Habibi Nacar YILMAZ

Habibi Nacar YILMAZ

Hayra kabiliyeti olmayan orta çağ zihniyeti

"Hayatında bir defa hükümete istirahati için müracaat etmeyen, birçare, hasta, çok ihtiyar, garip, münzevî birinin odasının kilidini kırıp cinayet işlemiş gibi basmak" zahir bir Orta Çağ zihniyetidir.

Bir neslin, hiçbir milletin tarihinde rastlanmayacak kadar şanlı, temiz, insaniyet dolu geçmişi ile irtibatını kesen zihniyet de açıkça bir Orta Çağ zihniyetiydi.

"Daha asacak adam, âlim kalmadığı için, İstiklâl Mahkemelerini kapattık." diyen anlayışla, çocuklarının geçimini sattığı şallar ile sağlayan Erzurumlu Şalcı Bacı'yı da sırf millete gözdağı vermek için idam edenler de zinhar dersini Orta Çağ'dan almıştı.

1946'da dünya tarihinde emsâline rastlanmamış biçimde "açık rey, gizli tasnif arkada pazarlık" seçimlerini de kara bir sayfa olarak siyasî tarihimize hediye etmişti bu menhus Orta Çağ zihniyeti.

Bu menhus Orta Çağ zihniyeti, başta ezan, İslamî şeâir adına ne varsa hepsini, bunları millete anlatan başta Risale-i Nurları da yasaklamış, bu eserleri okumak için bir araya gelen üç beş kişiye de dünyayı zindana çevirmişti.

Bu Orta çağ zihniyetinin, kendi milletinin dinine, mukaddesatına, değerine, kurumlarına, gelenek ve göreneklerine kini, bunlarla savaşı dönemlere göre şekil değiştirmiş ama bitmemiştir, öyle görünüyor ki bitmeyecektir, bitmez de. Bazen koyun postuna girip helalleşme ayaklarına yatmalarına bakmayın. Bitmez bunların milletin değerleriyle savaş sevdası. Zinhar, bu beyanlarımızı, ifadelerimizi siyaset adına ya da böyle bir meyille yaptığımızı sanmayın. Bu asîl milletin on yıllardır teveccüh etmediği bu despot, dışlayıcı, ikiyüzlü, buyurgan ve millete mesafeli zihniyeti deşifre etmek istiyoruz. Yoksa parti pıtırtı ile işimiz yok.

Bu zihniyetin, geçenlerde bir yetkili konumundaki bir adamının Kur'an kurslarındaki eğitimi kastederek, Orta Çağ zihniyetine dönüş yapılıyor açıklaması üzerine imanım, gayretim, dinî aşk ve hamiyetim beni rahat bırakmadı. Kaç gündür yerimde duramıyorum gerçekten.

Bu anlayış ve bakış ve din adına ne varsa her şeye mesafeli duruş, daha yakın tarihimizde bu Orta Çağ zihniyetiyle milletimize, gençlerimize nice travmalar yaşattığını çoğumuz biliriz. Bu anlayış, bilimin B'sini, fiziğin F'sini, kimyanın K'sini ellerine alıp üniversite kapısında inançlarıyla ve giyimleriyle okumak isteyen gençleri, ikna etmeye çalışmış bunu iftiharla "Beş kişi dışında herkesi ikna ettik." naralarıyla utanmadan ilân etmişti. Dört altı yaşındaki çocuğa fizik, matematik, okutulmuyor diye gürültü yapanlar, fizik, kimya okumak için gelenleri, Orta Çağ zihniyeti ile karşılamış, her zamanki zihniyetlerini açık etmişlerdi.

Bu barbarlıklarıyla Ortaç Çağ'ı geride bırakanlar, Allah'tan aynı anlayıştaki karşı cins gençlere engel olamadılar. Şimdi o gençlerden, bu bulaşık zihniyetin suikastından kurtulanlar, yüksek korunaklı yerlerde gece gündüz çalıştılar. İHA, SİHA, TİHA ürettiler, yüksek teknoloji ortaya koydular. Kendi uçak ve helikopterlerini, jet motoru ürettiler. Kendi uydularını tasarlayıp test ettiler. Elektrikli araba, insansız deniz aracı, kendi savaş gemilerini ürettiler. Daha yeni kovit aşısının yanında daha nicelerini ürettiler, üretecekler. Bunun geçmişte de daha parlak örnekleri vardı.

Değerli insan İhsan Şenocak Hoca'nın güzel tespitiyle "Kur'an-ı Kerim'in baş kitab olduğu medresede Cezeri gibi fizikçi, Biruni gibi tıpçı, Ali Kuşçu gibi matematikçi, Baki gibi şair, Sinan gibi mimar, Barbaros gibi asker, Fatih gibi devlet adamı yetişti. Yüz yıl önce Kur'an'ı yasaklayanların dünya çapında yetiştirdiği bilim adamı var mı?" Yüzleri dahi kızarmayan bu zihinleri engelliler ise, hâlâ dört yaşındaki çocuğun öğrendiği Kur'an ve siyer dersi ile uğraşıp onları yasaklamak gayretine düşmüşler  Ben değerli İhsan Hoca'ya ilaveten diyorum ki "Değerli Hocam bunlar ilim adamı yetiştiremediler ama topluma kısa sürede bir metaformoz (ani değişimler) uygulayarak güzellik kraliçeleri, dansçılar, milletin değerleriyle alay eden tiyatrocular yetiştirdiler. Modernite adına nice kepazeliklere imza attılar. Her yıl binlerce insan içkiden telef oluyor, kazalar oluyor, zarar ortada. Bugünlerde sahtesi de can alıyor. Bunlardan içkinin aleyhine konuşan duydunuz mu? İşte bu, tam bir Orta Çağ zihniyetidir.

Bu ortaçağın yüz yıldır kendinden başkasına üstten bakan, aman vermeyen skolastik düşüncesi, Avrupa'ya asırlardır tramva yaşatan tahrif edilmiş Hıristiyanlıkla, aynı dönemde dünyaya altın çağlar hediye eden yüce dinimizi karıştırıyorlar. Ara sıra ayık gezdikleri için, din deyince hemen Hristiyanlık aklarına geliyor. Hâliyle, Hristiyanlığı bırakıp ilerleyen Avrupa ile İslamiyetten elini gevşettiği için gerileyen İslam dünyasını karıştırıyorlar. Duraklayıp Avrupa'nın gerisinde kalmamızın nedeni olarak, tanımadıkları dinimizi görüyorlar. Bu zehiri içip siyasîşenler, belki ikbal ve dünyevî gelecek endişesiyle de azgınlaşıp hepten dengelerini kaybediyorlar. Böylece, başta Almanya, Avrupa'nın çoğu ülkesinde üç yaşından başlayan dinî eğitimini de görmüyorlar. Gerçi görseler bile eğitim Hristiyanlık olunca, ses çıkarmıyorlar. 

Bu, öyle bir humar hâli ki biri çıkıp "Ezan yine evrilsin, çevrilsin." buyuruyor. Bir başkası "Örtülü polis, hâkim mi olurmuş?" buyuruyor. "Üç buçuk soysuzun zağarlığına soyunmuş." daha kartı da "Dinimizde başörtüsü yoktur, bu Sümerlerden kalmış." fetvasını veriyor. Daha fecisi, bu yasağın sürmesi için mahkemeye koşup çarşaf yırtanlar yüzleri kızarmadan, lugatteki yerini bilmedikleri göstermelik şekilde serbestlik sözüne sığınıyor.

"İstibdâd-ı mutlaka cumhuriyet nâmını vermekle, irtidâd-ı mutlakı rejim altına almakla,sefahet-i mutlakaya medeniyet nâmı takmakla, cebr-i keyfi-î küfriye kanun nâmını vermekle" dini ve dindarları hedef alan, perişan ve mânasız meşgul edenlerin bu menhus zihniyetlerini terk etmedikleri açık oluyor. Sinsice ve daha büyük bir hınçla içlerindeki birikimlerini de çoğaltarak değerlerimize hücuma hazırlandıkları da milletin ihtiyarıyla muktedir olamayacaklarını anladıkları da zâhir. Türk milleti eskisi gibi Kur'an'ına, onu öğretilmesine sahiptir. Kur'an'a hizmette de kahraman kumandandır. Bu kumandanlığını kaptırmayacak ve Kur'an düşmanlarını Kahhar-ı Zülcelale havale edecektir.

Evet dostlar, arşı, arzın üstündeki o altındakileri titreten, rahatsız eden, böyle rezil ve seviyesiz saldırıya cevap verilmeyişini bir köşe yazarı olarak kendime yediremedim. En yüksek seviyeden bunlara yine milletin bir cevap vereceğini temenni ediyorum.

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum