Depremin Düşündürdükleri-1

Bu yazımı yazmak için bir türlü elim kalemi tutmadı ancak depremden yaklaşık 12 gün geçtikten sonra bilgisayar başına geçebildim.

Depremden bir gün önce 6 Şubat Pazartesi günü Şanlıurfa’da kar yağışı beklendiğinden o gün okullar valilik tarafından bir günlüğüne tatil edilmişti. Sabah çocuklar kar sevinci ile yerlerinden kalkmayı düşünüyorlardı. Bu yıl günlerin kısalığından da cesaret alarak üç ayları eda ediyordum 15 gündür sahura kalkıyordum. Daha imsak vakti girmeden saat dört gibi uyanarak bir miktar su içip yerime uyanık vaziyette uzandım. Bu arada kısa bir kestireyim diyerek imsak vaktinden önce kalkıp gece namazını kıldıktan sonra sahurumu yapmayı ve ardından sabaha namazını eda ettikten sonra işe gitmeyi planlıyordum.

Gece dört sularında uyandığımda hava sisli, puslu, hafif karla karışık yağmur ve tipi, gecenin karanlığı ile de birleşmiş vaziyette idi. Kısa bir dinlenmeden hemen 20 dakika sonra hafif uyanık yakaza halinde iken birden yer oynamaya başladı, yerimden kalktım. “Bismilllahi Allahu Ekber, Rabbim kerimdir, rahimdir” dedim. İnşallah hafif atlatırız, geçer diye kendimi teselli ederken, bu depremin ya Elazığ veya Maraş kaynaklı olabileceğini düşünerek, eyvah dedim burada bu şekilde iki dakika süreyle şiddetli devam eden deprem kim bilir oralarda nasıl tahribat oluşturmuştur diye düşündüm.

Bu arada deprem olanca hızıyla devam ederken çocukları uyandırdım. Onlar da hemen evdeki sultan papağanını korumaya aldıktan sonra ben de evdeki kedinin şaşkınlık içerisinde koşuşturmasına şahit olunca evin dış kapısını açarak bari onun kaçarak kurtulmasını sağlayayım dedim. Bu arada geçen süre içerisinde çok şükür deprem durmuştu, hepimiz içerideyiz, yavaşça panik yapmadan binayı terk ederek araçlarımızı dışarı alıp içerisine geçtik. Burada da aracın evden daha önemli olduğunun farkına varıyor insan. Sabah namazını kılmak için araçtaki yedek su ile abdest alarak binamızın yanında yer alan sosyal hizmet merkezinin bir odasında sabah namazını eda ettik.

Telefonlar kapalı, hatlar zor çekiyor, ilk aklıma gelen yer Adıyaman’daki yakınlarım oldu. Onların kısa da olsa seslerini duydum, sevindim, birçoğu evlerinin yıkılmak üzere olduğunu canlarını zor kurtardıklarını ifade ediyorlardı. Daha ilk saatte dışarı çıkanlar Adıyaman’da birçok binanın enkaz yığını haline geldiğini vefat sayısının 10 bini aşabileceğini ifade ediyorlardı. Bir yandan gözümüz kulağımız Adıyaman’da iken bulunduğumuz şehir Şanlıurfa’dan da acı haberler ardı sıra gelmeye başladı. Şanlıurfa’da gün ağardıktan öğleden sonra vuku bulan ikinci deprem ile beraber 20 binanın yıkıldığını 400’e yakın insanımızın göçük altında kalarak vefat ettikleri, bir o kadarının kurtarıldığı haberi geliyordu. Adıyaman’daki durumu akşam olunca ikinci depremden sonra daha kötü olduğunu duyduk.

Birinci gün sabahında Şanlıurfa’da fırıncılar dahil hiçbir dükkan açık değildi. Sabah ekmek almaya gittiğimde sağ olsun koskoca şehirde dört-beş somun fırını açıktı onlarda da sırada izdiham olduğundan ekmek almak oldukça zordu. Yine de elime iki ekmek ancak geçebildi. Şanlıurfa’da deprem sabahında şehri terk etme izdihamı yaşandı, aşırı trafikten yollar kapandı, akaryakıt istasyonlarında yakıt bitti. Yükünü alan ya daha batıya veya daha doğudaki şehirlere akrabalarının yanına gitti. Urfa’da bağı ve bahçesi olanlar bağ evlerine yerleştiler. Tek katlı yedek evi olanlar buralara geçtiler.

Birinci gün biz de ailecek bir kısmımız araçta diğer bir kısmımız ise evimizin yanında yer alan sosyal hizmet merkezinde kalmaya başladık. Öğleden sonra meydana gelen ikinci depremden sonra açık olan somun fırınları tekrar kapandılar. Artık meskenler tamamen boşalmıştı kimse evine girmiyordu. Dört-beş gün bu şekilde ev sakinleri kendine göre ayarladığı bir yerde veya aracında kalıyorlardı. Biz de bir hafta sonra ancak evimize geçtik.

Çevre ve şehircilik bakanlığı yetkilileri binaları hasar tespiti için kontrol ediyorlardı. Bizim apartmana ancak 10 gün sonra geldiler. Sağlam raporu verildikten sonra bina sakinlerimiz oturmaya başladılar.

