Hac yolculuğu izlenimleri-6

Muhterem okuyucularımız, bir Kurban bayramını da âlem-i İslâm olarak hep birlikte idrak etmenin sevinci içerisindeyiz. Bir önceki yazımızda Hac ibadeti ile ilgili detayları sizlerle paylaşma imkanımız olmuştu. Hac ibadetinde esas olarak terviye gününden başlayan ve bayramın üçüncü gününe kadar süren beş günlük ana yolculuğumuz bitmiş oldu. Bu yolculuk, Arafat, Müzdelife ve Mina’da cereyan etti.

Allah'a hamdolsun herhangi kaza ve aksama yaşamadık, tüm İslâm ülkeleri ve Türkiye hacıları bu kutsal vazifemizi layıkıyla tamamlamış olduk.

Bu kutsal yolculukta, ihramlı olarak Arafat’ta bir gün çadırlarımızda ibadet ve dinlenme ile vakit geçirirken, Arafe vakfesine durduk. Vakfe duasını Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş hocamız güzel ve akıcı üslubu ile mükemmel, kabule kârin bir dua yaptı, tam 45 dakika süren bu duada gözyaşlarımız Arafat topraklarında duadan sonra aniden yağdırılan rahmet damlalarıyla buluştu.

Arefe günü akşamı Müzdelife’de vakfeye durarak dualarımızı tekrar etmenin sevincini yaşadık. Sabaha karşı şeytan taşlamak için Mina’ya yürüdük. Şeytan taşlamadan sonra sabah namazını Mina’da eda ederek bayram sabahı otelimize geldik. Kurbanlarımız kesildikten sonra ihramdan çıkarak adeta terhis olmuş gibi sevindik. Aynı gün akşam farz olan ziyaret tavafımızı kafilece yaptık. Bayramın ikinci ve üçüncü günlerinde Mina’da tekrar şeytan taşlamayı bu kez ihramsız olarak yerine getirdik. Kısaca bu şekilde beş günlük meşakkatli ve bir o kadarda sevinçli yolculuğumuz sona ermiş oldu. 

Tabii bu arada şunu ifade etmek gerekir ki, her ülkenin, her mezhebin hac ibadetleri, vacip ve sünnetlerindeki detaylarda zaman ve hatta saat açısından farklı uygulamalar olmaktadır. Bazı ülkeler bayramın birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde şeytan taşlamayı üç gün Mina’da kalarak üçünü bir arada arka arkaya yerine getirmektedirler. Biz Türk hacıları ise Diyanet ve Tursab dahil şeytan taşlamayı üç ayrı günde gidip gelerek yapmış olduk. Bu da biz hacıların bu ibadeti daha rahat bir şekilde yorulmadan, izdihama neden olmayacak şekilde yapmamızı sağlamıştır. Diyanet tüm hacılarını kafile kafile sırası ile belirli zaman aralıklarında daha önceden belirlemiş oldukları saatte Arafat, Müzdelife ve Mina’ya intikalini aksamaya mahal vermeyecek şekilde sağlamıştır. Diyebilirim ki, en rahat ve riskleri az olan hacılar, Türk hacıları olsa gerek.

Arafat adeta bir kongre gibiydi, bizi marifet yolculuğuna götürüyordu. Adeta haşir meydanı, mahşeri kalabalık, her ülkeye ayrı bir alan ayrılmış, her kafileye ayrı çadır, bayanlar ayrı, erkekler ayrı yerlerde, bir gün süreyle ihram içerisinde herkes ibadet ve dinlenmesini burada geçirdi. Otelde farklı odalarda kalanlar daha da birbirlerine yakınlaştılar, tanışma fırsatı oldu. Diyanet her hacıya iki öğün yetecek kumanya dağıttı, bunun dışında dışarıda hayır sahipler büyük tırlar içerisinde getirdikleri ayran, su, hurma ve kumanyaları ayrıca çadırlarımıza kadar ulaştırdılar. Buna ek olarak da hacılarımız yanlarında getirdikleri nevalelerini birbirlerine bol bol ikram etmeleri ayrı bir güzellik oldu. Arafe vakfesi bittikten hemen sonra aslında hacılık unvanı elde edildiğinden herkes bir biriyle kucaklaşarak hacı unvanlarını gözyaşları kurumadan tebrik ettiler. 

Çadırlarımız takriben genellikle 15X20=300 metre kareden ibaret olup içerisinde 300 kişiyi barındırabilecek kapasitede. İçlerinde dört beş büyük boy klima var, serin ve havadar. Bizim çadırda, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, Antalya ve Burdur kafileleri bir arada kaldı. Kafile başkanı genellikle dört ayrı grubun başkanıdır. Bir grub genellikle 40 kişi civarındadır. Herbir grubta bir din görevlisi de ilaveten görev almaktadır.

Müzdelife ayrı bir mekan, Arafat ile Mina arasında, buraya gece intikal ediyoruz, ara bir yer adeta, burada kervanınız dinleniyor, şaytana atılacak taşları buradan tedarik ediyoruz.
Hemen hemen her vakitte namazlarımızı hep birlikte cemaatle, tesbihat ile eda ettik.

