir milim ayrılmayan, çizgiden ayrılanlara müsamahayla bakmayan sadakatli, sabırlı azimli, yürekli, çelik iradeli, sebatkâr, ilmiyle amil… Hani derler ya ‘’adam gibi adam’’işte…

Ahir zamandaki şahsın en büyük varisini anlatmak bir sayfayla olmaz. Amaç, ölümünün yıldönümünde onu anmak bir fatiha okunmasını sağlamak ve böyle büyük zatları örnek almaya çalışmak…

Ve kısacık hayatını dolu dolu geçiren ağabeyimizi 38 yıl önce nisan ayında kaybettik. Ruhuna fatiha...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.