Sosyal hizmet merkezinde mahalle sakinleri olarak yaklaşık 150 civarında insan kalmaktaydı. Tam bir hafta boyunca burada kalanların sabah ve akşam yemeklerini bazen Hayrat Vakfı ile Gapder Derneği bazen ise Karaköprü Belediyesi ile Alaçatı firması karşılıyorlardı. Rabbim hepsinden de razı olsun.

Depremin ikinci günü Hayrat vakfı ve Gapder Derneği olarak ve bir kısım gönüllü gençler kendi aralarında yardım kampanyası yaparak ayni gıda ve giyim malzemelerini en yakın komşu il olmamız itibariyle Adıyaman’a ulaştırmaya başladık. Depremin ilk günlerinde Adıyaman’a giriş ve çıkışlar çok zordu, trafik yoğun olduğundan insan adımlarından daha yavaştı. Bizleri takiben yardımlar Türkiye’nin birçok yerinden akmaya başladı. Allah yardım edenlerden razı olsun.

Hem yardım hem de ailemi görmek amacıyla zorlukla mahallemize ulaşabildim. Gördüğüm manzara içler acısıydı, benim doğup büyüdüğüm sokak birkaç ev hariç hepsi yıkılmıştı. Şu an amcam kızının ve anamın yaşadığı iki ev tek katlı olması ve sağlam yapıldığı için bir çizik bile yoktu. Kardeşlerimin evleri girilemez durumda olduğundan onlar da geçici olarak doğdukları eve sığınmışlardı. Teselli görüşmesinden sonra getirdiğimiz kolileri teslim ederek hüzünle oradan ayrıldık. Kardeşimin evine geçmiş olsun için gittiğimde yengemin ayağının kırık olduğunu söyledim. Onlar depremin etkisi ile kırık olduğunun farkında bile değillerdi. Hemen acil servisi aradık, gece gelerek müdahale etmişler, üç gün daha gecikilse idi ayağı kangren olacakmış dediler. Neyse ki gece yarısı Urfa devlet hastanesine yatırarak ertesi sabah ameliyata aldılar. Yardım için gittiğimiz yerlerde gece kalamıyorduk, haliyle çocuklar yalnız olduklarından ve korktukları için gece evde olmak zorunda kalıyorduk. Gündüzleri ise yardım ekibi ile çalışarak gıda ve giyim eşyalarını depremzedelere yetiştiriyorduk.

Depremin dördüncü günü 7 adet çadırı diktirdikten, kazık ve direklerini de bin bir zorlukla sağladıktan sonra bir kez daha Adıyaman’ın yolunu tuttuk. Av. Hasan Demir kardeşimize hem çadırları hem gıda ve giyim malzemelerini teslim ettik, onu teselli ettik. Tek muhtaç olmayan biri varsa o da Allah (cc) olduğunun bir kez daha farkına vardık.

Birinci gün akşam kaldığımız yerde bir arkadaşımızın çocuğu ateşlendi ilaç almaya gittik. Şanlıurfa’da depremi hafif atlatmamıza rağmen nöbetçi eczanelerin kapalı olduğuna şahit olduk. Bina sağlam olsun olmasın ekmek fırınları 3 gün boyunca kapalı kaldılar. A101, Bim, Şok ve diğer zincir marketler ne hikmetse üçüncü gün mağazalarını açtılar. Yerel marketler kısmen birinci gün ve ikinci gün tamamen mağazalarını açarak hizmet vermeye başladılar. Buradan yerel marketlerimize bir kez daha teşekkür ederim. Depremin ilk gününden itibaren tüm kamu binaları depremzedelerin kalabilmeleri için gece gündüz açık tutuldu.

Hayrat vakfı ve Gapder gönüllüleri ele ele vererek hem Şanlıurfa’da depremzedelere sıcak yemek sağladık hem de Adıyaman’a giyim ve gıda yardımları yaptık. Ziylan Taban’nın İstanbul’dan göndermiş oldukları bir tır giyim, temizlik ve gıda ve ilaçtan oluşan yardım malzemelerini GAPDER olarak dağıtımını yaparak başta Şanlıurfa AFAD, Adıyaman, Suruç ve Bozova ilçelerine ve merkez Kabahaydar köyünde çevre illerden gelen Kur’an kursu öğrencisi olan depremzedelere ulaştırdık. Başta Gapder Derneği başkanı Prof. Dr. Mehmet Sait Şahinalp hocamıza ve tüm üyelerimize, İstanbul Ziylan Taban A.Ş. yöneticilerine Şanlıurfa Ziylan Taban Fabrikası Müdürü İbrahim Halil Özpolat kardeşimize ve çalışanlarına, Şanlıurfa Hayrat Vakfı gönüllülerine, Şanlıurfa AFAD çalışanları ve AFAD gönüllülerine, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve Karaköprü ilçe belediyesine, Şanlıurfa Alaçatı Cafeye yapmış oldukları yardım ve desteklerinden dolayı, ayrıca teşekkür ederiz.

Devam edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum