İman krizi

Toplum olarak topyekun bir iman buhranı, bir iman krizi, bir iman sorunu yaşıyoruz. Bilhassa okumuş kesim arasında çok bariz olarak görülen bir vakıa bu. Düşünmenin hakkını vermeye çalışan her zeka ister istemez sonunda iman, anlam, deizm, ateizm, panteizm gibi eşiklere geliyor. Batının bir buçuk asır önce yaşadığı tecrübeyi biz henüz yeni yaşamaya başlıyoruz. Önceleri başörtüsü, tağuti sistemler, siyasal İslam, toplumsal ezilmişlik, cemaatler ana meselemiz iken; şimdi tek ana meselemiz, daha doğrusu ölüm-kalım meselemiz iman meselesi.

Okuyanlar ve düşünenler daha evvel siper vazifesi gören geleneği, geleneksel söylemi, geleneksel İslam’ı kıyasıya eleştiriyor. Biraz daha ileri gidenler bununla yetinmiyor ana kaynakların mevsûkiyetini ve muhtevasını eleştirmeye başlıyor. Dikkate şayan olan taraf, bütün bunların yaklaşık yirmi yıllık muhafazakar bir iktidar döneminde yapılıyor olması. Temel bütün sorular teslimiyet zırhı ile geçiştirilmek zorunda. Aksi halde koyu şüphe bulutları zihnin etrafını kuşatmaya devam ediyor. İnsanlar ağacın dalını, yaprağını, meyvesini sorgulamıyor artık; kökü sorguluyor, kökene ilişkin kimi zaman cevaplanması olanaksız sorular soruyor.

Dindarlar çoğunlukla insanların deizm ve ateizm gibi mecralara yönelmelerinin nedenleri üzerinde düşünmek istemez, bu onları ciddi manada rahatsız eder. Çünkü düşünmeye başladıklarında suda aksini görenler gibi kendi yüzlerini görürler, kendileri ile yüzleşirler. Dindarlar olarak bazen hayalimizden bile geçirmeye korktuğumuz, cesaret edemediğimiz bazı şeyleri başkaları yüz binlerce kişinin takip ettiği yerlerde paylaşıyor. Her şeyin olabildiğince ifşa edildiği, hiçbir şeyin saklanamadığı şeffaf bir çağda yaşıyoruz. Retorikler ve sloganlarla meseleyi hallettiğini zannetmek zavallılıktır.

Aslında önümüzde evrensel anlamda bir çare var: dini olan ile tarihi olanı kesin bir biçimde birbirinden tefrik etmek. Dini olan ementü esasları, geriye kalanın hepsi tarihi olan. İslam alemi olarak aydınların bunu anlaması ve benimsemesi kolay ama çoğu avamdan müteşekkil kalabalıkların bunu anlayışla karşılaması, dahası benimsemesi o kadar kolay gibi görünmüyor. Çendan, düşünmeyi ciddiye alan beyinler nezdinde bu kesin ayrım bile çoğu zaman kifayetsiz kalabilir. Ama en azından çoğunluk için bir çıkış yolu, bir hal çaresidir bu.

Bunu başaramaz isek şayet yakın bir gelecekte düşünen zekâların kahir ekseriyeti ve özellikle gençler istenmeyen dehlizlerde çırpınmaya ve kıvranmaya; kitleler ise artık bir kültür hâlini almış olan kokuşmuş gelenekselci söylem içinde keyfince yüzmeye ve uyuşmaya devam edecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum