Abdulkadir ÇELEBİOĞLU

Abdulkadir ÇELEBİOĞLU

İçtimâî Bir Fecaat: Romantik İslâmcılık-2

Romantik İslâmcılar, 'Yeşile Boyanmış Aşk' edebiyatı ile husûsan gençlerimize te'sir ediyorlar. Safî zihinleri iğfal edip, İslâm gençliğini mânen tahrip etmektedirler. Unutmamalıyız ki; "Bâtıl şeyleri iyice tasvir, sâfî zihinleri idlâldir." (Mektubat, s. 471) Bu sebeple sâfî zihinleri dalâlete düşürmeden, hakkı ve hakikati açık ve berrak bir şekilde ifade ederek, bu yapılan iğfalâtı gözler önüne sermeye gayret edeceğiz.

Lemeât'ta geçen şu yer de mevzûmuz ile alâkadardır:

"Güneşi gösterirse, sarı saçlı güzel bir aktrisi karie ihtar eder. Zahiren der: 'Sefahet fenadır, insanlara yakışmaz.'

Netice-i muzırrayı gösterir. Halbuki sefahete öyle müşevvikane bir tasviri yapar ki, ağız suyu akıtır, akıl hâkim kalamaz.

İştihayı kabartır, hevesi tehyic eder, his daha söz dinlemez. Kur'ân'daki edebse hevayı karıştırmaz." (Sözler, s. 737)

İnsanlara sefaheti yani haramlara dalmayı, yasak zevk ve eğlencelere düşkünlüğü göstereyim derken öyle tasvirler yapanlar var ki insanları ona teşvik eder. Ve "ağız suyunu akıtır." Bu şekilde bir tasvir yerine Kur'ânî bir sûrette bâtılı bilip ondan içtinab etme esasını düstûr edindik.

Bu "Romantik İslâmcılık" ve "Romantik İslâmcılar" bilinecek ki, Müslümanlar ve hususan gençler onların tuzaklarına düşmesin.

Bu Romantik İslâmcılar, bu edebiyatı sürdürebilmek için, Hz. Ali'ye (ra) "Misvak'ın kellesini uçururum" sözleri söyletmekten geri durmazlar. Güya Hz. Fatıma (r. anha) Vâlidemiz misvakı çok kullandığı için Hz. Ali (ra) Efendimiz şöyle demiş; "Vallahi şu misvak insan olsaydı, kellesini uçururdum." Bu sözün hiçbir sahîh kaynakta geçmediğini herkes bilmelidir ve paylaşanlara da bildirilmelidir. Bu söz, 1860'da vefat eden Mısırlı İbrahim El-Bacûrî'nin Hâşiye isimli kitabında geçer, sahîh hiçbir me'hâzi yoktur. Hz. Ali (ra) Efendimiz, 661 yılında vefat etmiştir ve böyle bir sözü tabakât, biyografi vb. eserlerinde zikredilmemiştir. Bu sözü paylaşmak da mânevî mes'ûliyeti îcab ettirir.

Romantik İslâmcılar, kendi gâye ve amaçları için başta Resûl-i Ekrem (asm) Efendimiz, Sahabe-i Kirâm (r. anhüm) Hazerâtı ve birçok İslâm Âlimine yalan isnadlar ile sözler söyletirler. Bu konuda tedbirli olmalı, net ve açık bir sûrette me'hazi yazmayan sözlere itibâr etmemeliyiz. İtibâr etmediğimiz gibi bu sözleri paylaşarak vebâle girmemeliyiz.

Maalesef tahkik etmeden söz paylaşanlar çoktur. Üstâd Bediüzzamanʹın da dediği gibi "Nev'-i insanın yüzde sekseni ehl-i tahkik değildir ki, hakikata nüfuz etsin ve hakikatı hakikat tanıyıp kabul etsin." (Mektubat, s. 370) Evet insanların yüzde 80'i ehl-i tahkik değil, sadece yüzde 20'si ehl-i tahkiktir. Bu sebeple tahkik edilmeden paylaşımlar piyasada ziyâde var.

'Yeşil Aşk Romancıları' olarak da isimlendirebileceğimiz 'Romantik İslâmcı Yazarlar'ın yazdığı eserlerden Hadîs-i Şerif veya Peygamberlerden (as) birine ait söz diye nakil yapmak sakıncalıdır. Eğer ki dipnot olarak sahîh bir kaynak verir ise o zaman yapılabilir. Niçin sakıncalıdır denecek olursa; Çünkü romancı, roman usûlü ve üslûbu içinde kendi hissiyâtını katarak işe farklı bir renk katmıştır. Bu sebeple dikkatli olunmalıdır.

Peygamberlerden (as) de en çok Hz. Yusuf'u (as) istismar ederler. Ona aitmiş gibi şöyle bir sözü paylaşırlar; "Aşk kutsaldır, kirli gönüllere yuva yapmaz." Dikkat etmeli ve bu gibi sahîh me'hazi bulunmayan sözleri paylaşmaktan imtina etmeliyiz. Bir Peygambere (as) ait söz söyleniyor ise ya Kur'ân-ı Kerîm'de âyette ya hadîs-i şerîflerde ve sahîh kaynaklarda geçmesi gerekir. Aksi takdirde nazar-ı itibara alınmaz.

Unutmayalım ki; Yolundan gitmediğimiz insanları, kendi hevâ yolumuza harcayamayız!

Romantik İslâmcılık edebiyatı yapanların, Ekâbir-i İslâmiye adına sözler uydurmaları; âhirette büyük bir mes'ûliyete sebeptir. Cenâb-ı Hak (cc) muhafaza eylesin. Resûl-i Ekrem (asm) Efendimiz'in şu hadîs-i şerîfi hâtırımızdan çıkmamalıdır;

"Kim bilerek bana yalan isnâd ederse cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Buhârî, Ahadisu’l-Enbiya, 50)

Mânâ olarak asliyetinden uzak şekilde istismar edilen bir hadîs-i şerîfte şudur;
اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ
"Kişi sevdiğiyle beraberdir." (Buhârî, Edeb, 96; Müslîm, Birr, 165)

Bu şekilde bir hadîs-i şerîf mevcuttur ve sahîhtir. Lâkin, Romantik İslâmcıların istismar ettiği şekilde değildir. Dünyada kim kimleri sevip, onların yolunda gitmiş ise âhirette de onlar ile birlikte haşrolacaktır. Resûl-i Kibriyâ'nın (asm) mı safında olacağız yoksa Ebû Cehiller ve onların avânesinin mi? Mevzû bundan ibarettir. Yoksa 'İslâmî bir kılıf' ile birbirine nâmahrem olanların ilişkileri ile bu hadîs-i şerîfteki ulvî mânâ arasında dağlar kadar fark vardır.

Bu hadîs-i şerîfe Üstâd Bediüzzaman şöyle mânâ da vermiştir: "Dost, dostuyla beraber Cennet'te bulunacaktır." (Sözler, s. 499)

Cenâb-ı Hak bizleri başta Fahr-i Kâinat (asm) Efendimiz, Ashâb-ı Gûzîn (r. anhüm) ve İslâm büyüklerine cennette komşu eylesin. Âmîn.

(Devam Edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum