Hz. Peygamber’den (asm) yatırım tavsiyeleri

Ekonomik faaliyetlerin olduğu her zaman ve mekânda ala külli hal, yatırım da bulunmuştur. Çünkü kazancı ihtiyaçlarının ötesi bir seviyede gerçekleşen insanların bir kısmı fazla kazancını, ihtiyat akçesi olarak biriktirip saklarken, diğer kısmı ise meydana gelen birikimi de canlı bir hale getirmek, kârdan kâr kazanmak için yatırım sahalarına yönelmiştir. Bütün dünya milletlerinde gördüğümüz üzere… Bu açıdan yatırım meselesi insanlık tarihi kadar eski bir geçmişi olan ekonomik bir faaliyettir.

Peygamberlik müessesesi ise, insanların ruhani ve fiziksel problemlerini giderici, bu sahalardaki ihtiyaçlarını temin etme konusunda yol gösterici oldukları için insanlık dünyası kadar eskidir. Kur’an’ın tabiriyle her köye kadar peygamberler gönderilmiş, insanlık âlemini hakikatlerle aydınlatmışlardır.[1] Bu manada insanlık dünyasının ferdî ve sosyal problemlerini halletmek, insanlığı ferdî bazda “saadet”e, sosyal bazda “selamet”e[2] eriştirmek için gönderilen peygamberlerin insanlık dünyasının ekonomik faaliyetlerinde rehber vazifesi görecek sözleri ve tatbikatları olmaması imkansızdır. Hayatlarını geçim kaynakları ile devam ettiren toplumlarda yeni bir işe atılacak kişilerin, ekonomik manada tavsiye isteyecek insanların da bulunmaması imkansızdır. Bu manada Hz. Peygamber (ASM) ile geldiği toplum fertleri arasında bu tarzda ekonomik tavsiyeler, rehberlikler ve tatbikatların bol miktarda olduğunu hadis kaynaklarını ve İslam tarihini incelediğimizde görüyoruz. Peygamberler gerek aldıkları vahiy ile, gerekse Kutsal Kitaplarda bulunan bu sahayla ilgili tavsiye ve emirlere dayanarak, gerekse peygamberlik öncesi dönem itibariyle sosyo-ekonomik hayat noktasındaki tecrübelerinden elde ettikleri hakikat bilgisine istinaden insanlara ekonomik manada yol gösterici olmuşlardır.

Bu çerçevede çocukluk döneminde çobanlık yapıp[3] peygamberlik öncesi dönemde tüccar olmakla bilinen Hz. Peygamber’in (ASM)[4] kendisinden tavsiye isteyenlere yönelik tavsiyelerini 4 ana grupta toplayabiliriz:

1-Tavsiye: İhtisas Sahası İçinde Kalmak:

Her meslek ve sanatı kemal manada icra edebilmek, ustalık seviyesinde bir bilgi birikimine dayandığı gibi uzun yılları olan bir tecrübeye de dayanır. Tecrübe, ilmi, hikmete dönüştüren araçtır. Bu manada tecrübe, hikmetler üzere kurulu sebepler dünyasıyla kişiyi bütünleştiren unsurdur. Bol ürün demek, bol kazanç demek olmadığını; az ürün demek, aç kalmak demek olmadığını kişi tecrübeleriyle öğrenir. Tecrübe seviyesi ilerledikçe kişi, “meleke” sahibi olacak hale gelir.

Bir meslekte meleke sahibi olmak, o meslek açısından kemal seviyedir. Meleke, elindeki ekonomik güç ve kaynakları bilgi ve tecrübe eşliğinde otomatik olarak en iyi sahaya kaydıracak bir irade kontrolü elde etmektir. Meleke seviyesiyle kişi, meslekî manada nerede ne zaman nasıl davranacağını, hangi şartlarda riske girilip girilmeyeceğini, o sahanın handikapları olan durumlar neler olduğunu bütün benliğiyle bilir hale gelir.

