Geciken tedavi

Merkez Bankası, aldığı yeni bir kararla ‘kısa vadeli’ faiz oranlarını 1.5 puan indirerek ‘uzman’ları şaşırttı. Haberlere bakılırsa, ‘uzman’ların beklentisi ‘yarım’ puanmış. Merkez Bankası’nın aldığı bu kararla, son dört yıldaki faiz indirimi toplamı 5.25 olmuş.

Faiz konusu Türkiye’nin derin yaralarından biridir. Geçmiş yıllarda faiz aleyhinde konuşmak, ‘laiklik’ aleyhinde konuşmaktan daha tehlikeliydi! Kazara, şaşırarak da olsa bir ‘müftü’ bile bu konuda görüşlerini ifade etmiş olsa, hemen medya lincine maruz kalırdı. Oysa, ‘faiz’ İslâmın temelden yasakladığı bir uygulama. Görevi, insanları din konusunda ‘aydınlatmak’ olan Diyanet bile bu konuda rahat görüş beyan edemezdi. Bugün, aynı sıkıntıların devam edip etmediği de ayrı bir tartışma konusu olabilir.

Dünya şartlarındaki değişim, ‘faiz’in el emeği ve göz nuru düşmanı olduğunu bütün dünyaya gösterdi. Bu rüzgârdan Türkiye de etkilendi ve faiz aleyhinde konuşmak ‘ayıp’ olmaktan çıktı. Artık günü birlik faiz aleyhinde görüş beyan eden uzman ve iş adamlarına rastlıyoruz. Bazı uzman ya da iş adamları, faize başka niyet ve gerekçelerle karşı çıkıyor olabilir. Ama bu da hayra alâmet. İnşallah bir iki adım sonra hadisenin bu yönünü de görürler.

Türkiye’yi idare edenlerin bir hatası da ekonomi için kangren ya da kanser mesabesindeki faizin yıkıcılığını zamanında görmemektir. Ya da gördükleri hâlde başka gerekçelerle bunu ifade etmek istememişlerdir. Değil aylar, yıllardan beri Türkiye’de uygulanan faizin çok yüksek olduğu dile getiriliyor. Bu konudaki şampiyonluğu kimseye bırakmadığımız ortada. Hele hele Amerika ve Japonya gibi dev ekonomilerin faizi ‘sıfır’a yaklaştırdığı bir ortamda hâlâ yüksek faizde ısrar etmeyi anlamak mümkün değildir. Son kararla Türkiye, tarihinde ‘en düşük faiz seviyesi’ne gelmiş olmakla birlikte, bu seviye bile dünya şartlarında yüksek bir seviyedir. Dolayısı ile her türlü imkân ve fırsatı değerlendirip ‘faiz’ kıskacından kurtulmalıyız.

Faiz ve rant ekonomisinden beslenerek bu günlere gelenler elbette bu gelişmelerden rahatsız olur. Ama şu bir gerçek: Türkiye dahil, dünyanın yaşadığı ekonomik krizin temelinde ‘sen çalış ben yiyeyim’ anlayışı vardır. İşte faiz bu anlayışı temsil eden en önemli argümandır.

Tabiî ki pek çok konuda olduğu gibi ekonomik konularda da yanıltılmaya çalışılmış bir ülkeyiz. “Aman ha! Faizler düşmesin, yoksa ekonominin çarkları durur” iddialarını duyarak büyüdük. Bugün bile ekonomi eğitimi verilen fakültelerde bu temel anlayış anlatılmıyor mu? Peki, dünyanın başka ülkelerinde ‘sıfır’ ya da ‘sıfıra yakın’ faiz uygulamaları yıkıcı olmuyor da Türkiye’de niçin yıkıcı olsun? Ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için faizlerin düşürülmesi belki tek başına çare olmaz. Ama bu yolun çok önemli bir tercih olduğunu kabul etmek durumundayız.

Faizlerin düşürülmesi doğru yolda atılan bir adımdır. Hedef, bir şekilde ‘sıfır’a ulaşmak olmalı ki; reel/gerçek ekonomi çarkları dönebilsin.
 
Yeni Asya

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.