Canlı ders, öğretmen, öğrenci, veli

Eyüp Ay'ın yazısı

Okulların tatil edilmesi ve canlı derslerle ilgili yaşanan hazin problemlerle ilgili; eğitimi, hayati bir sorun halinde telakki eden öğretmenlerimizin yaşamakta olduğu akılalmaz problemlerin boyutunu öğrenmek için ve acizane bu konuyla ilgili bazı tavsiylerim olacak.

1-) Ben Şanlıurfa’nın Eyyubiye ilçesinde görev yapmaktayım. Bu bölgede bir çok konuda olduğu gibi eğitim-öğretim konusunda ve internet altyapısıyla ilgili bir çok eksiklikler mevcut. Bununla beraber halk genel itibariyle mevsimlik işçi olup öğrenciler okullardan dönemsel olarak erken ayrılıp geç geliyorlar. Normalde yüzyüze olan eğitimde bile öğretmenin bilhassa sınıf öğretmenlerin ve sınıf öğretmenlerinden de birinci sınıfları okutan öğretmenlerin ne denli sıkıntı yaşadığını bir biz biliriz bir de Yüce Allah. Bu yetmiyormuş gibi bir de uzaktan eğitime geçilmesi bizim için tam bir facia. Şöyle ki mevcudu 50-60 olan sınıflarda canlı derslere katılan öğrenciler parmak sayısını geçmiyor. Katılan öğrenciler de olanaksızlıklardan bir derse katılsa da on derse katılamiyor.

2-) Günlük Eba Tv ile birlikte altı dersin ayarlanması hem insan psikolojisi açısından, hem sağlık açısından ve hem de tahammül sınırı açısından büyük bir risk teşkil etmektedir. Zira küçük çocukların bu kadar süre ekranlarla baş başa kalması beraberinde bazı psikolojik ve tıbbi rahatsızlıkları da getirebilir. Ben bir eğitimci ve ebeveyn olarak bu durumdan büyük bir endişe duymaktayım.

3-) Tüm alt yapı olsa dahi bu uygulama aile içi bazı sıkıntıların başlamasına ve büyümesine sebebiyet vermektedir. Zira öğretmenlerimiz aynı zamanda eş ve velidir. Örneğin ikisi öğretmen olan bir ebeynin iki üç çocuğunun olduğunu varsaysak, Eba Tv’nin olduğu saatlerde canlı ders yapılamadığından dolayı canlı ders saatleri aynı zamana denk geliyor. Ve dersin yapıldığı, dinlendiği ortamda sükunetin zorunlu olması nedeniyle aynı evde bir anda dört beş oda, dört beş bilgisayar, tablet, cep telefonu olması gerekir. Aynı anda üst seviyede bir hıza sahip bir internetin olması gerekir ki bu hıza sahip internetler bile dayanmiyor, donuyor ve aksamalara neden oluyor. Aynı anda hem herkesin sessiz olması lazım ki bir diğeri rahatsız olmasın. Hem aynı anda herkes derse katıldığı için konuşuyor olacak ki bu da aile için bir kaosun, karşılılı bir diyalog bozukluğunun, bir karmaşanın başlaması demektir.

4-) Canlı dersleri zoom üzerinden ayarlıyoruz. Sonra EBA’ya tanımlıyoruz. Ardından veliye mesajla bildiriyoruz. Yukarıda saydığımız bazı aksaklıklardan ve farklı sebeplerden dolayı çoğu kez geri dönüş bile olmuyor. Velileri tek tek arıyoruz. Veli bizim onları anlamadığımızı canlı derslere katılmanın imkansız olduğunu, katılsa da sınırlı birkaç derse ancak katılabileceğini dile getiriyor ve bazen de biz öğretmenlere üzücü tepkiler gösteriyor.

5-) Canlı derse öğrenci katılmadığında bizim o dersi yapmadığımız varsayılıyor. Ardından onun telafisi haklı olarak isteniyor. Bu da günlük olarak altı değil birkaç kere altı dersin yapılması demek. Bu zaten belirttiğim gibi bir çok rahatsızlığın sebebi olduğu gibi, yapılmadığında da, ki genelde yapılamiyor, birikmiş, yapılmamış bir sürü canlı dersle öğretmenlerin ve idarenin başının ağrıması demek maalesef. Bu da mesai arkadaşlığı arasında bir soğuk ortamın başlangıcı demek.

6-) Halihazırda gerek Milli Eğitim Bakanlığı’nın, gerek Diyanet’in, gerekse de özel sektörün anaokulları açık, kreşleri açık. Bu durum gözönünde bulundurularak benim çalıştığım bölgeye benzer bazı bölgelerin Covid-19 haritaları da değerlendirilmek suretiyle bazı sınıflar veya tüm sınıflar yüz yüze eğitime geçmeli.  

7-) Uzmanların, Bilim Kurulu’nun tavsileri eğer ki okulların açılmaması ve uzaktan eğitimle olması gerektiği  yönündeyse; uzaktan eğitim konusuna bir düzenlemenin getirilmesi gerektiği kanaatindeyim.  Eba TV zaten eğitim öğretim akışına günlük olarak devam ediyorken ve genel olarak herkes, internet, tablet  vesaire materyallere ihtiyaç olmadığından ve herkesin evinde Tv olduğundan dolayı, rahatlıkla ulaşabiliyorken günlük altı ders gibi uzaktan eğitimle, bu konuda alt yapı yetersizliği herkesce malum olmasına rağmen, öğretmenin zorunlu tutulması  gerçekten biz öğretmenleri bir mücadelenin kucağına atmaktadır.

8-) Zaman oluyor ki günde onlarca veliyi arıyoruz. Sonra bir daha arıyoruz. Neticesini alamıyoruz ve bir daha arıyoruz. Öyle ki artık kendimizi maskara ve dilenci hissediyoruz. Eğitim için fedakarlık yapılır ancak bu kadarı neticesiz ve bizi itbarsız hale getirdiğinden kendimizi öğretmen değil boş bir uğraş adamı hissediyoruz. Bu yetmiyor gibi bir de canlı derse öğrenci katılmadığında bunun hesabı ve stresiyle uğraşıyoruz.

9-) Bilinçli veli zaten her hal-u karda çocuğu için didiniyor ve bizi arayıp buluyor. TV’lerle, internetle bu işi hallediyor. Biz öğretmenlerin, kontrol maksatlı günde bir-iki canlı dersle bunların takibi istenebilir. Ekran karşısında mümkün mertebe vakit geçirmekten ictinab eden bir yetişkin olarak günlük minimum altı ders beni bile bunaltıyor. Kaldı ki daha birinci sınıftaki bir minik evladımızı nasıl bunaltmasın.

10-) Okulların geçtiğim iki aylık sürede açılması gerek maske kullanımı, gerek giriş çıkışların kontrollü olması, gerekse de hijyen ve temzilik konularında okullarımız, öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz tam bir örneklik teşkil etmişlerdir. Hayat devam ediyor, marketten alış-veriş yapıyor, fırından ekmek alıyoruz. Ama mecbur olduğumuz için yapıyoruz ve yapmak zorundayız. Eğitim-öğretim konusunda da muhtaç olduğumuzu düşünüyorum.

11-) Acizane tavsiyem ya öğretmenlerin bu ağır canlı ders konusunda yükleri hafifletilsin ya da bir an evvel okullar açılsın ki bu stresten ve bunalımdan kurtulalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum