İlim meclislerine rağbet nasıl artar?

“Gittikçe yozlaşıyor, özümüzden kopuyoruz!” diye serzenişte bulunan bir arkadaşıma, halinin Mustafa Reşit Paşa’yı hatırlattığını söylediğimde diyecek söz bulamadı. Mustafa Reşit Paşa’nın, kültür emperyalizminden şikâyet ettiği mektupları Fransızca kaleme aldığını da ilave ettim ve dedim: “Sen ne yapıyorsun ilim meclislerine rağbeti artırmak için? Hangi adımları atıyorsun bu kopuşun önüne geçmek için?” Anahtar soru bu: “Ben ne yapıyorum?”

Bu konuda samimiyet ve netice arıyorsanız şayet, “Şu gazeteyi okumadan günümü geçirmem!” “Falan köşe yazarlarını hatmetmeden yastığa başımı koymam!” diyenlerden ve siyasileri grup başkan vekili edasıyla adım adım takip edenlerden uzak durun derim. Bizim malumatfuruşlara değil, ilme meftun, hikmetfeşan şahsiyetlere ihtiyacımız var bugün.
Yeni bir iletişim ve bilgi asrında olduğumuza şüphe yok. Bunu gözden ırak tutamayız.

“En son hangi kitabı okudunuz?” diye gençlere sorduğunuzda “Facebook!” cevabını aldığınızda şaşırmayın! Tüm öğretim üyelerinin ve akademisyenlerin hatta âlimlerin üzerinde herkesin hocası mesabesinde bir Prof. “Molla Google” var malum. Birtakım araştırmacı yazarlar öyle eskisi gibi toz yutmuyorlar. Rahle önünde vakit geçirmiyorlar. Soruyorlar sanal hocaya, oluyor bitiyor! Fotoğraf bu...

Ancak şaşırtıcı ve üzücü olan ‘eski köye yeni adet’ refleksi iliklerine işlemiş hatırı sayılır bir kitlenin yeni durumu vaktinde ve isabetli okuyamayıp zeminin kaymasına seyirci kalmaları.
Ama sevindirici olan da hâli iyi okuyup muktezâyı hâle mutâbık adımlar atanların da gün geçtikçe artması.

Bununla birlikte ilim meclislerine rağbeti artıracak, özden kopuşları engelleyecek manevî terbiye kanallarının sayılarını ve vasıflarını yükseltecek formülleri bulmak bugün her ehl-i akıl ve ehl-i ferasetin birinci gündem maddesi olmalı.

Onun için “Merkezî vaaz sisteminin kablolarını keseceğim!” diyen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Hocayı ayakta alkışlıyorum.
Kur’an kurslarındaki 12 yaş yasağı gibi memleketin can damarına yapılan darbeye karşı “Kur’ân öğrenmek için gelenleri geri çeviremeyiz! Yaşını soramayız!” diyen Muhterem Başkanı ayakta alkışlıyorum.

Uykudan uyandırıcı, gafleti dağıtıcı ifadeler bunlar çünkü.
Büyük bir yangın var, içinde evladımız yanıyor. Göz neyi görür o vakit? Neyi görmeli yahut? Hiçbir şey!

Yıl 2011. Endülüs fethedileli 1300 sene oldu. Osmanlı Devleti kurulalı 712 yıl geçti. Sevgili Peygamberimiz (asm)’ın nübüvvet vazifesine başlamasının üzerinden tam 1401 sene geride kaldı.

Mâziyi ve hâli iyi okuyup müstakbeli sağlam ve ümit verici inşâ etmenin yolu şu soruların cevabını bulup ona göre hareket etmekten geçiyor:
“İlim meclislerine rağbet nasıl artırılabilir?”
“Yeni iletişim vasıtaları gerçeğine göre tebliğ ve davet sistemleri nasıl geliştirilmeli?”
“Küreselleşme karşısında çaresiz ve savunmasız fertlere hangi usullerle mukavemet kazandırılabilir?”
“İlmi birikim ve tespitlerin hızla ve şeffaf bir şekilde yayılabildiği günümüzde, ilmî hakikatler nasıl cazip bir şekilde yaygınlaştırılabilir?”
“Savunma mekanizmaları geliştirmek veya iddialara cevap vermek yerine ne zaman ve ne şekilde Müslüman ilim adamları ve entelektüeller dünya ilim ve fikir sahasına katkıda bulunacaklar?”
“Muhteşem mirasımızı tanıyıp, hatıralarımızla ve tarihimizin destanlarıyla övünmek yerine ona sahip çıkacak bir şuur nasıl uyandırılabilir?”

Soruları artırmak mümkün, mühim olan cevapları bulmak da değil, uygulamak, uygulayanlara destek vermek ve pişdar olmak.

Sözgelimi bugünlerde İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde kurulan üç günlük bir ilim meclisi var ve burada İslam hukuku uzmanları insan hakları mevzuunu ve dünyanın dört bir yanından gelen genç akademisyenler “İslâm Dünyasında İnsan Hakları” konusunu konuşuyorlar. Gençler, Batılı kaynaklardan bâtıl ve ithal formüller devşirme peşinde değiller. Kur’ân ve sünnetten, İslâm hukuku ve medeniyeti kaynaklarından İslâm âleminin dertlerine devalar arıyorlar. Bârekâllah!

Bu organizasyona ev sahipliği yapan üniversite ve emeği geçenler binlerce tebrik ve teşekkürü hak ediyorlar.

Yeni dönemin kodları yazılıyor şimdilerde. Anayasadan en küçük birimlerdeki düsturlara kadar... Yeni dönemin kanun yazıcıları ‘öz’ü, ‘ruh’u, ‘melekût’ü, ‘bâtın’ı ve hikmeti ciddi anlamda ölçü kabul edeceklerdir diye duâ ve ümit ediyoruz.

Yeni Akit

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.