Genç Saidlere bir mektup-4

“Evet, Risale-i Nur size mükemmel bir mehaz olabilir.”

Bir hareketin fıtriliği, “mehazın kudsiyeti” ile alakadardır. Mehaz’ın kıymeti kadar, manası anlam bulur.

Bu yönüyle bakıldığında, Risale-i Nur’un,“Kur’an’ın bu asırda bir mucize-i manevisi olma” hususiyeti, mehaz kalitesini, vukufiyetini ve idrakini en üst mertebeye çıkarmaktadır. İtikattan hasıl olan salabet-i imaniye vermektedir.

Kaynağın/referansın kuvveti, herkese kuvvet verir.
Bu sermaye, bu asırda, en büyük bir Lütf-u İlahi olarak  acz ve fakr dairesinde, her nefse; tereddütsüz bir müspet bakış ve inşirah vermeli, izah vermeli, ikna vermeli, ihlas vermeli, mahviyet ve tevazu vermeli.

Çünkü Risale-i Nur Kur’an’dan lemean etmiştir. Bu asra/asırlara hitap etmektedir. Muvaffakiyet alanları bellidir. Hedefi de bellidir. “Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez bir nur olduğunu gösterme” cehdi, kainatın zerrelerine şamil bir yüksek hakikat ve manevi cihattır.

“Kainat mesabesinde”  bir hakikat, bir cihat, mümtaz vasıflar ve gayretler ister. Şerh ister, izah ister, tekmil ister, tahşiye ister, neşir ister, talim ister, telif ister, tanzim ister, tertip ister, tashih ister, tefsir ister v.s. 

Talikat eserinde olduğu gibi alakalandırma ister. Bu cümleyi Cüneyt hocamdan borç aldığımı da belirteyim. Bütün bu görevler, binlerce beyin, ihtisas, vukufiyet, zaman ve himmet ister.

Bu istekleri uyandırmak, sadece uyandırmak… Şefkatle, şevkle, şuurla ve sürurla muvaffakiyete teşvik etmek ve müşevvik olmak yeterli.
Yol açık, yolcu var, metod/araç var, yakıt da var.

Şimdi “Haydi Bismillah” zamanı
Mehaz var, izin ve icazet de var. Hem de çok açık.
Nefse ve şahsa indirgenmemiş, bir çok elin uzanacağı, kendi içinde bağımsız uzmanlıklarla işe el atma ve uzanma zamanı.
Uzmanlar uzanmalı bu mevzulara.
Çünkü mükemmel bir mehaza dayanıyoruz ve halis bir niyetle fiili duanın kapısını çalıyoruz.
Müzakeresi bile çok ehemmiyetli bir başlangıçtır.

Çok anlamlı bir tefekkürdür.
Çok latif bir inayettir.
Çok derin bir dokunuştur.
Çok çetin bir nefis kırma cehdidir.
Çok farklı bir zihni inkişaf kapısıdır.
Yüzlerce, binlerce ehl-i ilimle birlikte.

“Fen ve sanat” dürbünü ile, “Belağat”la bu asır insanına ulaşmak, açmak, açılmak…
Elbette manaya, ruh-u asliye ve bizi aşan kainat çapındaki idrake ve onun yer küredeki müsait ruhlarını açmak ve onlara açılmak…

İnsibağ, asırların meşvereti, telsiz telefonla üç yüz yıl sonrasına uzanmak bu olsa gerek. Uzanılan gün; dün, bugün ve yarın olsa gerek. Bizim mesuliyetimiz ise bu gündür. Dün şerefli bir mazi, bugün yaşanması gereken bugüne ait bir değer ve yarın ise Ömerlere,Hamzalara teslim edilecek bir bayrak töreni.

Evet, mükemmel bir mehaz elimizde var. Ama bizim değil.
Herkesin.
Zaten mehaz mükemmelse, kainattaki her mükemmele mehazdır.
Bunu  daraltan her an ve hal ziyandır, zulümdür. Nefsin galibiyetidir.

İsterseniz mektubumuza bir sonraki yazıda devam edelim.

[email protected]

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.