Bu ekonomik bilgi ve tecrübeler ışığında Hz. Peygamber (ASM) yatırım sahasına yönelik sahabelere şu tavsiyede bulunur:

“Kim bir akar veya ev satıp da parasını onların benzeri olan şeylerde yatırmazsa; o parada onun için bereket olmaz.” [5]

Sözlükte “arazi, ağaç, ev eşyası, eşyanın en iyisi” gibi mânalara gelen akar, terim olarak daha dar anlamda yalnız gayr-i menkul malları kapsar. Halk arasında genel olarak kiraya verilmek suretiyle gelir sağlayan mülke akar denilirse de İslâm hukukunda “taşınmaz mal ve arazi” mânasına kullanılmaktadır. Mecelle, 129. maddesinde gayr-i menkulü, “Akar denilen hâne ve arazi misillü mahall-i âhara (başka bir yere) nakli mümkün olmayan şeydir” şeklinde tarif eder.[6]

Bu hadis, İslam ekonomisinin temel bir kavramı olan, kâinattaki en büyük bir hakikat olan “bereket” kavramına vurgu yapıyor.

Bereket kavramını kısaca izah ederek makaleye devam edebiliriz: Bereket hakikatini, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, verimlilik olarak tanımlar. Yani ekonomik kaynakların en verimli şekilde kullanılması ve en çok çıktı sağlayacak şekilde istihdam edilmesidir. Bu çerçeveden bakıldığında bereket, ekonomik faaliyetlerin insan ihtiyaçlarını a’zamî derecede karşılayacak şekilde tahakkuk etmesi, ekonomik kaynakların en verimli şekilde kullanılması anlamındadır.

Said Nursi’nin tespit ettiği üzere bereket hakikati canlılar âlemindeki geometrik bir seri şeklinde gerçekleşen üreme faaliyetinde kendini gösterir.[7] Bu manada en bereketli canlılar, en çabuk üreyenlerdir. Bir batında 1 milyon yumurta bırakan balıklar, deniz âleminde bereketin sembolü iken, bir 30.000 tohum veren haşhaş bitkisi de kara âleminde bereketin sembolüdür.

Bu çerçeveden bakıldığında çoğalma ihtimali olmayan akar konumunda mallardan elde edilen paranın en bereketli şekilde kullanılması noktasında Hz. Peygamber (ASM) en doğru şıkkı o sahada yeni gayr-ı menkul alımları olarak okuyor. Çünkü,

  • Yeni bir sahaya atılım yapılsa bilgi-tecrübe-meleke eksikliğinden elindeki parayı eritme riski çok yüksek…
  • Parayı elinde tutmak, fıtrat düzeninin olağan neticesi olan doğal enflasyon gereği parayı eriten bir tercih olacak…
  • Hırsızlık, gasb, israf gibi sebeplerle hazır parayı kaybettiren ve eriten olağan hallerin teşkil ettiği riskler…
  • Mevcut ekonomik şartların ihtisas sahasına uygun mutlaka fırsatlar barındırması…
  • Hazır paraya ihtiyaç duyan insanların varlığı gibi şartlar göz önüne alındığında Hz. Peygamber’in (ASM) tavsiyesinin en risksiz, en bereketli ve en gerçekçi yatırım tavsiyesi olduğunu görüyoruz.

İhtisası olmayan sahalara heves ederek atılıp elindeki kaynakları eriten, sattığı akarın parasını elde tutup gasb ve benzeri sebeplerle imkânlarını kaybeden milyonlarca kişinin olumsuz tecrübeleri Hz. Peygamber’in (ASM) tavsiyesinin ne kadar doğru, yerinde ve güvenilir olduğunu gösteren acı tecrübelerdir.

Kişinin saha değiştirmesi mecburî bir hal kazanmışsa, bu sahada uzman birilerinin rehberliği altında yatırım yapması ve bu tarz uzman kişileri finans yöneticisi tayin etmesi veyahut saha uzmanı kişilerle ortak olarak yatırım sahası değiştirmesi mümkündür. “Mudarebe şirketi” uygulaması gibi… Bu şekilde saha değiştirmek, Hz. Peygamber’in (ASM) tespit ve tavsiyesine zıt değildir.

2-Tavsiye: Yetenek Sahasına Uygun Yatırım Yapmak

Ekonomik kaynakların en büyüklerinden birisi “İnsan Kaynakları” dır. İnsan kaynaklarının en verimli şekilde kullanılması, insanların sahip olduğu potansiyelleri aktif hale getirmek, o sahada onları bilgi ve tecrübe sahibi kılarak istihdam etmektir. İnsanın en rahat melek sahibi olabileceği saha potansiyel yetenek sahibi olduğu sahadır. O sahada insanın bilgi-irade ve gücü arasında bütünleyici bir akış bulunduğu gibi o sahayla ilgili ilhamlara da açık olur. Binnetice kişinin yeteneği olan sahada çalışması, birikimlerine o sahada yatırım yaptırması ona bereketli bir hayatı sonuç verir.

Bu konuya dair Hz. Peygamber (ASM) yetenek tespiti ve yeteneği bulunan sahada iş ve yatırım yapması konusunda bir çocuğa şöyle tavsiyede bulunur:

Sehl bin Sahr (RA) rivayet ediyor ki: Babamla birlikte Resulullah’ın yanında girdim. Allah’ın Resulü bana şöyle dedi:

-“Adın nedir ey çocuk?” Ben:

-“Sehl” dedim. Resulullah:

-“Yaklaş bana” buyurdu. (Yaklaştım), başımı sıvazladı ve bana şöyle hitap etti:

-“Ey Sehl, eğer Allah sana bir mal (para) ihsan ederse, onunla bir köle satın al. Şüphesiz Allah hayır (ve bereketi) erkeklerin çuvallarında kılar.[8]

Hz. Peygamber (ASM), öncelikle Sehl’in ziraat konusunda yetenekli olduğunu keşfediyor. Sonrasında bu yeteneğin çalıştırılması ve o sahada yatırımlara atılması noktasında:

  • Ziraat sahasında beden gücü ön planda olduğu ve ekip çalışması gerektiği,
  • Kazancın daha kârlı olması ucuz işgücü istihdamına dayandığı,
  • Ucuz işgücü ise o günkü şartlarda köle satın alarak çalıştırılması ile olduğundan Hz. Peygamber (ASM), Sehl’e bütün bu hususları hesaba katarak tavsiyede bulunuyor.

Yeteneği bulunan sahada çalışmak ve üretim yapmak, insanın mutluluğunun bir temelini oluşturur.[9] O sahada yatırım yapmak ve sosyal hayata atılmak ise, insanın sosyal hayatla barışık olması ve zararlarından korunmasında yardımcı olur. Hz. Peygamber (ASM) bu manada saadetli ve selametli bir hayatın sınırlarını, kişisel yeteneklerle Allah’ın çizdiği sınırlar dahilinde kalmak olarak görüyor ve gösteriyor.

(Devam edecek)

[1] Nahl suresi, 36 ve diğerleri.

[2] Said Nursi, Emirdağ Lahikası-I, Adliye Vekiliyle ve Risale-i Nur'la alâkadar mahkemelerin hâkimleriyle bir hasbihaldir.

[3] Buhârî, İcâre, 2, Enbiyâ, 29; İbn-i Mâce, Ticâret, 5.

[4] İbn Sa’d, Tabakât, 10/ 18-19.

[5] Sahabe-i Kiram Ansiklopedisi (el-İsabe Tercümesi), c.2, s. 363; İbn-i Mâce, İbn-i Ebu Âsım, Said bin Hureys el-Mahzûmî’den naklen…

[6] DİA, Akar maddesi.

[7] Şualar, 6. Şua, Tahiyyat Bahsi; 15. Şua, 2. Makam, Tahiyyat Bahsi.

[8] Sahabe-i Kiram Ansiklopedisi (el-İsabe Tercümesi), İbn-i Şâhin’den naklen c. 2, s. 426.

[9] Prof. Dr. Doğan CÜCELOĞLU mutluluğun 7 temel sebebini anlatırken iki maddeyi iş sahasına ayırır:

2-Geçimini sağlayacak güvenilir bir gelir;

3- İçine sinen, anlamlı bulduğu bir iş…  İnsan fıtratı ve ruhu açısından en anlamlı iş, insanın yaratılışının bir sırrını ifade eden potansiyeline uygun sahada yaptığı çalışmadır. “Ben bunun için yaratılmışım” hissi ve mutluluğu içinde tam bir özgürlük, güven ve huzur içinde o mesleğini icra eder. Bakınız https://www.risalehaber.com/insan-mutlulugunu-belirleyen-7-temel-faktor-392673h.htm

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum