Kabristana mı gidelim AVM’ye mi?

Çok okunsun diye acib başlıklar atma alışkanlığım yok. Dünyadaki en huzurlu yer olan kabristanda geldi hatırıma bu cümle. Kabristanda daha fazla vakit geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Gayr-ı irâdî olarak zaten en uzun vaktimizi kabirde geçireceğiz tâ ki haşre kadar. Bunu inkar etmekte veya görmezden gelmeye çalışmakta fayda yok.  

Konya’da üçler mezarlığındayız. Abdülmecid Nursî ağabeyin kabrini arıyoruz. Tahir Büyükkörükçü Hocanın kabrine doğru giderken yolun sol tarafında yol üstünde hemen. Ben kabrini tarif eden bir tabela muhakkak vardır diye çok dikkat etmedim kabirlere, sorarak bulduk. Kabir taşının doğu cephesine bakan tarafında Osmanlıca yazıyor idi ben babama okudum. Sonradan gördüm ki taşın diğer yüzünde latin harfleri ile de aynı yazı yazılmış. (Kabrin fotoğraflarına buradan ulaşabilirsiniz https://www.risalehaber.com/abdulmecid-nursinin-kabri-25g.htm ) Daha evvel Konya’ya bir ziyaret için gelmiştim ama kabristanın kapanma saatine yetişemediğimizden hem yanımdaki kardeşler Risale-i Nur’u çok bilmediklerinden ziyaret etmek nasib olmamıştı şimdi babamla ziyaret ettik hamd olsun.

Yavuz Selim Camiinin karşısındaki kapıdan girilince 15. Sokaktan sola dönüyoruz ve 42. Sokağın köşesine varmadan sol kolda Abdülmecid Nursî Ağabeyin kabri.

Ruhum huzur bulunca rahat yazıyorum ve kabristan çok huzurlu. Şanlıurfa’da yazmadan duramamamın sebebi buydu belki. Huzurlu geniş bir alan bulmuştum orada; kayıtlardan ve kalıplardan azâde, herkesin olduğu gibi olmasına müsaade eden, fıtratı zorlamayan, herkesin kendi fıtrî mecrasında akıp gitmesine izin veren bir alan. Elbette orada doğup büyümüş ve orada kayıtlar arasında bulunanlar için durum böyle görünmeyebilir. Örf, âdet ve cehaletin baskısı vardır belki yerli halkında fakat ben dışarıdan giden bir yabancı olarak kendimi çok rahat, huzurlu ve güvende hissettim Şanlıurfa’da.

Üçler Kabristanında yazmaya başladığım bu yazımı kaldığımız yere gidip tekmil edeyim istemiştim ama Konya’yı gezmek isteyen babama refakat etmek tereccuh etti. Nasib olur da bu kabristanın sakinliğinde yakaladığım dingin zihin hali ve hoş ruhâniyatın tesiri devam ederse yazarım inşallah. Yoksa zorlayarak yazılan yazı okuyana da işkencedir yazana da.

Kabristandayız ve çok kabirler var. Kiminden alıyorsunuz tefeyyüz ediyorsunuz, kimine de veriyorsunuz Fatihalar gönderiyorsunuz. En önemli olan insanın kendi kabriyle ilişkisidir elbette. Kabre bizimle gelecek olanlara özen göstermemiz gerekir. En uzun vaktimizi onlarla geçireceğiz zira.

Abdülmecid Nursî Ağabeyin kabrinden çok feyiz aldım. Mevlana Hazretlerinin türbesinden o kadar değil. Demek herkesin istifade ettiği çeşit çeşit manevî sofralar var diye düşündüm. Maddi sofralarda her şeyi yiyeyim diyemediğiniz gibi mânevi sofralarında her birinden alayım diyemiyorsunuz. Vericiler herkese vermeye müstaidler ama biz alıcı olarak hepsini almak kabiliyetinde değiliz ve kaldıramayız da. Bir de bu asrın hususiyetleri var ki her yol eskiden vardığı menzillere varamıyor bu ahir zamanda.    

Mevlâna hazretlerinin türbesinin etrafı fazla turistik bir mekân olmuş. Mânevi havasını gölgeliyor elbette bu durum. Malatya Darende’deki Somuncu babanın makamını düşündüm. Fıtrî hâli ile kalmış, bozulmamış. Şimdi bunu yazarken orada Somuncu Baba’nın halvethanesinde (ancak bir tek kişinin namaz kılabileceği kadar bir mekandır) kıldığım namaz geldi hatırıma, huzur buldum.

Bu satırları sonradan yazıyorum, kabristanın o güzel havası yok şimdi. Bir tek toplu taşıma aracına binmek manen yorulmaya yetiyor. Bu benim gibi hassaslarda böyle belki. Her gördüğüm kişinin ruhu ile bir alış veriş oluyor ve etkileniyor insan ister istemez. Şanlıurfa’da otobüste gördüğüm ve Asr-ı Saadet’in o güzel nezih havasını bu asra taşıyan bir nâdide fert olduğuna katiyyen kâni olduğum bir zât-ı muhterem geldi şimdi gözümün önüne. Siz de fark ettiniz her halde söz dönüp dolaşıyor Şanlıurfa’ya geliyor. Hayalim de Halil’ür-Rahman Dergahına çok zaman gidip teneffüs ettiği gibi.

Başlıkta AVM yazmıştım ama söz oraya gelmedi zira sözünü etmeye değer bulmadım. Şanlıurfa’da AVM’lerle ilgili bir yazıya başlamıştım eğer tekmil edebilirsem inşallah paylaşırız. Çok geç kaldık AVM’lere karşı uyanık kalmakta. Artık kimseleri oradan alıkoymak ve orada dayatılan kültüre ve manevî fakirliğe karşı uyanık olmaya çağırmak kolay değil.

Hiç şüphesiz kabristandaki huzur halinin tam tersi var AVM’lerde. Sadece madde ve bu dünya. Mesele bu dünyanın imar ve inşası da değil, tüketilip bitirilmesi.

Allah istikamet versin ahiretimize daha ciddi çalışmakla rızıklandırsın inşallah bizleri. Dünya ile istikametli ve dengeli bir irtibata bizleri muvaffak kılsın inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum