İzmir'deki "o" lale

Oturuyordum. Koltukta. Dipteki yalnızlık hissi yüzeye çıkıp başını uzattı ve "Ben buradayım ya, daha ne istiyorsun!" diye usulca sesleniverdi. Anlayacağınız yalnız sayılmazdım. Yalnızlığın şifası, yalnızlıktı o an.

Uçak havalanmaya hazırdı. Derken, kabin ışıkları söndürüldü. İçerisi de, dışarının karanlığına uydu. İzmir giderek aşağıda kalıyordu. Aya biraz daha yaklaşıyorduk. Yukarı doğru bir yolculuğun içinde olmak ruhuma hep iyi gelmişti. On bir saat önce geldiğim şehirden ayrılıyordum işte. Hepsi buydu. Bu muydu? Her geliş gidiş ruhta keder uyandırıyordu. Bu da yolcunun yazgısıydı.

Yaşamın büyük saati nisan ayını göstermişti yine. Yeniden. Daha bir yıl önce yine yaklaşık aynı zamanda gelmiştim. Bir kitap fuarı daha gelip geçmişti işte. Derken, uçak havalandı. Motorun homurtusu giderek azaldı. Uçak yatay haline döndü. Neredeydik? "Nasıl oluyor da havada kalıyoruz?" diye sordum kendi kendime. Uçağın meleklerin ellerinde olduğunu hayal ettim. Yalnız sayılmazdım anlayacağınız.

Birkaç dakikalık bir sohbetin içine sığıştırılmaya çalışılan sorular ve sorunlara çok kıymet veririm. Yeter ki, sorular mümkün olduğunca özgül olsun. Birçok kitap fuarında konferans veya imza için bulunmuştum. Ama bu son kitap fuarı sanki bir başkaydı. Lise ve üniversite öğrencilerinin bilgece soruları karşısında bazen ne diyeceğimi bilemedim. Şaşırdım, sevindim, umutlandım ve İzmir'in onlarla nefeslendiğini düşündüm. Sorularına hayran kaldım. Arkadaşlıklarına imrendim. Arkalarından bakakaldım. Yayınevi stantlarının arasında yürürken hikmeti arıyor gibiydiler. İster yazar ister okur, ister yayıncı ister fuar organizatörü; bu işin içinde hep birlikteydik. Varoluşumuzun hikmetinin peşindeydik. Yaşamla kurduğumuz bağı kitaplarla daha da pekiştirmek istiyor gibiydik.

Yolculuğun ortalarına doğru yalnızlığın yanına üzüntü ilişiverdi. İzmir'den şikâyetleri düştü aklıma. "Bu şehri sevmiyorum, havası boğuk ve maneviyatsız." ortak kederleri gibiydi. "Gitmek istiyorum bu şehirden!" Haklı oldukları noktalar olabilirdi. "Yine de" dedim kendi kendime. "Yine de..." dedim ve devamını getiremedim o an. "O" laleye dalmışım.

Kudretin bir çiçeği olan bahar milyonlarca dille İzmir'de de konuşuyordu. İzmir'in baharını havaalanından fuar alanına giderken selamlayabilmiştim. Bir de akşam yemeği için Ali Bey'in götürdüğü o lokantada, masanın hemen yanı başında kendini göstermeye çalışan lalelerle. Bir tanesiyle yemek boyu bakıştık, selamlaştık. Öylesine tatlı bir kırmızıya boyanmıştı ki. Sanki bütün kuvvetiyle "Bana bak, bende tecelli eden O'nun isimleri gör, temaşa et!" diye sesleniyordu. Çağrısına uyup bakmış ve temaşa etmiştim.

Dalıp gidiyordum yemekte. Ruhuma akşamın suskunluğu bulaşmıştı. Varlıkların suskunluğuna katılmak istiyordum. Masadaki arkadaşlara ayıp olacaktı. Zoraki bir iki kelam edip susuyor, sonra yeniden sohbete dâhil olmaya çalışıyordum. Yalnız sayılmazdım. Suskunluk yanımdaydı. İstanbul'dan "o" laleyi temaşa etmek için mi getirilmiştim? Uçuk bir düşünce göründü ilkin. Neden olmasındı? Ta İstanbul'dan kalkıp gelerek, "o"nu temaşa etmek, O'nun "o"nda tecelli eden isimlerinin tanıklığını yapmak yazgıların en güzeliydi. İkimizde yazgımızdan memnun ve mesut gibiydik o an.

Yemek servisi başladı. Canım bir şey istemiyordu. Bir bardak su yeterliydi. Plastik bardağın içindeki suya dalmışım. Uçak yere indiğindeyse, yani, melekler uçağı yere usulca bıraktıklarında dedim ki, kendi kendime: "Ama siz de olmasanız, kim İzmir'in baharının farkına varıp, onun O'nu anlatan sessizce konuşmasını dinleyecek!" İzmir'deki okurlarımı selamladım. İçimden. Dedim ki, kendi kendime: "İzmir O'nun ayetlerinden biridir. İzmir O'nun arzının bir parçasıdır ve O'nun mülküdür. N'olur, İzmir'e kalbinizi kapatmayın. İzmir'deki 'o' ağaç, 'o' bulut, 'o' toprak, 'o' çiçek, 'o'... sizin bir çift gözünüzü ve sözünüzü bekliyor: Sen O'nun kudret elinden çıkmış olan muhteşem bir sanat eserisin!"

Zaman

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.