Hesabın doğrusu

Merhum Ahmet Davudoğlu Hoca, Din Tahripçileri adlı kitabında Ahmet Emin ve benzeri  zevat hakkında doğru tespitlerde bulunmuştur.  Ahmet Emin Muteziye'yi tahüssarle anmış ve Mithat Paşa gibi adamları neredeyse İslam kahramanı yapmıştır. Lakin bu tespitler Ahmet Emin gibi zevatın bütün yönlerini kapsamaz ve aksettirmez. Yani Ahmet Emin, Ahmet Davudoğlu’nun anlattıklarından ibaret değildir.  Toptancı davranarak insanların haklarını, meziyetlerini reddetmemek gerekir.  Dolayısıyla bütün yönleri ele almayan indirgemeci yaklaşımlara toptancı yaklaşım ve vülgarize etmek diyoruz.

Merhum Necip, Fazıl Kısakürek Din Tahripçileri kitabı hakkında takriz yazmıştı. Bununla birlikte Ahmet Emin gibiler bir çırpıda atılacak veya kenara itilecek kişilerden değildir.  Bugünlerde onun Yevmü’l İslam adlı kitabını okudum.  İslam ittihadı ve Müslümanların ortak davaları konusunda ne kadar içi yandığı belli. En samimi duygularla İslam birliğini ve ittihadını savunuyor. Kitabının ana fikri bu. Hatta Ali Yusuf Bey’in el Müyyed gazetesi gibi gazetelerin İttihad-ı İslam’ın sözcülüğünü yapmalarını takdirle anar.  Bu hususta Muhammed el Behiy’den hiç de farkı yok. Müslümanların kurtuluşunun ittihat ve birlikte olduğunu beyan ediyor. Muhammed İmare’nin yazdığı gibi Saad Zağlul din devlet ilişkilerinin ayrılmasına karşı çıkan bir şahsiyet. Bununla birlikte bazı tavırlarından dolayı İngilizlerin kendisini sürgüne göndererek kahraman yaptıklarına inananlar da vardır.  Yani bütün fikirleri alınmayacağı gibi bütün fikirleri de atılmaz.  'Da ma sefa ve huz ma sefa' sırrıyla doğrusunu almak ve eğrisini atmak gerekir. 

Din devlet ayrımı meselesine karşı çıksa bile Saad Zağlul’un İttihad-ı İslam meselesinde yanlışları var.  Ahmet Emin, Yevmü’l İslam’da naklettiğine göre Saad Zağlul Müslümanları zayıf ve değersiz görür ve onların bir araya gelmelerinin de bir şey ifade etmeyeceğini söyler. Üç beş İslam ülkesinin bir araya gelmesini  üç sıfırın toplanması veya çarpılması değerinde görür. Dolayısıyla ne kadar sıfırı yan yana veya alt alta getirseniz de bir sonuç çıkmaz demeye getirmektedir. Halbuki bu Kur’an ruhunu aykırıdır.  Kur’an Müminlerin daha üstün olduklarını belirtir: Andolsun ki îmân etmiş bir câriye, müşrike bir kadından bu, sizin hoşu­nuza gitse de  daha hayırlıdır.
*

Burada bir hesap hatası vardır. Ahmet Emin bu hesap hatasını doğrusuna çevirir. ‘5x5=25’ eder diyerek kendi görüşünü aktarır. (Yevmü’l İslam, s: 211, Daru’l Kitab el Arabi) Siz İslam ülkelerini ve devletlerini kafanızda sıfır olarak algıladığınızda yanlış bir çıkış noktasına saplanmış olursunuz. Dolayısıyla yanlış soru veya yanlış çıkış noktası insanı doğru hedefe veya cevaba ulaştırmaz ve taşımaz.  Ahmet Emin, 1919 kahramanı olarak görülen Saad Zağlul Paşa’nın yanlış hesabını tashih eder ve doğru çıkış noktasına işaret eder. 

Bediüzzaman da aynen Ahmet Emin gibi hesabın doğrusunu veya doğru denklemi ortaya koyar. Bediüzzaman bu hususta şunları söylemektedir: 
“Azîz, sıddîk, çalışkan kardeşim,
Senin gördüğün vazife-i Kuraniyenin hepsi mübarektir. Cenab-ı Hak sizi muvaffak etsin, fütûr vermesin, şevkinizi arttırsın. Uhuvvet için bir düstur beyan edeceğim; o düsturu cidden nazara almalısınız.
Hayat, vahdet ve ittihadın neticesidir. İmtizaçkarane ittihad gittiği vakit, manevî hayat da gider. işaret ettiği gibi, tesanüd bozulsa cemaatin tadı kaçar.
Bilirsiniz ki, üç elif ayrı ayrı yazılsa kıymeti üçtür, tesanüd-ü adedî ile yazılsa yüz on bir kıymetinde olduğu gibi; sizin gibi üç-dört hadim-i Hak, ayrı ayrı ve taksimü’i-a’mal olmamak cihetiyle hareket etseler, kuvvetleri üç-dört adam kadardır. Eğer hakîki bir uhuvvetle birbirinin fazîletleriyle iftihar edecek bir tesanüdle, birbirinin aynı olmak derecede bir tefani sırrıyla hareket etseler, o dört adam, dört yüz adam kuvvetinin kıymetindedirler. Sizler, koca Isparta değil, belki büyük bir memleketi tenvir edecek elektriklerin makinistleri hükmündesiniz... Makinenin çarkları birbirine muavenete mecburdur; birbirini kıskanmak değil, belki bilakis birbirinin fazla kuvvetinden memnun olurlar. Şuurlu farzettiğimiz bir çark, daha kuvvetli bir çarkı görse, memnun olur; çünkü, vazifesini tahfif ediyor. Hak ve hakîkatin, Kur’an ve îmanın hizmeti olan büyük bir hazîne-i aliyeyi omuzlarında taşıyan zatlar, kuvvetli omuzlar altına girdikçe, iftihar eder, minnettar olur, şükreder. Sakın birbirinize tenkit kapısını açmayınız. Tenkit edilecek, kardeşlerinizden hariç dairelerde çok var. Ben nasıl meziyetinizle iftihar ediyorum, o meziyetlerden ben mahrum kaldıkça sizde bulunduğundan memnun oluyorum, kendimindir telakkî ediyorum; siz de Üstadınızın nazarıyla birbirinize bakmalısınız, adeta herbiriniz, ötekinin fazîletlerine naşir olunuz.”

Bu hususta  Melfûzât sahibi Mevlâna Muhammed İlyas Kandehlevi de Anadolu’nun İmam Gazali’si sayılan İmam Birgivi gibi düşünür.  Ne kadar eksik de olsa yine de Müslümanların hayır madeni olduğunu ve onlardan ümit kesmemek gerektiğini ifade etmektedir.  Cenab-ı Hak da bunu teyit ederek keyfiyet eksenli müminlerin kendilerinden çok büyük güçlere galebe çalacaklarını ifade eder:”  Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir( Enfal 65)”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.