Hüseyin YILMAZ

Hüseyin YILMAZ

Hedef kim? Kadir Mısıroğlu mu, Erdoğan mı?

Önümde netameli bir mevzu. Tehlikeli bir uçurum, düşeni boğup götüren hırçın bir girdab, etrafındaki herşeyi yakan büyük bir yangın gibi. Sırtımı dönüp gitsem, rahatım bozulmayacak: Düşmeyeceğim, boğulmayacağım, yanmayacağım…

Nitekim akıllı geçinenlerin tamamı sırtını dönüp uzaklaştı, sadece üç beş deli kaldık meraklı, tedirgin ve mütereddid. Ne yapsak acaba?..

Linç edilmek istenen, yaşlı bir tarihçi. Evet üslûbu “Kör kadı!” cinsinden, esnekliği yok, kime ne zaman ne diyeceğini kestirmek güç. Ama en azından inandıklarını söyleyecek kadar samimi, kendisini de yakacak yangınlara hesapsız kitabsız dalacak kadar levend, herkesin sindiği, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” dediği yerde yılanların dehlizine dalan bir kahraman, yahut deli!

Kadir Beyden bahsediyorum, Mısıroğlu’ndan. Üstad Bediüzzaman’a yaptığı üslûbsuz, haksız ve iftiraya varan tenkidlerinden dolayı bu zeminde ağır cevablar vermeye mecbur kaldığım Kadir Mısıroğlu’ndan.

Bir çok meselede farklı düşünürüz. Üslubuna itirazlarım var. Çoğu zaman müdellel olma ihtiyacı duymamasına fitil olurum. Falan filan. Ama Kadir Bey bir devrin yüz aklarından cesur bir insandır. Bedelini ağır ödediği, boyun bükmez bir kahraman. Bütün kusuru, Bediüzzaman’ın Kamal Atatürk hakkında ilmî olarak, nezih bir üslûb ile ortaya koyduğu hakikatleri, külhanbeyi tavrı ile fütursuzca, yüksek sesle, her yerde ve her zaman haykırmış olması.

Diyorlar ki, Kadir Mısıroğlu, “Keşke Yunan galib gelseydi!” demiş. Yalan değil, demiş, demeye de devam ediyor. Ama bu dört kelimeyi bayraklaştıran ve sonrasında susan bir papağan değil ki Kadir Bey. Maksadını, muradını tereddüdsüz izah ediyor. Ama sığ ve ahlâksız Kemalistler sonrasının hâfızı değiller şüphesiz, tek kelime ile niçin böyle söylediğine temas etmiyorlar. İsteyen Kadir Bey’in izahlarına bakabilir, özeti şu:

Bir milletin iki vatanı vardır, biri maddî, diğeri mânevî. Birincisi üzerinde yaşadığı, karnını doyurduğu topraklardır. Düşman işgaline uğrayan çok ülke var ki, işgal altında iken ilerlemiş, bilenmiş ve hürriyetini daha parlak bir şekilde kazanmıştır. Kaybedilen maddî vatanı kazanmanın her zaman bir imkânı vardır.

Mânevî vatan ise; milletin inançları, tarihi, ahlâkî değerleri, örf ve an’anesi ile bütün bir irfânıdır. Mânevî vatanı işgâl edilen milletlerin millet olarak kalması ve yeni baştan hürriyetlerini kazanması birincisine göre daha zor, daha imkânsızdır. Cumhuriyet Ankara’sının yaptığı, Batılılar hesabına bir zihin işgâlidir.

Bin yıl İslâm’ın bayraktarlığını yapmış kahraman bir milletin bütün değerleri tahrib ve inkâr edilmiş, millet fiili bir işgâl altında yaşayabileceği hürriyetsizlikten daha büyük bir hürriyetsizliğe mahkûm edilmiş, kaskatı bir istibdadın cenderesinden geçirilip yeniden şekillendirilmiştir. Yaşatılan bir şuur iğdişidir, mankurtlaştırmadır.

Kadir Bey, mankurtlar sürüsünün hedefidir, sakınılması imkânsız, şuursuzca bir düşmanlığın hedefi.

Bugün Diyanet İşleri Başkanının ziyareti münasebetiyle Kadir Beye ağız dolusu küfür ve hakaret etmeyi kahramanlık addedenlerin, dokunulmazlık kürsüsünde salyalar akıtarak hücum edenlerin asıl hedefi, bir müddet önce benzer bir ziyarette bulunan Reis-i Cumhurdur. Kadir Beye yapılmış her hakaretin, her küfrün zımni hedefidir Erdoğan.

15 Temmuz sonrasında devlet kadrolarında boşalan yerlere doluşan Kemalistlere kendisini mahkûm vehmeden Erdoğan, erken bir bedel ödüyor. Ümid ve temenni ediyorum ki, yağmurdan kaçarken doluya yakalandığını gecikmeden farkeder. Yoksa korkarım ki, bu canavarlar güruhu, kendisini yemekle kalmayacak, ülke de büyük zarar görecektir.

Hulâsa-i kelâm: İştirak etmediğim tarz, tavır ve üslûbsuzluğu bir yana Kadir Beyin yanındayım. Bu ülkenin asıl felaketi Kemalistlerin iktidarıdır. Allah göstermesin bir entrika ile başa gelecek olsalar ehl-i imana Takrir-i Sükun devrini ve İstiklâl mahkemelerini mumla arattırırlar. O kadar bilenmiş, o kadar kinle dolmuşlar. Mine Kırıkkanat nam şuursuzun son günlerde söylediklerine dönüp bakabilirsiniz.

Diyanet İşleri Başkanına gelince!.. İnsanî ziyaretinden dolayı tebrik ediyorum. Ödediği bedel, ödemesi gereken bir bedel değil. Erdoğan ve başında bulunduğu müessesenin çektiği yıldırımların paratoneri oldu. İnşaallah korkmasını, sinmesini veya istifa etmesini netice vermez.

Zor ve tehlikeli bir devri yaşıyoruz. Mahallî seçimler öncesinde daha çok tertib ve entrikanın boy göstereceği bir sahnenin seyircileriyiz. Allah sonumuzu hayr etsin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
12 Yorum