Bizim kafile iki gruptan oluşuyor, takriben seksen kişi. Gaziantep, Şanlıurfa, Birecik, İslahiye, Bozova, dört ayrı beldeden insan. Dört Hasanımız var, daha önceden tavaf sırasında ikisi gazi oldu, birisi serçe, diğeri ise başparmağından hafif yaralandılar. Çok şükür bakım ve tedavileri yapılarak Arafat’a rahat gelebildiler.

Her yarım saatte bir, yatan hastalar bir şekilde, Suudi helikopterlerle hava üzerindeyken vakfelerini yapma imkanına sahip oldular. 

Mina’da şeytan taşlamaya yaya gelemeyecek durumda olanlar ise vekaletlerini yakın birisine vererek direkt otele geçtiler.

Bu yıl Mekke çokta sıcak değil, serin dersem abartılı olmaz. 38 ila 45 santigrad derece arasındaki sıcaklıkların ortalaması tahminine göre 42 derece gibi. Bir haftada dört gün yağmur yağdı, özellikle Arafe günü, bayramın birinci, ikinci günleri rahmet iyice etkisini gösterdi. 
Bayramın ikinci günü Mina’ya şeytan taşlamaya giderken yüzbinlerin üzerine adeta yağmur seli aktı, yağan yağmur bir saat sağanak olarak etkili sürdü ve Allah’tan başka sığınacağımız yok. Yağmur dindikten sonra şeytan taşlamaya başladık. Allah dualarımızı kabul edercesine bizleri peşinen rahmeti ile müjdelemişti.

Haccın en zor tarafı Mina’da üç gün üst üste şeytan taşlamadır. Cemarat mevkii olarak da bilinen bu yer çok geniş ve dört katlı. Ne kadar kalabalık da olsa, izdiham yok, sadece burada trafik ve ulaşım insanları yoruyor, her bir şeytan taşlama günde en az dört saatinizi gidiş-geliş olmak üzere alabiliyor. Buna rağmen, taşlama çok kısa sürede beş dakikada gerçekleşiyor. Tabii bu arada bu süreyi aşağıya çeken, izdiham vakitlerini bilerek, buna dikkat edip, daha tenha zamanları tercih edip kafilesini ve grubunu yormayan tecrübeli kafile başkanımızı da unutmamak gerekiyor. 
Kafilemizde Bilal dedemiz var, kaybolmak istercesine sürekli geride kalıyordu. En son kaybettik, kaybolduktan sonra yerinde de durmuyor, ancak kafile başkanımız bu hacımızı eliyle koymuş gibi Müzdelife’den alıp gelmeyi başardı.

Yine bir teyzemiz Mina’ya gelirken yolda baygınlık geçirdi, hemem müdahale edildi. Bir başka hacce ablamız oturduğu tekerlekli sandalyeyi onunla paylaştı. Yürüyemeyecek durumda olanların zaten servisle intikali sağlanıyor, buna rağmen hali yerinde olmayıp da illaki Mina’ya şeytan taşlamaya yürümek isteyenler yanlarında tekerlekli sandalye aracı getirmeleri tavsiye olunur. 
Burada bir tekerlekli sandalye eczanelerden 300 riyale satın alınabiliyor. Ya da Harem’de Mektep olarak tabir edilen belediyenin yerel kuruluşları tekerlekli sandalyeleri emaneten hac boyunca verebiliyor. Aksi takdirde elinizde olmayınca bunu mecbur olduktan sonra kiralamak 400-500 riyalinize mal olabilir.

Hac arkadaşlığı aynen asker arkadaşlığı gibidir, insanlar, tanışıyor, bir dahaki sürede tekrar buluşmayı arzu ediyor. Birbirlerinin telefon numaralarını alıyorlar. Kafilemizde Ahmet abimiz var, "ben bu güzel arkadaşları bir daha nerede bulacağım" diyerek hüzünleniyordu.

Bizim odada 2+3, beş kişiyiz, suit oda, arkadaşlarımızdan, biri, memur, biri amir, birisi hoca, ikisi ise emekli esnaf ve çiftçi. Her birinin kendine göre güzel tarafları var, uyum içerindeyiz. Koğuşumuzda kimimiz, bazen berber, bazen çaycı, bazen ise sıhhiye görevlisi gibi iş görebiliyoruz. Haftada bir gün çiğ köfte faslımız var, isot ve diğer ekipmanlar Urfa’dan tedarik edilmiş. 

Burada kurbanlıklar ucuz, küçükbaş kurban koyun 125 dolar, yani 700 Lira civarında, bayramın ikinci günü kafilede kesilen kurbanlardan bir kısım et arkadaşlar tarafından kavrularak herkese ikram edildi, dolayısı ile kurban eti de tatmış olduk.

Mekke her yönüyle emin bir şehir, insanlar kadın, erkek, gece gündüz 24 saat dışarıda, bu kadar kalabalık bir şehirde trafik kazası görmedim, duymadım, hırsızlık yok denecek kadar az.

Dönüşler bayramın dördüncü gününde başladı, ziyaret ve veda tavaflarını bitirenler yola koyuldular bile, biz ise inşaallah haftaya Anadoludayız. Bizden sonraki kafileler eylül ortalarına kadar peyder pey Mekke’ye veda edecekler.

Yedinci yazımızda buluşmak ümidiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum