Halkların kalleşliği

İsimlerin değişmesiyle hakikatin değişmeyeceğini söyler Bediüzzaman. Hatta bazen olur ki taşıdığı ismin altında onun tam zıttı eylemler gerçekleşir. Bir hedef veya menfaat uğruna insanlığın ortak her mirası amansızca, tarafgirce harcanır.

Böyle insanları ve düşünceleri nasıl ayırt edeceğimiz menfaatçilerden ve ben-merkezci yaklaşımlardan? Sanırım iki ölçüsü var: Birincisi herkese karşı empati ve ikincisi herkese karşı samimiyet.

Toplulukların, gurupların, cemaatlerin ve bireylerin olması zenginliktir, rahmettir ama bunların varlıkları ve güçlenmesi diğerlerinin düşmanlığı, küçültülmesi ve aşağılanması üzerine kurulu olması şeytani bir lezzeti içinde barındıran bir azaptır. Bu döngüsel sıkıntı hem kendine hem diğerlerinedir.

İnsanlar niye bunun peşindedirler? Küçük hesapların peşinde olduklarındandır. Büyük İslamiyet ve insanlık dairesinin çapına çapları uymadığı için kendi çaplarına uygun yeni daire üretirler. Sorgulama faaliyetine engel olmak için de alt kümelerini büyük küme gösterme telaşına düşerler.

İsimler sürekli değişir, aynı isimleri iki düşman bile taşır ve isimler hep fiillerle çelişir. Neticede isme takılan ve menfaate tutunan insanlar yalancı cennetlerin ve ütopyaların etrafında inatla toplanır. Hakikatler gerçekliklere kurban edilir. Herkes kendi gerçeği ya da kuruntusu etrafında hakikate farazi sınırlar çeker. Barış ismi altında terörü, demokrasi adı altında çatışmayı savunur.

Ona zulmedenleri eleştirir, ona isyan eder ve onunla mücadele eder. Güç ona geldiğinde zalim olacağını bildiği halde düşmanının hep insafsızlığına dem vurur. Zalim gördükleri içinde vicdanlılar çıktığı, ona artık zulmedilmediği ve kendisine fayda sağlandığı halde eskileri bahane edip aynı tas aynı hamam’ı devam ettirmek isteyenler düşman gördükleri eski zalimlerin yerine geçmiş değil midir?

Peki, bir insan neden nankör olur? O nimeti hak etmediği için mi yoksa samimiyetsiz olduğu için mi? Bence samimiyetsizliğinden çünkü hak, hak etmeyene verilmez verilse de onda hep kalmaz. Ancak karşıdaki seni düşündüğü halde sen onu düşünmüyorsan bu samimiyetsizliğini, küçük hesaplarını, kendine hayrın olmadığı halde pişkinliğini, öngörüsüzlüğünü gösterir. Sevenine ve yakınına en çok zarar veren ergenlerdir. Bu da hamlığını, olgunlaşmadığını belli etmemek için saldırdığını, kendini güçlü göstermeye çalıştığını ortaya çıkarır.

Fiillerin isimleri ve isimlerin fiilleri vicdanlara sorulmalı kalplere ve akıllara sorulmadan. Çünkü kalpler ve akıllar kendi dairelerinde boğulmuşlar. Vicdan temeli de yıkılmamışsa o verir hakperestçe bir işin hükmünü. Üzerindeki formayı atanlar asıl futbolun keyfini çıkarır. Formalılar ise enaniyetlerinin ve asabiyetlerinin doyumu peşindedirler.

Sosyalizm yalancı cenneti milyonların dünya cehennemine dönüşmüşse, İslam Devleti? (IŞİD) en çok Müslümanların nefretine neden olmuşsa bir daha düşünelim ve soralım vicdan pınarımıza demokrasi, barış ve kardeşlik isimlerini/fiillerini…

(AD)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum